Herkesin bildiği, tanıdık büyük marketler zincirinden alınan numuneler;
Salatalık ve domates…
Bu numunelerden yüksek oranda pestisitler(tarım ilacı kalıntıları) çıktığını, tek tek bu ilaçların adlarını sayan duyarlı bir vatandaş…
Bu haberi duyar duymaz dolabı açıp, astronomik bir rakamla aldığım bir paket Çengelköy hıyarını olduğu gibi çöpe atıyorum..!
İki saat öncesinde yediğimde ağzımda bıraktığı tattan memnun kalmamış, şüphelenmiştim..!
Daha öncesinde de yurtdışına ihraç edilen bu besinlerin, pestisitler nedeniyle dörtte üçünün geri gönderildiğini yazmıştım…
Pazar alışverişini bırakıp market alışverişine yönelmem daha çok bu sebepten olmuştur…
Pazar yerine getirilen sebze ve meyvelerin, tarım ilaçlarına kontrolsüz maruziyeti olabileceğini düşündüğümden…
Marketlerde en azından kontrol ve denetim olacağı mantalitesi nedeniyle…
Görüyoruz ki marketlerdeki meyve ve sebzeler de aynı durumdaymış..!
Kaldık mı kabak gibi ortada..!
Sebzemizi meyvemizi nereden alacağız?
Bu nasıl bir hâl böyle?
Yakışıyor mu ülkemize?
Coğrafyamıza, iklim kuşağımıza..(?)
Çocuğumuzun eline zehirsiz bir elma, bir salatalık veremeyeceksek neden çalışıyoruz?
Öyleyse hepimiz işimizi gücümüzü bırakıp sebze üretimine mi geçelim..?
Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim..!
Paramızla zehir alıyoruz ve zehirleniyoruz..!
Bunun başka açıklaması var mı?
Yetkililer neden acil durum düğmesine basmıyor?
Ülkemizde iş bulamayan binlerce ziraat fakültesi mezunu varken, nasıl böyle bilinçsizce, hoyratça bir üretim yapabiliyoruz..(?)

