“Kocakarı” soğukları, mart ayının 11-17 aralığındaki soğuklar…
“Aprıl Beş” soğukları, 18 Nisan’a rastlayan günlerdeki soğuklar…
“Aprıl Beşin Beşi” denildiğinde ise, 21-26 Nisan tarihleri arasındaki soğuklar kastedilmektedir…
“Aprıl Beş” soğukları için halk arasında, “Kork Aprılın Beşi’nden, camızı ayırır eşinden, hele hele onbeşinden.” sözleri bu günlerin aşırı soğukluğunu vurgulamak için söylenmiştir…
Aprıl Beş’inde tohum ya yerde ya da rafta olmalıdır. Eğer tohum öncesinde ekilmiş ve yeşermişse muhakkak soğuktan nasibini alır…
“Aprılın Beşinin Beşi” güneşin boğa burcunda bulunması nedeniyle fırtınalı günlerin habercisidir…
Bu sene olan soğuklara bakacak olursak bu soğukların hepsi bir arada.
Bir bahar, bir kış; bir güneş bir kar; bir yağmur bir don derken; Kocakarı Aprıl Beş’i, Aprıl Beş Aprıl Beşinin Beşi’ni ziyaret edip duruyor anlaşılan…
Birçok mahsul ağaçta çağla halindeyken hepsi donarak telef oldu…
Toprakta yeşeren mahsuller de bu zarardan etkilendi…
Ama en çok meyve ağaçları özellikle: Şeftali, nektarin, kayısı, elma ağaçları…
Malatya’daki kayısı çağlasının donması içler acısıydı..!
Ürün sahibi videoya çekmişti…
Bu durumda bizler de (tüketiciler) nasibimizi alacağız..(!)
Var olan pahalılığa bir de zirai don yüklenecek..!
Bu durumda sebze ve meyvede dışa bağımlı bir tablo oluşur mu diye de düşünmeden edemiyorum…
Gerçi don olmadan da ülkemizde üretilen ürünlerin dışarıdan satın alındığını görmüyor muyuz?
Çin’den ceviz dahi getirdik. Ve market raflarında yerini aldı..!
Çok acı bir durum bu, bence..
Ama diğer bir taraftan pestisitleri düşününce..(!)
Yediğimiz meyve ve sebzelerdeki pestisitleri düşününce, dışarıdan almak bizim için daha mı iyi olacak diye düşünmeden edemiyorum..!
Belki kilo ile alamayıp sayı ile alacağız ama en azından güvenle, zehirsiz yemiş olacağız.
Ne dersiniz..?

