Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark) Yönetim Kurulu toplantısı, Mersin Valisi Ali İhsan Su başkanlığında yapıldı. Vali Su, toplantının ardından Teknopark’ta faaliyet gösteren siber güvenlik firmasını ziyaret etti. Mersin Teknopark’ta düzenlene

Bu haberin fotoğrafı yok

İklim değişikliğinin şiddetli etkileriyle karşı karşıya kalan genç neslin dünyayı kurtarmak için giriştikleri mücadelelerine odaklanan The New Fire (Yeni Ateş)  adlı belgeselde yer alan “Ya aslında iklim değişikliğinin çözümü gözümüzün önünde bir yerlerde saklanıyorsa?” sorusu, tüm dünyanın iklim krizi ile mücadelede sorması gereken önemli sorulardan birini oluşturuyor.
Nükleer enerjinin popüler kültürde ve çevre topluluklarının büyük bir bölümü tarafından nasıl kötü gösterildiğinin altını çizen belgesel, işletme süresince zararlı salınımlara neden olmayan nükleer santrallerin, önyargılar yüzünden iklim krizi ile mücadelede neden yeterince değerlendirilemediğini gözler önüne seriyor.
Çevre sorunlarına odaklanan bu belgesel ile  ‘kötü nükleer’ algısı hakkındaki geleneksel bilgileri alt üst eden Emmy ödüllü yönetmen David Schumacher’in “Bu filmle seyircilere iklim değişikliği ile mücadelede onları şaşırtabilecek teknolojik bir çözümün olduğunu gösterdik. Varsayımlara dayalı bir nükleer kazadan çok, kontrolsüz iklim değişikliğinin risklerinden korkuyorum. İklim değişikliğinin ölçeği neredeyse anlaşılmaz ve insan ırkının geleceğini tehdit ediyor.” sözleri bu krizin çözümünde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine de ışık tutuyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜCADELESİNDE ÖNEMLİ

Küresel ısınmanın getireceği felaketlerin önlenmesinde anahtar rol oynayan alanlardan biri de, nükleer enerjinin de aralarında bulunduğu düşük karbonlu enerji seçenekleri. Ancak nükleer enerji santrallerine yönelik olarak ‘güvenli olmadıkları, etraflarına radyasyon yaydıkları, kaza olasılığı taşıdıkları’ gibi başlıklar, onlarca yıldır olduğu gibi halen nükleer karşıtlarının en fazla dile getirdiği konular arasında yer alıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul, nükleer enerjiyle ilgili adeta bir “mit” haline gelen bu inançların gerçeği yansıtmadığını kaydederken,  ülkelerin enerji gereksinimlerini temiz ve güvenli bir yoldan karşılayabilmeleri için nükleer enerjinin bir “ihtiyaç” olduğunun altını çiziyor.  
Tuğrul’a göre; iklim değişikliği, aslında nükleer enerjiye neden ihtiyaç duyulduğunu da ortaya koyuyor. “İklim değişikliğiyle mücadele etmemiz gerekli ve bunu yapmak için de nükleer enerji kullanmamız gerekecektir” diyen Tuğrul, “Nükleer santraller hem güvenli ve temiz enerji ihtiyacını karşılayabilmesi ve hem de çevresel kaygılara cevap verebilmesi nedeniyle öne çıkan önemli bir enerji seçeneği olmaktadır. Nitekim, Paris’te yapılan COP21 ve son olarak Madrid’de yapılan COP25’te de nükleer santrallerin desteklenmesinin gerekliliği dile getirilmiştir. Madrid’deki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda konuşan 
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı(IAEA) Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, “Nükleer enerji dünyada görmekte olduğumuz sorunların etkilerini iyileştirme konusunda önemli bir role sahip ve böyle olmaya da devam edecek.” demişti. Dolayısıyla son dönemlerde nükleer enerjiye destek artmaktadır. Bu bağlamda, nükleer enerjiye yapılan haksızlık sona ermeli, hem çevreci, hem temiz bir enerji olduğu artık herkes tarafından kabul edilmeli” şeklinde konuşuyor. 
Nükleer enerji ile ilgili yanlış varsayımların ve efsanelerin yarattığı korku ve kaygılar yüzünden insanlığın iklim değişikliği ile mücadelesinin sekteye uğramaması gerektiği de Tuğrul’un dikkat çektiği önemli noktalardan biri. 

Haber Merkezi

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mutlu olun diye öğütler alıp
Sıradaki Haber MUTLULUĞUMUZ KATLEDİLİYOR..!