Fatma Sarıkaya- Down sendromlu Ayşe Gelin de sadece senede bir haftaya sıkıştırılmaktan rahatsız olan biri… Çünkü o eğlenmeyi, gezmeyi ve ilgiyi çok seviyor. Senede bir kez Engelliler Haftasında düzenlenen etkinlikler ona ve onun gibileri için yeterli olmuyor. Bu yüzdendir ki Ablası Rojda İstegün kendini engellilerin haklarına, topluma dahil olmaları için bir çok çalışmalar yapmaya adamış biri. Biz de down sendromlu bir kadının gün boyunca neler yaptığını merak edip, konuştuk.
Down sendromlu Ayşe Gelin, anne ve babasını kaybettiği için ablası, eniştesi ve yeğenleriyle birlikte yaşıyor. Ayşe’nin kız yeğenlerinin olması onun için büyük şans çünkü hayatı onlarla birlikte, onlardan destek alarak yaşıyor. Teyzeleri gibi değil de sanki birer kız kardeşleri gibi… Ablası Rojda İstegün, her gün büyük bir özveriyle ilgileniyor Ayşe’yle. “Çocuklarımdan önce Ayşe geliyor” diyor. Eniştesini ise babası gibi seviyor. Yeğenlerine biraz fazla ilgi gösterdiğinde hemen kıskanıp, aynı alakayı kendisine de istiyor. Ayşe’nin bir gününün nasıl geçtiğini merak edip sorduğumda utanıp, gülümseyebiliyor sadece. Zamanla alışıyor ve konuşmaya başlıyor benle. Kahve bağımlılığının olduğundan bahsediyor bana. Tüm gün sık aralıklarla kahveyi sigarayla birlikte içmeyi sevdiğini anlatıyor. Elinden geldiğince ev işleri de yapmaya çalışan Ayşe, “Yatağımı topluyorum, ev işleri yapmaya çalışıyorum ama ablam pek istemiyor. Ablam bana el işi öğretti. Onu yaparak vakit geçiriyorum.” diyor.
Ayşe, kendisini ziyarete gelinmesinden çok hoşlanıyor. “Ablamın arkadaşları bazen beni ziyarete geliyorlar, onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Yılda bir iki kere diğer ablamları ziyarete gidiyorum. Onlar da beni çok seviyor. Onun dışında alışveriş merkezleri ne ve piknik alanlarına, yazın da denize gidiyoruz.” diyerek sosyal hayat eksikliği yaşamadığını dile getirdi. Tüm bunların yanında Ayşe’nin tek başına dışarı çıkmasına tehlikeli olmasından ötürü izin verilmiyor. Sadece eniştesinin dükkanına tek başına gidip gelebiliyor o da mesafe çok kısa olduğu için.
Televizyon izlemeyi, sohbet etmeyi, kıyafet almayı, giyinmeyi, her gün banyo yapmayı, saçını boyamayı, makyaj yapmayı seven Ayşe kendisine ilgi gösterilmesine, iltifat edilmesine bayılıyormuş. Hep “Evlenmek istiyorum” diyen Ayşe’nin en mutlu anlar ise hediye aldığı zamanlarmış. Her günü doğum günüymüş gibi kutlayıp, pasta kesmeyi çok seven Ayşe’nin en büyük hayali ise kendi istediği gibi bir evi ve arabasının olmasıymış.
Çocuklarına ilgi gösterdiğinde Ayşe’nin kıskandığını söyleyen ablası Rojda İstegün, Ayşe’nin çocuklarından önce geldiğini yineliyor. İstegün down sendromlu bireylere bakmanın bir takım zorlukları olduğunu belirtiyor ama bunu çok da gözlerinde büyütmediklerini de ekliyor. “Onu biz farklı olarak görmüyoruz, bir engeli var diye ayrıştırmıyoruz. Topluma kazandırmak için bizler gibi davranıyoruz.”
Aynı zamanda Tüm Engelli Haklarını Koruma Derneği Başkanı da olan Rojda İstegün, babasının geçirdiği bir trafik kazasından sonra engelli bireyleri ve ailelerini anlamaya yeni yeni başladığını, kız kardeşinin mevcut durumdan dolayı ise kendisini engellilerin haklarını korumaya adadığını anlatıyor. Son olarak engelli bireylerin engellerine değer verilmesi gerektiğini dile getiren İstegün, “Engellilere engel gözüyle bakmamak, onları hor görmemek gerekiyor. Bizlerden hiçbir farkları yok çünkü. Bizim gibilere değer vermek, bizim gibilerle yaşamak kolaydır ama engelli bireylerle yaşamak biraz daha özveri gerektirir. Bunun farkında olup hoşgörüyle yaklaşmamız gerekiyor. Hepimiz bir engelli vatandaş adayıyız demek istemiyorum artık, hepimiz engelliyiz aslında. Bunun yaşı, sınırı, dakikası yoktur çünkü. Her an eksilebiliriz.” diyerek engellilerin sadece Engelliler Haftasında değil, yaşamlarının her anında hatırlanarak, yaşama dahil edilmeleri gerektiğini dile getirdi.
YORUMLAR