8 Mayıs Dünya Talasemi Günü nedeniyle Mersin Talasemi ve Orak Hücre Anemi Derneği (METODER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Tamam önemli açıklamalarda bulundu.
8 Mayıs 2003 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nın Mersin’de riskli il olarak kabul edilen 33 ilin Sağlık Müdürleri ve yetkilileri ile ilk toplantısını yaparak Hemoglobinopati Önleme Projesi’ni başlatmasının ardından 17 yıl geçti.
8 Mayıs Dünya Talasemi Gününde açıklamalarda bulunan Mersin Talasemi ve Orak Hücre Anemi Derneği (METODER) Yönetim Kurulu Başkanı, Kan Hastalıkları Federasyonu Delegesi, Talasemi Federasyonu Delegesi Dr. Ali Tamam, “Ne yazık ki gelinen noktada Kalıtsal Kan Hastalıklarından Hemoglobinopati Kontrol Programı ile Tanı ve Tedavi Yönetmeliği ile amaçlanan tanı, tedavi ve genetik danışmanlık hizmetlerinde uyum ve eşgüdüm, birinci basamakta tarama merkezleri yerine işi başından aşkın aile hekimlerimize yüklenerek tam anlamıyla sonuca ulaşamadan başarısızlığa itilmekte, hasta bebek doğumlarının önüne geçilememekte, hastalarımız özellikle de ilgili branş hekimlerinin olmadığı bölgelerde ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.” dedi.
“Prof. Dr. Muzaffer Aksoy tarafından Mersin’de tespit edilmişti”
Dünyada yaklaşık 300 milyonun üzerinde taşıyıcı mevcut ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 400 binin üzerinde hasta çocuğun dünyaya gelmekte olduğunu vurgulayan Tamam, “Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre de Akdeniz Anemisi sıklığı ne yazık ki yüksektir. Ülkemizde 5 bin 500 civarında hastamız bulunmaktadır ve bu sayının göçler ve yeni doğumlarla birlikte 7 ila 8 bin civarında olduğunu tahmin etmekteyiz. Önemli sağlık sorunlarından biri olan Akdeniz Anemisi yani Talesemi ve Orak Hücre Anemisi sağlıklı görünen taşıyıcıları ile genetik olarak nesiller boyu taşınmakta ve göçlerle yayılmaktadır. Hastalık Türkiye’de ilk defa 1950’li yıllarda Mersin Devlet Hastanesi’nde İç Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Muzaffer Aksoy tarafından Mersin’de tespit edilmiştir. Özellikle akraba ve kapalı toplum evliliklerinde daha sık görülmektedir.Taşıyıcılık hastalık olmayıp, taşıyıcı bireyler fiziksel ya da zihinsel olarak geri değildir.” diye konuştu.
Mersin Talasemi ve Orak Hücre Anemi Hastaları Derneği faaliyetlerini sürdürmekte
Akdeniz Anemisi hastasının, yaşamı boyunca hastane ile bağını sürdürmek durumunda olduğunu belirten Tamam, “İlk tanı konulduktan sonra 3-4 haftada bir 2-3 ünite kan nakline gereksinim duyarlar. Bu hastalarımız için kan nakli zorunlu olduğundan kan bağışları ayrı bir önem kazanmakta sürekli nitelikli kan temini ciddiyetini korumaktadır. Akdeniz Anemisi pahalı ve bir o kadar da hasta ve ailesi için zor ve yıpratıcı bir süreçtir. Hastalarımıza kan nakli dışında uygulanması zorunlu olan ek tıbbi tetkik ve tedavi yöntemleri ile birlikte ortaya çok yüksek bir maliyet çıkmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Tamam, Mersin Talasemi ve Orak Hücre Anemi Hastaları Derneği’nin, Kan Hastalıkları Federasyonu Kurucu Üyesi ve Talasemi Federasyonu üyesi olup Ulusal ve Uluslarası mevzuatlar çerçevesinde Akdeniz Anemisi ile mücadele etme, sağlıklı bir toplum yapısının oluşmasına katkıda bulunma ve bu konularda Ulusal ve Uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarında bulunmak üzere faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu belirtti.
SEYFETTİN AKARCA
YORUMLAR