9 Aralık 2023

Uluslararası 100. Yıl Sergisi Şemsa Pozcu Kültür Evi’nde

0

ARZU ÖZER
Uluslararası 100. Yıl Sergisi Cumhuriyetin Kuruluşunun 100. Yılı nedeniyle Şemsa Pozcu Kültür Evi’nde açıldı. 10’u yabancı, 29’u Türk toplam 39 sanatçının yaklaşık 60 eseri Ekim ayının sonuna kadar sergilenecek. Resim, heykel, seramik, gravür, desen ve fotoğraf gibi disiplinler arası üretilmiş eserler, haftanın her günü 16:00 – 20:00 arası görülebilecek.

Ülkemizde Cumhuriyetin öneminin bir kez daha ‘Sanat’ ile vurgulanması amaçlandı. Prof. Nurseren Tor yaptığı açıklamada, “Bilindiği gibi kültürel ve ekonomik kriz içinde sanat hepimiz için bir teselli ve bir umuttur aynı zamanda. Böylesi bir sergiye kucak açan Şemsa Pozcu Hanımefendi’ye ve Kültür Evini büyük bir emekle yöneten Hakan Tüner’e huzurlarınızda teşekkür ederim. Ayrıca tüm basın görevlilerine de teşekkürü bir borç bilirim. Sanatı, kültürel etkinlikleri biz yapıyorsak siz de ulaşamayan yerlere ulaştırıyorsunuz.” dedi.

Şemsa Pozcu Kültür Evi’nin yalnızca bir sergi alanı değil aynı zamanda tüm sanatsal disiplinlerin bir arada, etkileşimli olarak alan bulabileceği bir merkez olma hedefinde olduğunu belirten Prof. Nurseren Tor, “ Şemsa Pozcu, tam da Mersin’in göbeğinde kentimizin kültür sanat ihtiyacını karşılamak için önemli bir katkı sağlamıştır. Çoğu zaman, bir kentte yaşamanın aslında bir imgede yaşamak olduğu unutulur. O kentin caddeleri, bulvarları, kıyı şeritleri, tarihi binaları, görkemli köprüleri, alışveriş merkezleri ve sokak satıcıları hep bir izlenimi pekiştirirler. Üstelik bir kenti algılayış zaman içinde değiştiği gibi, kişiden kişiye de değişir. ‘İçinde hareketli bir yaşantının sürdüğü bir kentin yapısı tam olarak ne anlama gelmektedir? Yaşadığımız kente ilişkin edindiğimiz imge hangi duyarlığın ürünüdür? Bir yerde iki kere kaybolmak mümkün müdür? Kişisel tarihimize eşlik eden bir kent tarihinden söz etmek mümkün mü?’ diye sormaktadır şehir planlamacısı Kevin Lynch. İnsanların kenti algılayışlarında ne gibi farklılıklara yol açtığından sokak görüşmelerinden çıkan sonuçlara kadar pek çok ayrıntıdan oluşan bu etkinlikler serisi, bir kentte kurulan ilişkinin aslında hiç de basit bir şey olmadığının en önemi kanıtı. Çünkü aslında içinde yaşarken fark etmiyor olsak da ne kentin kendisinin ne de sahip olduğumuz imgenin durağan olduğunu söylemek mümkün. Yaşadığımız kentle ilgili hala bir imge yoksa; yollar, sınırlar/kenarlar, bölgeler, düğüm/odak noktaları ve işaret öğelerine dikkatlice bakmak zorunludur. Bir kentin karakterini oluşturmada önemi yadsınamayan bu öğeler bize bütünsel kentle olan iletişimimizde, yön bulmamızda, iki boyutlu olarak algılanan içsel ve dışsal algılarımızı güçlendiren ticari bölgeler yani finansal alanda ve Pazar alanında bölgeler birbirine yakındır ve süreklilik gösteren belirgin bir bölgeler mozaiği oluşturur. Kavşak ve ulaşımın kırılmaya uğradığı düğüm ve odak noktaları zorlayıcı bir önem taşır. Çünkü bu noktalar yaya ve araç kullananın dikkatinin arttığı yerlerdir. Kavşaklarda yer alan unsurların konumları kent meydanı ve diğer bölgelere geçişleri işaret eder. Aslında Mersin’in tam da orta noktasında yer alan gençlerin uğrak yeri bir çekirdektir Şemsa Pozcu Kültür Ev. Yenişehir Bölgesi’nin sembolüdür.” şeklinde konuştu.

Bunun nedenlerini sıralayan Tor;
“1-Bulunduğu konum itibariyle ulaşılabilirliği
2-Sanatsal ve kültürel etkileşim alanlı olması.
3-Kent ekonomisine katkı sağlanması, katkı sağlayan kurum kuruluş ve bireyeler destek verilmesi,
4-Tarihi ve doğal dokunun korunması görünürlüğü, Ticari ilişkilerin uluslararası ortamlarda tutunması,
5-Kuşaklar ve milletlerarası güvenirliğin ve tanınırlığın sağlanması konusunda araç olacaktır.
Bazı kültürlerde olduğu gibi, kültüre ve sanata bakış, kentimizde de kendi içinde yaratıcı düşünceye ilişkin yanlış söylemleri barındırmaktadır. Bu söylemler, giderek kuşaktan kuşağa aktarılmakta yaratıcı genç neslin, yetişkin bireyin, yöneticinin ve tüm toplumun cesaretini kırmaktadır. Bu tür yanlış söylemler, dayanaklarını kimi zaman yanlış biçimde oluşmuş ama süregelen bireysel ve toplumsal güvensizlik duygusundan almaktadır. Kentimizde kültürümüz egemen kültürün etkisi altındadır ve yeni -yaratıcı ürünler ortaya koyması mümkün değildir. Kentimizde kültür – sanat, dinsel, cinsel, siyasi tabu ve yasaklarla doludur. Yaratma işlevi her alanda engellenmektedir. Bir toplumun sanat ve kültürel kalitesi, onun gerçek zenginliğidir. Demokrasinin, kültürel iletişime ve siyaset adına ‘kültür – sanat’ın takdir edilmesine ihtiyacı vardır. Gösteri sanatlarından müziğe, edebiyata, görsel ve performans sanatlarına, film ve medya sanatından sosyo-kültüre kadar tüm sanat disiplinleri salt zevkten fazlasını üretir. Tarihinin başlangıcından beri kültür ve sanat, tüm biçimleriyle sosyo-politik eğitime temel katkı sağlamıştır. Sağduyu yaratabilir ve uyum yaratabilir. İnsanları yaşlarına, cinsiyetlerine veya etnik ve sosyal kökenlerine bakılmaksızın birbirine bağlar ve böylece çoğulcu ve barışçıl toplumumuzun sürdürülmesine ve gelişmesine önemli ölçüde katkıda bulunur. İrade ve kişiliğin gelişmesi için düşünce için çeşitli dürtüler ve yiyecekler sağlar, bilgiyi taşır ve ideal malların koruyucusu ve vizyoner bir tasarımcı olarak eşit derecede işlev görür. Kentimizde şimdiye kadar tüm galeri, sergi sarayı ve Resim Heykel Müzesinin kapanmasıyla Şemsa Pozcu Kültür Evi hızır gibi yetişti. 100.Yıl kutlamaları nedeniyle yüklendiği işlev çok değerli bizim için.” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir