Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Çernobil kazasının 31. yılı sebebiyle ‘Yaşananlardan Ders Çıkarmak’ adlı bir toplantı düzenledi. Burada Mersin Nükleer Karşıtı Platformu adına konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Dönem Sözcüsü Erkan Demir, 26 Nisan 1986’da yaşanan Çernobil reaktör kazasının, 20. yüzyılın gerçekleşmiş en büyük nükleer kazası olarak tarihe geçtiğini vurguladı. Geçen kısacık zamanda bu kazanın ne derece büyük bir felaket olduğunu söyleyen Demir, “Aradan geçen 31 yıl içerisinde Çernobil ile yayılan radyasyonun artan zararlarını görmemizi sağladı. Bugün bilim insanları Çernobil’in olumsuz etkilerinin kuşaklar boyu süreceğinde hemfikir. Felaketin olumsuz etkilerini bugün yaşadığımız gibi kuşaklar boyunca doğa ve insanlık olarak yaşamaya devam edeceğiz. Çernobil’i unutmadık, unutmayacağız.” şeklinde konuştu.
“KARADENİZ’DEKİ RADYASYON RAPORLARI GİZLENDİ”
Kazadan bir hafta sonra felaketin kaynağı yüksek radyoaktif madde içeren nükleer atıklar komşu coğrafyadan bulutlar yoluyla Türkiye’ye giriş yaptığını söyleyen Erkan Demir, bu atık yüklü bulutların yoğun yağış bırakarak önce Doğu Karadeniz’de, ardından tüm Karadeniz kıyılarında ve Trakya’da bir kabusun başlangıcı olduğunu dile getirdi.
Radyasyondan korunmak için yetkililerin acil önlem alması gerekirken, yapılan radyasyon raporlarının gizlendiğinin altını çizen Demir, devlet yetkililerin insan yaşamındansa ekonomiyi, ticareti önemsediği şeklinde eleştiride bulundu. “Felaketten 10 gün sonra radyasyon düzeyi normal düzeyin 5 katına çıktı. Bunlar olurken biz ülke olarak halk sağlığı için yani radyasyondan korunmak için ne yaptık? Tabi ki hiç bir şey. Her şey bir yana bir şey yapmıştık; halk sağlığı için olmasa da dış ticaret, turizm ve ekonomi önemliydi, insandan önce sermaye düşünülmeliydi. Radyasyondan korunmak için önlem alınması gerekirken, çay ve fındık ihracatına zarar gelmemesi adına gerçekler saklandı. Devletimizin hiç bir resmi kurumu köylerde konu ile ilgili bilgilendirme yapmadı. İnsanlarımız yüzyılın nükleer felaketini kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler yapmaya çabalayarak atlatmak istediler ancak felaket geçen zaman içinde ölümlerle kapıları çalmaya başladı. Felaketin etkilerini en yoğun yaşayan ülkemizde maalesef bu süreçte; üniversitelerin konu ile ilgili araştırma ve ölçüm raporlarını yayınlaması yasaklandı. Karadeniz’deki radyasyonu belgeleyen raporlar gizlendi.”
“RADYASYONLU ÇAY DAHA LEZZETLİDİR”
Kazanın yaşandığı yıllarda dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral’ın yaptığı açıklamayı da hatırlatan Demir, “Tüm yaşananların çıplaklığına rağmen sayın yetkili bakan radyasyon için konuştu. “Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir.” dedi. Bu yetmedi ardından televizyon karşısında çay içerek, ‘Radyasyonlu çay daha lezzetlidir’, ‘Biraz radyasyon kemiklere iyi gelir’ gibi akıl sınırlarını zorlayan açıklamalarda bulundu. Bakan radyasyona rağmen, tüm ürünlerin tüketiminin rahatlıkla yapılabileceğini söyledi.” diye konuştu.
“Ekonomi her şeyden önemli olsa gerek, alınan karar gereği; sözde düşük radyasyon içeren çaylar TAEK uzmanlarınca temiz çaylarla harmanlanarak insan yaşamını ve sağlığını hiçe sayarak imha edilmek yerine insanlara içirildi.” diyen Erkan Demir sözlerine şöyle devam etti. “Felaketten yıllar sonra yapılan birçok araştırma ile kanser ölüm oranındaki artışlar belgelenmesine rağmen devletin inkar politikaları hala sürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü radyasyon bilimciler yıllar önce ilerleyen yıllarda Çernobil’den kaynaklı meme, akciğer kanseri oranının artacağını söylemişlerdi. Genel olarak Türkiye özelinde yoğun bir şekilde Karadeniz şu anda tam da o günleri yaşıyor. Kanserin çalmadığı kapı kalmadı. Kanserden bir yakınını kaybetmeyen kalmadı aramızda, felaket etkilerini acımasızca artarak gösteriyor. Çernobil’in çevreye verdiği zarardan bugüne kadar milyonlarca insan etkilendi. Bu güne kadar 112 bin kişinin hayatını kaybettiği geri kalan kesimin yüzde 90’nı ise kanser, yüksek tansiyon, mide ve bağırsak hastalıkları ile savaştığı bilinmektedir. Canlılığın ortak değeri su, toprak ve hava kirlendi. Hala Çernobil kaza alanının yaklaşık 230 km çevresinde yüksek radyasyon nedeniyle tarım yapılamıyor.”
Sadece rant uğruna enerji maskesiyle topluma dayatılan kirli nükleer santral projelerine izin vermeyeceklerini ifade eden Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, ölüme karşı yaşamı savunmaya devam edeceklerini belirtti.
YORUMLAR