Mimarlar Odası Mersin Şubesi’nde düzenlenen toplantıda Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin revizyon planında yer alan 1/5000 ölçekli imarı hakkında açıklamalar yer aldı. Açıklamayı Mimarlar Odası Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sakar yaptı. Ömer Sakar, Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nce oybirliği ile kabul edilen ve halen askıda olan 1/5000 ölçekli plan, kentin gelişimine dair bütüncül bir yaklaşımının olmadığını kaydetti. Askıdaki haliyle planın bu hedefleri yakalamaktan uzak kaldığını ve öncelikli olarak planın, Mersin’in geleceğine dair herhangi bir vizyon veya bir senaryo sunmamaktan uzak olduğunun altını çizdi.

 

“KALİTELİ VE YAŞANABİLİR BİR KENT BİÇİMİ SUNMAMAKTADIR”

 

Plan üzerinde yaptığı incelemeler sonucunda tespit edildiği olumlu ve olumsuz yönleri sıraladıklarını belirten Sakar: “Plandaki düzenlemelerin genelini ele alırsak, kent içinde yoğunluklar arttırılmakta, aşırı yoğunluk nedeniyle trafik sorunlarının artmasına zemin hazırlanmakta, kent çevresindeki doğal alanlar ve tarım alanları azaltılmakta, kent içinden geçen bazı dere kenarları yapılaşmaya açılmakta, yeterli yeşil alan sağlanmamakta, kaliteli ve yaşanabilir bir kent biçimi sunmamaktadır. Plan raporunda 2035 yılında plan sınırları içerisinde toplam 1 milyon 545 bin kişinin yaşayacağı öngörülmektedir. Aynı alanda kentin mevcut nüfusu 930 bin kişidir. Planda öngörülen 1.545.000 kişilik nüfus tahmini gerçekçidir, ancak yoğunluk artışları ve eklenen konut alanları hesaplandığında 945.000 kişiye yetecek ek konut yapılması için alan açılmış veya yoğunluk artırılmıştır. Planda verilen yoğunluklar ve alan hesabı yapıldığında, plan kapsamındaki alanda 1.545.000 kişinin yaşayacağı öngörülmesine rağmen 1.875.000 kişilik, yani ihtiyaç fazlası konut alanı planlanmıştır. Bu da planın en büyük sorunudur ve kendi iç çelişkisidir. Örneğin Otoban, Otoban Serbest Bölge bağlantısı, Otogar ve Şehir Hastanesi arasında kalan bölgede plan ile yapılaşmaya açılan tarım alanı, bilimsel verilerle desteklenen bir ihtiyaç olmamasına rağmen yok edilmektedir.” şeklinde konuştu.

 

“TRAFİK SORUNLARI ARTACAK, YAŞAM KALİTESİ DÜŞECEKTİR”

 

Kentin zaten yoğun olan kıyı kesiminde 650 kişi/hektar, tam olarak 2.60 emsal yoğunluk öngörüldüğünü dile getiren Sakar, bu nüfusun kentte yaratacağı trafik sorunu ve aşırı yapılaşma dikkate alınmadığını belirtti.

Sakar: “Özellikle ‘TİCK’ lejandı ile karma kullanım öngörülen bölgelerde 650 kişi/hektar yoğunluk kararına ihtiyaç yoktur. Bu haliyle aşırı yoğun bir kentsel çevre oluşma riski bulunmaktadır. Planın yoğunluk kararlarının düzeltilmesi, azaltılması önerilmektedir. Kentin iş merkezi mevcut merkez dışında, Pozcu bölgesinde öngörülmüştür. Pozcudaki ulaşım altyapısının oluşacak ek taşıt yoğunluğunu kaldıramayacağı aşikârdır. Kentte trafik sorunları artacak, yaşam kalitesi düşecektir.” ifadelerini kullandı.

 

“SAĞLIKLI BİR HESAPLAMA YAPILAMAMAKTA”

 

Sakar, 1996 tarihli planda yeşil alan olarak görünen bazı alanlar askıdaki planda yapılaşmanın açıldığına dikkat çekti.

Tarihi kent merkezine yönelik plan kararı getirilmediğinden plan bütünlüğü sağlanamamakta olduğuna değinen Sakar: “Koruma İmar Planı ve Özel Proje alanları her ne kadar ayrı çalışmalar içerse de kentin bütününe yönelik nazım planda bu alanlara yönelik kullanım kararları olmalı ve bu bölgeler plana dahil edilmelidir. Aksi durumda ticaret alanı, nüfus, kamu tesisleri ve ulaşım sistemine yönelik sağlıklı bir hesaplama yapılamamakta, plan eksik kalmaktadır. Planda Kışla Alanının tarihi ve doğal özelliğinin korunması, Balıkçı Barınağı ile Hilton Oteli arasında kalan kıyı şeridinin yeşil alan olarak düzenlenmesi ve Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın meydan olarak planlanması olumlu kararlardır, kent için yararlı olacaktır.” dedi

 

Planda, kamu tesisine ayrılmış olan ancak şahıs mülkiyetinde olan parsellerin ilgili kuruma bedelsiz terk edilmesine dikkat çeken Sakar, karşılığında kullanılacak olan parsele ek inşaat hakkı verilmesi, yani yoğunluğun artırılması olanaklı kılındığını dile getirdi.

Sakar: “Benzer şekilde, planda 48 yerde “Özel Proje Alanı” olarak işaretlenen alanlarda yoğunluk değerlerinin artırılabileceği belirtilmektedir. Planda bilimsel verilere bağlı olarak belirlendiği varsayılan yoğunluk değerlerinin kişisel kararlarla artırılmasının önünün açılması planlama esaslarına aykırıdır. Bu tür “yükleme” işlemleri daha önce mahkemelerce iptal edilmiştir. Planın hukuka aykırı bir uygulama önermesi planın iptali için bir gerekçedir.” şeklinde ifade etti.

 

“KENTİMİZİN HER KAVŞAĞINA İNŞA EDİLECEK OLMASI SON DERECE HATALI BİR KARARDIR”

 

Bir katlı kavşağın maliyetinin ortalama 20 milyon TL olduğunu vurgulayan Sakar: “57 katlı kavşak için 1 milyar 140 Milyon TL’lik inşaat maliyeti kamuya mal edilecektir. Gelişmiş ülkelerde kent merkezlerinde yok denecek kadar az uygulanan, çevresinde kamusal alan kullanımına izin vermeyen, yaya trafiğini kesintiye uğratan ve sadece otomobile yönelik anlayışın ürünü olan katlı kavşaklardan kentimizin her kavşağına inşa edilecek olması son derece hatalı bir karardır. Aynı inşaat maliyeti ile yüzeyden giden hafif raylı sistemin 34 km’lik kısmının maliyeti karşılanabilir. Kentin ulaşım ana planında öngörülen hafif raylı sistemin güzergâhları 1/5000 ölçekli plana maalesef işlenmemiştir.” şeklinde konuşarak son cümlelerini tamamladı.