İkinci el eşyaların satıldığı bazı illerde, özellikle de kişisel eşyalar, tezgahlarda yerini alır…
Giyim eşyası olmadıkça ikinci el eşyalar benim de dikkatimi çeker…
Geçmiş koktuğu için, yaşanmışlık koktuğu için…
Bir bakraç, bir bakır tencere, çinko çaydanlık, su testisi, oymalı hamam tası, çiçek sulama ibriği, bir tablo, bir kitap, kanaviçe el işleri vs…
Özellikle de bu eşyaların tarihini biliyorsam veya bu eşyaların öykülerini kafamda canlandırabilmişsem satın almak için yeterli sebebimdir…
Bu konuya nereden geldim?
Instagram’da gözüme çalınan bir video nedeniyle…
Hanımefendinin biri Urla’da ikinci el eşya satışı yapılan yere gidiyor…
Orada genç bir bayanın, vefat eden öğretmen babasının çantasını satın alıyor…
Videoda satın aldığı çantayı göstererek, duygularını ifade ediyor…
Vefat eden bu kişiyi hayal ettiğini, bu çantayla sınıflara girdiğini, ekmeğini bu çantayla kazandığını, çocuklarını bu çantayla büyüttüğünü, yaşlandığında dahi kır saçlarıyla bu çantayla gezdiğini…
Ve kendisini o genç bayanın yerine koyduğunda, asla baba yadigarını satmayacağını dile getiriyor…
Hanımefendi ile aynı düşüncede ve duygu durumunda olduğum için bu yazımı kaleme aldım…
Bir baba koca hayatını bir çantaya sığdırırken, o çantayla çocuklarını okuturken, ailesini geçindirirken, o çantanın bir yere sığdırılamayıp satılması…
Acı, çok acı..!