Eğitim-Bir-Sen Mersin Şube Başkanı Abdulla Çelik, son zamanlarda okul içinde ve dışında öğretmenlerin, yöneticilerin maruz kaldığı şiddet olaylarında gözlenen artışın, eğitimin işleyişini ve toplumsal huzuru ciddi manada tehdit eder boyuta ulaştığını söyledi.
Şimdi de Vali Şenol Engin İlkokulunda bir öğrenci velisi öğretmen arkadaşımız Nigar Özçelik’in görevi başında darp edilmiştir diyen Çelik, “Yeter Artık, bu saldırganlara karşı toplum olarak da, bakanlık olarak da acilen önlem alınmalıdır. Bu gidişat bizi endişelendirmektedir. Şiddetin egemen ve baskın olduğu yerde sağlıklı ve verimli bir eğitim ortamından bahsetmemiz imkânsızdır. Çünkü eğitimcilere yapılan saldırı topluma ve toplumun geleceğine yapılmış bir saldırıdır.” vurgusunu yaptı.
“Hemen her yıl okulların açılmasıyla başlayan şiddet haberlerinin neredeyse günlük hayatın parçası haline gelmiş olması ve sıradanlaşması maalesef acı bir realite olarak bizi endişelendirmektedir.” ifadesini kullanan Çelik, “Şiddetin fiziki ve psikolojik hasarı sadece maruz kalan eğitimcinin hayatını etkilemekle sınırlı kalmamakta, başta ailelerine ve öğrencilere olumsuz yansımalarıyla eğitim düzenini olumsuz etkilemektedir. Eğitimcileri hedef alan ve hazin sonuçlara yol açan şiddet sarmalı her bakımdan üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. Sevgi, merhamet, yardımlaşma ve hoşgörü gibi ahlaki, kültürel değerlerimizin zayıflamasına ve sarsılmasına paralel olarak artan şiddetin, kanıksanmış ifade ve talep biçimine dönüşmesi hazin bir durumdur. Şiddetin aileden sokağa ve çalışma ortamına kadar hayatın her yerinde gözleniyor oluşu sağlıksız bir gidişatı işaret etmektedir. Bu cennet ülkede cinnet toplumuna doğru gitmek hepimizi düşündürmeli ve harekete geçirmelidir.” şeklinde konuştu.
“BU KABUL EDİLEMEZ!”
Eğitim çalışanlarının şiddete maruz kalmalarının asla kabul edilemez olduğunu ifade eden Çelik, Eğitimcilerin bütün bir toplumun aklını, duygusunu, dimağını, umudunu temsil ettiğin söyledi.
Çelik, “Şiddet, ruh düzeni sağlıklı, normal bir insanın başvuracağı bir dil, bir yöntem değildir, olmaz, olamaz, olmamalıdır. Şiddet ve eğitim asla yan yana gelmemesi gereken iki kelimedir ve doğaları gereği birbirine ilgisiz uzaklıkta iki alandır, öyle olmalıdır. Bilgiyi, beceriyi, bilimi, anlayışı, irfanı, ahlâkı öne çıkarmak, bu değerleri çoğaltmak, yüceltmek olan insanların şiddetle, şiddetin bu insanlarla işi olamaz.
Bu saldırılar geleceğimizi karartmakta, eğitim camiasını tedirgin etmekte, birçok mağduriyete neden olmaktadır.
Eğitimcilere yönelik her saldırı, aklımızı körleştirmekte, ruhumuzu karartmakta, benliğimizi esir almakta, irfanımızı yok etmektedir. Bu sebeple, cehalete dayanan şiddeti veya şiddete dayanan cehaleti bir an evvel ortadan kaldırmalıyız.” dedi.
Eğitimcilerin, yaptıkları işin onur, önem ve ağırlığına uygun hayat ve çalışma şartları sağlanmadığı gibi, her türlü şiddet ve saldırılar karşısında savunmasız, korumasız bırakıldığını vurgulayan Başkan Çelik,
“Yaşanan yanlışlığın kuşkusuz sosyolojik, psikolojik, kültürel, idari birçok sebep ve açıklaması vardır.
Bütün bu üzücü, travmatik olayların sebebi derinlemesine araştırılmalı, tahlil edilmeli, sonuçlar çıkarılmalı, çareler üretilmelidir. Herkesi ilgilendiren, belki hepimizin pay sahibi olduğu bu sebepler çok yönlü ve ayrıntılı araştırılmalıdır. Eğitimcilerin emeğini yok sayan, itibarını örseleyen, eğitimdeki etki alanını daraltan, eğitimin aktörünü neredeyse bir figürana dönüştüren, bu mesleği her türlü haksızlığa ve saldırıya açık hâle getiren yaklaşımlar, politikalar, bugün geldiğimiz noktanın en önemli sebebidir.
Eğitimcileri önemsizleştiren uygulamalar mesleğin onur ve itibarını zedelemiştir, zedelemektedir. Yaşanan mesleki erozyon bizleri savunmasız bırakmış, saldırılara açık hâle getirmiştir.
Bu şiddet sarmalının sona erdirilmesi için basına, sivil toplum kuruluşlarına, bilim adamı, aydın ve sanatçılara da büyük görevler düşmektedir.” şeklinde konuştu.
“MEB ÖĞRETMENLERİNİ MAĞDUR EDEN UYGULAMALARDAN VAZGEÇMELİDİR”
Çelik konuşmalarını şöyle tamamladı;
Öncelikle MEB, misyonuyla yakıştıramadığımız ve anlaşılmaz bir şekilde her defasında öğretmenlerini, yöneticilerini ve tüm eğitim çalışanlarını zora sokan, mağdur eden uygulamalardan bir an önce vazgeçmeli, onları en etkili ve güven verici tarzda korumalıdır.
Bu önlemleri almak için yoksa başka darpların, ölümlerin olması mı beklenmektedir? Harekete geçmek için daha kaç eğitimcimizin saldırıya uğraması gerekir?
Millî Eğitim Bakanlığı bu tür olaylarda sessiz kalmamalı, personeline sahip çıkmalı, gerekli açıklamaları yapmalı, gerekli adımları atacak iradeyi ortaya koymalıdır.
Biz eğitim çalışanlarını hedef alan bütün saldırılar sona erdirilinceye, bu karanlık şuursuzluk son buluncaya kadar, herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Biz bilginin gücünün cehalet cürmüyle sindirilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.
Ruhumuzu besleyen, benliğimizi geliştiren, geleceğimizi aydınlatan, milletçe varlığımızın dayanağı olan eğitimin şiddetin esiri olmasına hep birlikte karşı durmalıyız.
Bu saldırganlara karşı toplum olarak da, ülke olarak da önlem almak zorundayız.
Daha önce yaşanan şiddet olaylarında tepkimizi ortaya koymuş ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması için imza kampanyası başlatmıştık.
Bu artık bir zorunluluktur.
Öğretmenlerimizin bu şiddet sarmalından kurtarılıp onlara hak ettikleri değerin verilmesi gerekmektedir.
Şiddeti önleyici tedbirleri de kapsayan Öğretmen Meslek Kanunu ivedilikle çıkarılmalı ve hayata geçirilmelidir.
Çünkü böyle bir düzenleme olmazsa bu saldırılar devam edecektir.
Saldırıların önüne geçilmesi için bu kanunun bir an önce çıkarılması gerekmektedir.
Mezitli İlçemizde bulunan Vali Şenol Engin İlkokulundaki öğretmen arkadaşımıza görevi başında gerçekleştirilen bu ve benzeri saldırılara karışanlar kanunlar önünde hak ettikleri cezaları almalı tedbiren ve acilen de kamu hizmetlerinden faydalanmalarına yönelik kısıtlamalar getirilmelidir.
Okuldaki tüm çalışanlara, öğretmenimize ve tüm eğitim camiasına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Bizim nazarımızda her üyesiyle saygıya değer olan eğitim ailenin hangi ferdine olursa olsun, yapılan bu ve benzeri saldırıları bir kez daha kayıtsız şartsız kınıyor ve reddediyoruz.
Eğitim çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda bütün eğitim çalışanlarının kenetlenerek yekvücut şekilde dimdik ayakta olduğunu yerelde ve genelde tüm Türkiye kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz.
ARZU ÖZER
YORUMLAR