Son bir ayda 168’i MESKİ, 4’ü Çevre Koruma Daire Başkanlığından olmak üzere Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarıldığı öne sürülen 172 işçi belediye binası önünde toplanarak açıklama yapmıştı.
Konuya ilişkin olarak AK Parti ve Milliyetçi Harekat Partisi’nin 31 Mart Yerel seçimlerde Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı ortak adayı Hamit Tuna, yazılı bir basın açıklaması gerçekleştirerek, çıkarılan işçilerin yanında olduğunu söyledi.
CHP’li belediyelerin 31 Mart Yerel Yönetim Seçimlerinden önce verdikleri sözleri unuttuğunu ve Belediyelerde baskıların her geçen gün artarken, işçi kıyımlarının aralıksız devam ettiğini belirten Hamit Tuna, “Kapının önüne konulan emekçilerin çilesi bundan sonrada devam edecek gibi görünüyor.” ifadesini kullandı.
“ÇALIŞANLARI FİŞLEDİLER”
Sözde “Performans testleri” adı altında Belediye çalışanlarının fişlendiğini ve iş akitlerinin fesih edildiğini iddia eden Tuna, “Performans değerlendirme ülkemiz çalışma ilişkilerini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nda kendine henüz yer bulmamıştır. Kavramsal olarak kendine yasada yer bulamadığı gibi, hukuki dayanağı, yapılması ya da yapılmaması durumunda karşılaşılabilecek sonuçlar ya da uygulanacak yasal süreçler hakkında da net bir bilgi bulunmamaktadır.” dedi.
“KILIÇDAROĞLU SÖZ VERMİŞTİ!”
CHP’li belediyelerden tek bir kişinin bile çıkarılmayacağına dair namus sözü veren CHP Genel BaşkanI Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hiçbir işçinin falan partidenmiş, falan ildenmiş ya da falan kişiymiş diye işine son vermeyeceğiz. Hangi partiden olursa olsun, yeter ki çalışsın, hiç kimsenin aşıyla işiyle ekmeğiyle oynamayız. Herkesin işi, herkesin aşı olsun. Herkesin evinde huzur, herkesin evinde bereket olsun” ifadelerini kullandığını hatırlatan Tuna, “Noter tasdikli belgeyle kimsenin işine son vermeyeceğini açıklayan CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Gürcan, apar topar işçi kıyımına başladı. Yaşananlara rağmen Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm CHP’liler sessizliğe gömüldü. İstanbul’daki seçimlerin ardından belediyelerdeki işçi kıyımı tam gaz devam ediyor. İşten çıkarmalar bazı çalışanlara yazılı tebliğ edilirken, bazıları e-devlete girdiklerinde bilgi sahibi oldu. Toplu işten çıkarmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceği söyleniyor.” şeklinde vurguladı.
“CHP’Lİ VE HDP’LİLER İŞE ALINIYOR!”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin sadece yeni kazandıkları belediyelerde işçi kıyımı yaptığını ve tepkiler karşısında kendilerini skandal bir şekilde savunmaya kalkıştığını belirten Tuna, “Çalışmadan para alıyorlar” yalanına sarılan belediyeler, acımasız kıyımı haklı göstermeye çalıştı. Yüzlerce işten çıkarmaya rağmen, ‘Bankamatik memuru’ iddialarını kanıtlayacak bir belge ortaya konulamadı. Baltayı taşa vuran yönetimler bunun üzerine ‘tasarruf’ ve “Performans testleri” bahanesine sarıldı. İşten çıkarmaların yaşandığı il ve ilçelerde vatandaşlar, neler yaşandığını net bir şekilde görüyor. Çıkarılanların yerlerine CHP’li ve HDP’liler işe alınıyor. Sırf partizanlık için binlerce kişinin ve ailesinin ekmeğiyle oynanarak, yandaşlara yer açılıyor. Tarihî tecrübe ve arşivler ise CHP ve HDP’nin hiçbir sözünü tutmadığını, sözün onlar için halkı yanıltmaktan öte bir mana taşımadığını gösteriyor. İşçi arkadaşlarımız bizim onurumuzdur, bu arkadaşlarımızın mücadelesi sadece kendi çocuklarına götürecekleri ekmeğin mücadelesi değildir; MHP’li olmanın işten çıkarma gerekçesi haline geldiği bir belediyede bu mücadele aynı zamanda bir hak, hukuk ve adalet mücadelesidir.” dedi.
“ATILAN İŞÇİLER GERİ ALINMALI”
Mersin’de yaşananların, ülkemizde yıllardır tanık olduğumuz CHP’li Belediyelerin tarafgir, partizan, hukuk tanımaz hak ihlallerinin tipik bir örneği olduğunun vurgusunu yapan Tuna, “Aksini göstermenin yolu bellidir: Atılan işçiler geri alınmalı, işyerinde psikolojik taciz (mobbing) uygulamalarına son verilmeli, baskılar sonlandırılmalıdır. Bugüne kadar yaşanan olumsuzlukları düzeltmenin başkaca bir adaletli ve demokratik yolu bulunmamaktadır.” diye belirtti.
Tuna, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Mersin Büyükşehir Belediyesinde çalışan arkadaşlarımızın işten çıkarılması, bir hak bir hukuk bir demokrasi bir memleket meselesidir. Nüfusunun dörtte üçünün ücret gelirleriyle geçindiği bir şehirde, çalışanların iş güvencesi hakları yoksa demokrasinin olması mümkün değildir. Bu nedenle çalışma hakkına yönelik her olumsuz tutum, aynı zamanda ülkemizdeki toplumsal huzura vurulmuş bir darbedir. Toplum huzuruna vurulan her darbe, ülkemizin sosyal barış ve huzur ortamından bir karanlığa doğru ilerleyişini hızlandırır. Bu nedenle, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde yaşananlar Mersin’in ve Mersinlilerin meselesi değil, Milletimizin birlik ve beraberliği, Devlet/Millet dayanışması ve itimat müessesesi meselesidir, “Hak-hukuk-adalet” meselesidir. Burada Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne bir kez daha bu ayıba son vermek için çağrıda bulunuyoruz: Tüm işçilere işleri iade edilmelidir. Unutulmasın ki; Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanları yalnız değildir.”
“POLİTİK BAĞNAZLIK”
İşçilerin özellikle belediyelerde politik bağnazlığın kurbanları olarak seçildiğini, CHP ve HDP Belediyelerinde geleneksel bir hal almış durumda olduğunun altını çizen Tuna, “Tabii bunda belirleyici etken seçimlerden önce yapılan kirli siyasi iş ortaklığı anlaşmalarıdır. Şimdi diyet ödeme zamanıdır. Verilecek oy desteklerine karşılık taahhüt edilen, vaat edilen iş ve kadro sözlerini yerine getirmek için münhal kadro oluşturma çabaları iş güvencesini baltalayan önemli bir etkendir. Buna yöneticilerin yetersizliği politik ve ideolojik bağnazlıklar, siyasi linç, kin ve garez ile kendi yandaşını işe alma arzusu da eklenince, çalışanların mağduriyetleri kaçınılmaz oluyor.” ifadelerini kullandı.
“YANLIŞTAN DÖNÜN”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’e çağrıda bulunan Tuna, “Bu işçi kıyımlarına bir son veriniz. Tüm işten çıkartılanlara işlerini iade ediniz. Yapmış olduğunuz şeyler ağzınızla söylediğiniz şeylerle örtüşmüyor. Lütfen bu yanlıştan dönün. Herkes aile geçindiriyor. Çocukları var; kira ödüyorlar. Tam da okulların açıldığı dönemde lütfen kimseyi ekmeğinden etmeyin. Bu çok büyük bir vebaldir. Unutmayın bu dünyanın bir de ahireti var. Sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Ayrıca; bu iflah olmaz kültürün bir an önce ortadan kalkması için öncelikle siyasi ve politik olgunluğun Türkiye’de oturması gerekmektedir. Aksi halde insanların ekmeğiyle oynanmaya devam edilecek, sınıflar arası uçurum ve bunun doğal sonucu olan çatışma kültürü de hep olacaktır.” diye söyledi.
“MÜCADELE DEVAM EDECEĞİZ”
Bu siyaset mühendisliği oyunlarının hiçbirinin tutamadığını hatırlatan Hamit Tuna, “Bunların gidebileceği tek yer sandığın en dibi olacaktır. Siyaset kapalı kapılar ardında kriz bekleyerek yapılacak iş değildir. Belediye çalışanlarını tehditlerle, imalarla, işten atmalarla yapılacak iş değildir. Siyaset yapacaksanız milletin huzuruna çıkacaksınız ne düşündüğünüzü ne hayal ettiğinizi anlatacaksınız. Kendi kalbinize ve milletin yüreğine değil de başkalarının ağzına bakarak yapılan siyaset değildir. Gurur, kibir, kin, garez, bunlarla yol yürüyenler bir yere varamazlar. Biz bu işçi arkadaşlarımızın işe iadesi için mücadeleye devam edeceğiz! Biz her zaman emekten ve çalışıp üretmekten yana olduk. Arkadaşlarımızın haksız ve sebepsiz bir şekilde işten çıkarılmış olmalarını şiddetle kınıyorum.” dedi.
ARZU ÖZER
YORUMLAR