Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“YASALAR MARİNAYI, MARİNA YASALARI TANIMIYOR..!”

Yılmaz: “Mersin Marina dev bir AVM’nin süs havuzu olmuştur.”

Bu haberin fotoğrafı yok

Marina Yat Limanı’nın amacı dışına çıkartılması konusuna ilişkin, Mimar Abdullah Yılmaz sosyal medya hesabı üzerinden sert eleştiride bulunarak detaylı açıklamalar yaptı. Yılmaz: “Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden çeşitli tarihlerde alınan ilave tadilat ruhsatları marifetiyle, hızlı biçimde yat limanı, yat limanı olmaktan çıkarılarak kıyı mevzuatına aykırı biçimde kıyı kenar çizgisi altında faaliyette bulunan alişveriş merkezine dönüşmüştür. Mersin Marina dev bir AVM’nin süs havuzu olmuştur.” dedi.

Temeli 1994 yılında Tansu Çiller tarafından atılan ve 2011’de hizmete açılan Mersin Marina’nın “Yap-İşlet Devret’ Modeli ile Doğu Akdeniz’de yat turizminin canlanması için yapıldığı fakat, ‘Amacı dışına çıkartılıp, AVM’ye dönüştürüldü’ suçlamasıyla karşıya kalan marinaya tepkiler bitmiyor.
Son bir yıl içinde hayata geçirilen yeni ekleme bina ve tesisler dava konusu olmuştu. Bir tepki de Mimar Abdullah Yılmaz ‘dan geldi.
Sosyal medya hesabı üzerinden, “Mimar sadece proje çizmez. Yaşadığı kente diyet borcu vardır. Kentine sahip çıkar. Liyakat ve haysiyet sahibi olarak…” şeklinde Mersin Marina Yat Limanı’nın yasa tanımaz bir alışveriş merkezine dönüştüğünü ve kamuoyu yararı gözetmediğini açıkladı.
Mersin’in önde gelen isimlerinin de ticari çıkar doğrultusunda dava üzerine gitmediğini eleştiren açıklamada Yılmaz, “Mersin yat limanının, maalesef dev bir alışveriş merkezinin süs havuzu olmuştur. Kişisel rant uğruna anayasa ve kıyı yasasına aykırı olarak sahil beton yığınına dönüştürülmüştür. Her zamanki gibi, her dönemin dalkavukları, sivil toplum örgütlerinin pek çoğu, kent duayenleri denilen kibar soyguncular, marinanın dev bir alışveriş merkezine dönüşmesine karşı üç maymunları oynamışlar.Yeni yapılan dükkanlardan bir tane kapmak için çok büyük efor sarfetmişlerdir. Haram, zıkkım olsun.” diyerek tepki gösterdi. 

“Dolgu alanlarına sabit yapı yapılamaz..!”

Anayasa’ya göre kıyıların kamunun kullanımına açık ve devletin tasarrufu altında olduğunu, kıyı kanunun da kıyıda hiçbir yapı yapılamaz ve kıyı halka kapatılamaz tek istisnasının ise kıyıdan başka yere yapılamayacak olan binalar; liman, iskele, çekek yerleri, marinalar gibi, kanunla nasıl yapılabilecekleri düzenlenen yapılaşmalar olduğunu hatırlatan mimar Abdullah Yılmaz, Anayasanın Kamu yararını düzenleyen 43. maddesi olan; ‘Kıyılar, devletin tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şehirlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.’ dendiğinin altını çizdi.
Yılmaz: “Dolayısıyla, Mersin yat limanındaki ticari amaçlı bina yapılaması, anayasa ve kıyı kanununun ilgili hükümlerine aykırıdır. Marina’nın inşaat alanı, denizden doldurarak elde edilmiş dolgu alanlardır. Kanuna göre dolgu alanlarında sabit yapı yapılamaz!” açıklamasında bulundu. 

“Yatırımcı halkın parası ile destekleniyor”

Mersin’in, bu kıyı kesiminde doğal görünümün yok olduğunu ve doğal görünümün yerini, sahil şeridi boyunca, yat limanının varlığının dahi hissedilmediği kentsel tarihi ve doğal dokuya uygun olmayan çelik, cam, vb. yapı malzemelerinden müteşekkil, estetikten yoksun görünümlü dev alışveriş merkezinin inşa edildiğini belirten Yılmaz, “Kent ve kıyı ilişkisi yok olmuştur. İnsan ile deniz arası, baştanbaşa ticari nitelikli binalar kaplanmıştır. Sahile erişim engellenmiş, manzara sınırlanmış, siluet bozulmuştur. Mersin Marina AVM, kısa sürede çekim merkezi haline gelmiş olup ziyaretçi sayısı da kat kat artmış, bölgede hali hazırda yetmeyen ulaşım altyapısı durma noktasına gelmiştir. Elektrik, su, kanalizasyon alt yapısıda, Mersine ciddi yükler getirmiştir… Projenin uygulanması sonrasında, AVM fonksiyonu ön plana çıktığı için, Bölgenin hem ulaşım altyapısının hem de elektrik, su ve kanalizasyon olarak teknik altyapısının bu yatırımı kaldıracak kapasitede olmaması nedeniyle, yeniden elden geçirilmesi gerekecek ve bu işleminde belediye veya kamu eliyle gerçekleştirilecek olmasıdır. Maliyetinin kamuya yükleneceği dolayısıyla, yatırımcı aslında halkın parası ile desteklenmiştir.” ifadelerini kullandı. 

“Bilinmesi gereken gerçekler” 

Mersin Marina Yat Limanı’nın, 1993 yılında 110 milyar dolar ile ihale edildiğini, temelinin 1994 yılında atılıp, 500 yat bağlama ve 320 yat karaya alma kapasitesiyle Doğu Akdeniz’in en büyük yat limanı olduğunu açıklamasına ekleyen mimar Yılmaz, “2009 Yılı Yatırım Programı’nda yer almış, Mersin Yat Limanı ile ilgili olarak üst yapı inşaatı, ‘yap-işlet-devret modeli’ ile ihaleye çıkartılmış, Ağustos 2009’da bölge müdürlüğü tarafından yüklenici firmaya devredilmiştir.” dedi. 
Limanın, 25 yıllığına söz konusu firmaya kiralandığını ve projeyle birlikte limanda 6 milyon 137 bin 307 dolarlık bir yatırımın gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirterek, Mersin yat limanın yıllık kullanım bedelinin, 102 bin 380 TL olduğunu da sözlerine ekledi. 
Mersin Yat Limanı Marina projesinin, ihale aşamasındaki özelliklerine açıklamasında yer veren Yılmaz, Marinaya ilişkin şu bilgileri verdi;
“Ana dalgakıran boyu: 1140 metre, Tali dalgakıran boyu: 265 metre, Toplam iskele ve rıhtım yanaşma yeri uzunluğu: 2 bin 500 metre, Korunmuş su alanı: 160 bin metrekare, Fener kulesi: 2 adet, Marina geri saha alanı: 145 bin metrekare, Marina kapasitesi: 500 yat”bilgisini paylaşarak projenin, bu temalar üzerine tasarlandığını belirtti. 

“Projeye aykırı kullanım” 

Mersin Yat Limanı’nın 2011 yılında işletmeye açıldığını ve yat limanı ile ilgili inşaat ruhsatlarının, 2010 yılında Yenişehir Belediyesi’nce düzenlenmiş olup Yenişehir Belediyesi’nin, kıyı mevzuatı kapsamında ruhsat düzenlemeyle ilgili yetkinin, çevre ve şehircilik il müdürlüğünde olması gerektiği düşüncesiyle verilen ruhsatları 2011 yılında iptal ettiğinin vurgusunu yapan Yılmaz, “Bu tarihten, 2016 yılına kadar iptal edilen ruhsatların hangi kurum tarafından verildiği bilinmemektedir. Bilinen Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce, yat limanının ticari alanlarının artması ana temalı, B-C-D-F-G-H-I ve J blokları için 05/05/2016 tarih ve 2016/1-2 sayılı tadilat yapı ruhsatlarının düzenlendiği, aynı bloklar için 06/05/2016 tarih ve 2016/1-2 sayılı yapı kullanma izin belgesi düzenlendiğidir. Yat limanının amacının dışında alış veriş merkezine tam dönüştürülmesi için ilave inşaatların yapım sürecinde; Mersin’de duyarlı bir vatandaşımız tarafından Danıştay 1. Dairesi’ne, inşa edilen yat limanı inşaasının eksik ve aykırılıklarına, üstyapı çalışmalarının 3194 sayılı İmar Kanunu ve 3621/3830 sayılı Kıyı Kanunu ve bu kanun öncesi için geçerli yönetmelikler esas alınarak, marina avm yapılaşmasına, bakanlık nezdinde şikayette bulunmuş ve bazı görevliler hakkında suç duyurusunda, bulunulmuştur.” dedi. 
Danıştay 1. Dairesinin,şikayete ilişkin açıkladığı kararda, Mersin Yat Limanı inşaatının projesine uygun olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapıldığını ve bilir kişilerce düzenlenen raporda, üst yapı projesinde, öncelikle Mersin Büyükşehir Belediyesi imar yönetmeliğinin hükümlerine aykırı olarak, ticari alan tanımına giren yerlerin ticari olmayan alanlar olarak gösterildiğini belirten Yılmaz, “Asma katların tanımlamaya uymadığı, söz konusu projede 2.037, 86 m2 ticari alan belirtilmesine rağmen alanın tamamının yüzde 1 olan ticari alan hesabının aşıldığı, projeye aykırı olarak kazanılan asma kat ve birinci katların projeye aykırı olarak kazanıldığı, ayrıca tavan projeden sonra 2011 tarihinde revize edilen projenin Mersin Büyükşehir Belediyesi imar yönetmeliğine ve planlı alanlar maddelerine de aykırı olduğu, aynı zamanda onaylı projeye aykırı kullanım ve imalatın bulunduğu, ticari alan hesabının yanlış olduğu görüşlerine yer verilmiştir.” diye açıkladı. 

“Bakanlık soruşturmaya izin vermemişti..!”

Danıştay’ın bilirkişilerinin tuttuğu rapor sonrasında, çevre ve şehircilik bakanlığındaki teknik görevlilere de Mersin yat limanı hakkında inceleme raporu düzenlemesinin istenildiğini ve raporda da, yat limanındaki yapıların her ne kadar kıyı kanununda yer almasa da deniz turizm yönetmeliği açısından uygun olduğunu belirten Yılmaz, “Fakat ticari alan olarak kullanılan alanın projeye göre fazla olduğu görüşlerine yer verilmiştir. İki farklı bilirkişi raporunu inceleyen ulaştırma bakanlığı, iki rapor arasındaki çelişkileri gerekçe göstererek, ‘görevi kötüye kullanmakla’ suçlanan 2 bürokrat ve 16 personel hakkinda soruşturmaya izin vermemiştir! Bunun üzerine şikâyetçi vatandaş, Ulaştırma Bakanlığı’nın bu kararına karşı danıştay nezdinde tekrar dava açmıştır.” dedi. 
Davayı görüşen Danıştay  1. Dairesi 7 Aralık 2011 tarihli kararında, iki bakanlığın, iki bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporlarda, yat limanı üstyapı inşaatının  kıyı ve imar mevzuatına aykırılığın dile getirildiğini ve iki rapor arasında ciddi çelişki olmadığını belirttiğini, soruşturmaya izin verilmesi gerektiğine hükmedildiğini söyleyen Yılmaz, “Danıştay 1. Dairesi, 7 Aralık 2011 tarihinde her iki inceleme sonrasında 2011/ 1806 esas no ve 2011/1978 karar no başlığında kararını vererek; her iki kararda da ciddi sayılabilecek çelişkiler bulunmadığını, yat limanı inşaatının projesine ve kıyı mevzuatına aykırı yapıldığı tespitine yer verildiği gerekçesiyle; Avan ve revize uygulama projelerinde imzaları bulunan ve işin kontrollük hizmetini yürüten adana ulaştırma bölge müdürlüğü, proje kontrollük bölümünde imzaları bulunan ulaştırma bakanlığında, projeye onay veren hava meydanları yapım daire başkanı, hava meydanları etüd projesi daire başkanı, ulaştırma bakanlığı, DLH inşaatı genel müdür yardımcısı, sözleşmesine uygun olarak bitirilmeyen inşaatın kabul yönünde onaylanmasını uygun gören kabul heyeti görevlileri hakkında; soruşturma izni vererek dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine oybirliği ile karar vermiştir. Daire, şikâyete konu olan 5 teknik personeli ise ‘sorumlu’ olmadığı gerekçesiyle soruşturma kapsamı dışında tutmuştur.” dedi. 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını ve içinde bulunduğumuz bu dönem içerisinde de yat liman sahası içersinde; mevcut ticari alanın metrekaresinin  2018-2019 seneleri içinde ilave edilen yeni inşaatlarla, alışveriş alanları ile arttırılarak ticari alan oranı, yönetmelikler hiçe sayılarak arttırıldığını yazan açıklamada Mimar Abdullah Yılmaz, “Projede olması gereken ticari alanlar ve donatı alanları için ayrılan, otoparklar, bir kısmıda ücretli olarak ticari amaçla kullandırılarak; yeni yapılan mağaza inşaatları, ticari alanları da arttırdığı için tesis için mevcut otoparklar yetersiz kalmış, Adnan Menderes Bulvarı üzeri bu tesisin otoparkı gibi kullanılır hale gelmiştir, trafik kilitlenmiştir. AVM imajı ön plana çıkmış, yat limanı fonksiyonu geri planda kalmıştır. Bu durum kentin bu bölümüne çok fazla bir trafik yükü getirmiş, özellikle hafta sonları, amacı sadece ticariye dönük fonksiyonlar yüklendiği için, ana arter tıkanmakta trafik akamaz hale gelmektedir. Ne amaçla kullanılacağı belli olmayan, çekme mesafeleri içerisine kapalı inşaat alanları yapılmıştır, bu yapılar yönetmeliklere tamamı ile aykırıdır.” diye açıkladı. 

“Yat Limanı nasıl alışveriş merkezi oldu?” 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca ‘Kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelik’te, 02.04.2013 tarih ve 28606 sayılı resmi gazete ile bazı değişiklikler yapıldığını ve yapılan değişiklikler arasında yat limanlarında konaklamaya imkan sağlayacak düzenlemelerin de yer aldığının altını çizen Yılmaz, “İlgili düzenleme, yat limanı; yatlara güvenli bir bağlama ve her yata doğrudan yürüyerek çıkılmasına imkân sağlayan, yeterli derinlikte su bulunan ve yatlara teknik ve sosyal altyapı, yönetim, destek, konaklama, bakım ve onarım hizmetlerini sunan, rüzgâr ve deniz tesirlerinden korunmuş, işletme izin belgesi almış, turizm işletmesi belgeli kıyı yapılarıdır. Yat limanlarında konaklama tesisi yapılması halinde, bu tesislerin yükseklikleri 6.50 metreyi (2 kat) ve emsali toplam emsalin yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde yapılaşma koşulları imar planı kararı ile belirlenir. Yat limanlarında tüm üst yapılarda kot, her binanın köşe kotlarının aritmetik ortalaması alınarak bulunur. bodrum katlar yapı yüksekliğine ve emsale dahildir.” şeklinde olduğunun bilgisini verdi. 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanan yat limanını da kapsayan alanda, en son onayladığı dolgu amaçlı 1/5000 ölçekli nazim ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlari olmasına karşın, planların kademelenme ilkesine ve yine kıyı kanununun uygulama yönetmeliğinde yapılan değişikliğe aykırı bir biçimde yat limanına ilişkin özel hükümler başlığı altında onaylı hem nazım imar, hem de uygulama imar planında aynı hükümler bulunduğunu ve 2013 yılında bakanlık oluru ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında, plan notu değişikliğine gitmek suretiyle mevzuata aykırı işlem yapıldığını iddia eden Yılmaz, “Plan notu değişikliği öncesi onaylı, 1/5000 ölçekli nazim 1/1000 ölçekli kıyı dolgu amaçlı uygulama imar planında özel hükümler başlığı altında yat limanı’na ilişkin plan notunun, 1.2.maddesinde;
1.2. kıyı kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında 27.07.1986 tarihinde 22709 sayılı resmi gazete’de yayımlanan yönetmelik ile değişik 4. maddesinde tanımlanan yönetim birimleri, destek birimleri bakım-onarım ve teknik sosyal altyapının içine giren yapı tesisler dışında herhangi bir yapılaşmaya izin verilmeyecektir. Bu tesislere ait toplam emsal yat limanının doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilerin, yüzde 5’ini geçemez. Yükseklik h=4.50 metreyi, asma katli yapilmasi halinde h=5.50 metreyi aşamaz. hükmü bulunmaktaydı. “açıklamasını yaparak, mevzuata aykırı bakanlıkça onaylanan; 1/1000 ölçekli plan paftasında plan notu değişikliği yapılmak suretiyle düzenlenen yat limanına ilişkin plan notu’nun 1.2.maddesinin yeni halini de şöyle açıkladı ;”1.2.yat limanı olarak tanımlı alanda: 
a) ‘3621 sayılı kıyı kanunu’ ve ‘kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelik’, ‘turizm tesislerinin belgelendirilmesi ve niteliklerine ilişkin yönetmelik’ ve ‘5561 sayılı deniz turizmi yönetmeliği’ nin yat limaniyla ilgili maddelerinde belirtilen yapı ve tesisler yapılabilir. 
Yat  limanında toplam emsal-kaks=0.10, maksimum yükseklik (2) kat, hmax=6,50 m’yi geçemez. Asma kat yapılabilir. Konaklama tesisi yapılması halinde, bu tesislerin yükseklikleri 6.50 metreyi (2 kat) ve emsali toplam emsalin yüzde 20’sini geçemez. Yat limanlarında tüm üst yapilarda kot, her binanın köşe kotlarının aritmetik ortalaması alınarak bulunur. Bodrum katlar yapı yüksekliğine ve emsale dâhildir.” şeklinde ifade etti. 

“Amacından saptırmak suretiyle emsal alan yüzde 100 arttırılmıştır”

Yönetmelikte yapılan sadece konaklama tesisi yapılmasının önünü açan değişiklikler bahane edilmek suretiyle, yat limanında plan notu değişikliği marifetiyle değişiklik öncesi onaylı nazım ve uygulama imar planına ait plan hükümlerinde, bu tesislere ait toplam emsal yat limanının doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilerin yüzde 5’ini geçemez iken, değişiklik sonrası kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelikte yapılan değişikliği amacından saptırmak suretiyle yat limanında toplam emsal-kaks=0.10’a yükseltildiğinin bilgisini veren Yılmaz, “Bir başka ifade ile emsal yüzde yüz oranında arttırılmıştır. Yat limanlarında konaklama tesisi yapılmasına yönelik yukarda alıntı yapılan, ’’kıyı kanununun uygulanmasına dair yat limanlarında, toplam emsalin yüzde 20’sini geçmeyecek biçimde konaklama tesisi yapılmasına izin verilmesine rağmen, plan notu değişikliği bahane edilerek toplam emsal yüzde 100 oranında arttırılmıştır. Plan müellifi ve planı onaylayan bakanlık, bununlada yetinmeyerek plan değişikliği öncesi yat limanlarında doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilerin yüzde 5’i ile sınırlandırılırken, plan değişikliği neticesinde doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazi ibaresi bilinçli olarak kullanılmayarak sadece yat limanı ibaresi kullanmış. Plan onama sınırını kapsayacak biçimde önce emsal hesabına dahil edilen alan arttırılmış, arttırılan alanında yüzde 10’u denilmek suretiyle toplam emsal alan hesabında gerçekte yüzde 100’den çok daha fazla artış sağlanmıştır.” dedi. 
Plan notu değişikliği öncesi yapılacak tesislerde, yükseklik 4 buçuk metreyi, asma katlı yapılması halinde 5 buçuk metreyi geçemez iken, değişiklik sonrasi yapılacak tüm tesislerde maksimum yüksekliğin iki katına, 6 buçuk metreye yükseltildiğine dikkat çeken Yılmaz, “Yönetmelik değişikliğinde sadece konaklama tesislerine yönelik 2 kat, 6 buçuk metre yükseklik olanağı getirilirken, plan notu değişikliği ile yat limanında yapılacak tüm tesisleri kapsayacak biçimde yükseklik 6 buçuk metreye yükseltilmiştir.” vurgusunu yaptı. 
Karşılaştırmalı olarak irdelenen, plan notu değişikliği öncesi ile sonrası yapılan işlemlere bakıldığında, söz konusu plana ait açıklama raporunda yer alan değişikliğine ilişkin gerekçede iddia edildiği gibi yapılan işlemlerin, 2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yat limanlarında konaklama tesisi yapılması yönünde, ‘kıyı kanununun uygulanmasına dair yönetmelikte’ yapılan değişiklikler çerçevesinde yapılmadığını söyleyen Yılmaz, “Aksine bahis konusu yönetmelik değişikliği bahane edilerek yat limanında yapılan ve yapılacak tesislere yönelik emsal inşaat alanının arttrıldığı açıktır. Nitekim plan notu değişikliği sonrası,bu değişikliğe dayanılarak Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden çeşitli tarihlerde alınan ilave tadilat ruhsatları marifetiyle, hızlı biçimde yat limanı, yat limanı olmaktan çıkarılarak kıyı mevzuatına aykırı biçimde kıyı kenar çizgisi altında faaliyette bulunan alişveriş merkezine dönüşmüştür.” dedi.

ARZU ÖZER

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’nde
Sıradaki Haber CARETTALAR TÜRKİYE KUPASI’NDA