George Orwell’ in ünlü romanından…
“Hayvan Çiftliği”
Çiftlikteki tüm hayvanlar ayaklanarak insanlara karşı özgürlüklerini ilan ediyor…
Eşitlik, adalet, özgürlük vaatleriyle düzenlerini kuruyorlar…
Öyle ki, “Bütün hayvanlar eşittir. ” yedi emir, çiftlik duvarına yazılıyor…
Ancak, zamanla bu düzen yöneticileri, güç sahipleri, yozlaşarak baskıcı hale geliyor…
Bu çiftlikte yaşayan hayvanların kendi düzenini kurduktan sonra nasıl çarpık hale geldiğini…
Zaman geçtikçe idealist sözlerin ardında karanlık bir gerçeğin saklandığı ortaya çıkıyor…
Ve sonunda “Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.” anlayışıyla iktidarın, kişinin doğasını nasıl değiştirdiğini gözler önüne seriyor…
Bu roman tarihten dersler çıkarmamızı düşündüren siyasi bir hicivdir…
Gerçekten de öyle değil midir?
Hatta şöyle bir söz vardır. “Birinin nasıl biri olduğunu öğrenmek istiyorsanız o kişiye ya para verecekseniz ya da makam…”
Paranın insanın doğasını değiştirme kudreti(!) olduğu gibi makamların da aynı doğrultuda etkisi olduğunu bilmeyeniz yoktur sanırım.
“Bu kişi öncesinde çok beyefendiydi, para onu azdırdı.” laflarını defalarca duymuşuzdur…
Veya makama gelmeden önce hak, hukuk, eşitlik ve demokrasiden bahseden siyasilerin, koltuğa oturduktan sonraki söylemleri değişmiş ve daha tehditkâr bir yapı aldığını…
Aynen, “Hayvan Çiftliği” romanındaki gibi…
“Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.” der gibi…
Halkın yoksulluğunu, mutsuzluğunu görmezden gelmek veya onlara bu durumu revâ görmek.
Kendilerini, “Daha eşit” konuma uygun görmek…

