Değişen dünya dengeleri, yeni bölgesel ekonomik dinamiklerdeki aktörlerin rolü ve küresel ticaret eğilimlerinin ne yönde ilerlediği konularının ele alındığı oturumun konuşmacıları arasında Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, NTV Ekonomi Danışmanı Dr. Mahfi Eğilmez, NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ile Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı yer aldı.
Eğilmez: “Dünya ekonomileri toparlanıyor”
NTV Ekonomi Danışmanı Dr. Mahfi Eğilmez konuşmasına dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik perspektif çizerek başladı. Dünyanın yavaş yavaş 2008 yılında başlayan krizin sonuna geldiğini anlatan Eğilmez, ABD’de ekonomik verilerin normal seviyelerine yaklaştığını, Avrupa’da karışıklık, çok başlılık gözükmesine rağmen işsizlik dışında çok ciddi bir sorun kalmadığını, İngiltere’de toparlanmaların başladığını anlattı. Bu ülkeler toparlanırken çok ciddi paralar saçtıklarını dile getiren Eğilmez, “Bu dönemde para basılmadı gibi gözükmesine rağmen tahvil alıp para vererek durumu toparladılar ve para basmaktan da öteye geçtiler” değerlendirmesini yaptı. Çin’in dahi büyüme rakamının yüzde 11’den yüzde 6’ya gerilemesine rağmen bir büyüme gösterdiğini anlatan Eğilmez, dünya ekonomilerinin toparlanmaya başladığını söyledi. Bu süreçte Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin krize girmeden sıyrılmayı bildiğine dikkat çeken Eğilmez, “Yaşanan bu süreçler dünya ekonomilerine bir esneklik kazandırdı. Bu esnekliğin iyi yanı da kötü yanı da var.
Esneklik hareket kabiliyeti sağladı ama bir yandan da bu esneklik bize bir şey olmaz havası yarattı ve önlem almaları erteledi” dedi.
Şimdi sırada ticaret savaşları bulunduğunu vurgulayan Eğilmez, ABD serbest ticaretin şampiyonu iken birden korumacı bir havaya girdiğini, Çin’in korumacılıktan çıkıp yatırımlara başladığını dile getirerek bu işin nereye gideceğini bilmediğini söyledi.
Akdeniz’in sanayisi, enerjisi, politikaları, tarımı, lojistiği, turizmi, bütüncül kalkınması ve iş birliklerinin konuşulduğu, Akdeniz havzasındaki şehirleri ve ülkeleri bir araya getiren Akdeniz Ekonomi Forumu’nun ilk oturumunda mokroekonomik gelişmeler ışığında dünya ve Türkiye değerlendirmesi yapıldı.
“Yapısal reformları yapmıyoruz”
Türkiye’ye yönelik değerlendirme de yapan Mahfi Eğilmez şöyle konuştu:
“Türkiye’nin durumu daha değişik. Bizde de bazı şeyler iyi bazı şeyler kötü. Türkiye bu krizlere, şoklara dayanıklılık göstermeyi becerdi. Artık büyük bir ekonomi. Eskisi gibi 200-300 milyar dolarlık bir ekonomi değil. Böyle ekonomiler esneme imkanı bulabiliyor. Bu arada çok da fırsat kaçırıyoruz. Mesela kaçırdığımız yapısal reformları yapmıyoruz. En son 2001 kriziyle mecburen yapısal reform yapmıştık. Doğru da bir iş yapmışız. Bir kamu harcama disiplini sağladık, bütçeyi tuttuk borçlanma azaldı. Şimdi yapmamız gereken başka şeyler var. Bu adımları atmalıyız çünkü dünya farklı bir yere evriliyor. Kararlı net ilerleyemiyoruz. Bugün uyguladığımız ekonomi politikasına bakınca bana sorarsanız sıkı değil ama sıkı kabul ediliyor. 2017’den itibaren maliye politikamız büyümeyi kollayan gevşek bir politika. Büyümeyi mi enflasyonu mu kontrol edeceğiz belli değil. İki yöne koşan farklı atlar var. Aynı yola koşmaları lazım.”
Ateş: “Dijitalleşme kaçınılmaz”
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise Türkiye’deki bankacılık sistemine değindi. Türk finans sisteminin biraz topal gittiğini belirten Ateş, “Çünkü dünyada organize finans sistemleri iki ana temada. Biri bankacılık biri sermaye piyasaları. Bizde sermaye piyasaları daha zayıf durumda. Öte yandan bankalarda uzun vadeli finansman bulunuyor. 100 milyar dolarlık bir kredi var, yarısı enerji yarısı da diğer bayındırlık hizmetleri” dedi. Türkiye’de 2007-2017 yılları arasında yatırımların arttığını ama bunların hemen paraya dönüşebilecek yatırımlar olmadığını, ağırlıklı bayındırlık yatırımları olduğunu belirten Ateş, yurtdışındaki metotlar gibi kredilerin bankacılık ürünü olarak ihraç edilmesi gerektiğini söyledi. Ateş, yurtdışından gelecek likidite ile sanayi ya da turizm gibi neye ihtiyaç varsa paranın oraya aktarılabileceğini belirtti.
Dünya ekonomilerinde bir dijital dönüşüm başladığını ve bankacılık sektörünün de bu dönüşüme uyum sağlamaya çalıştığını bildiren Hakan Ateş, konuşmasını Türkiye ekonomisini değerlendirerek sürdürdü. Ateş şöyle konuştu:
“Makroekonomik göstergelerimizi Kemal Derviş politikalarına Akparti iktidarının iyi sahip çıkmasıyla birlikte gayet iyi koruyoruz. Kayıplara rağmen halen dayanıklılığımızı koruyoruz. Borçlanmamız halen yüzde 30 altında. Cari açık sorunu var ama bankacılık sisteminin üzerine bu kadar abanarak isterseniz KGF yapın ister kortizonla çözmeye çalışın bu yapıyı çok götüremeyiz. Bizim kendi mal ve hizmetlerimizi daha iyi kilo fiyatlarıyla, dışarının alabileceği bir pozisyona getirmemiz lazım. Kalitede rekabette üretime başlamalıyız. Biz de dijitalleşerek bunu yapabiliriz.”
Timur: “Dünya ekonomileri yapay zekayı konuşuyor”
NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ise konuşmasında katmadeğersiz bir sanayinin sıradan bir inşaattan getiri açısından farkı bulunmadığını söyledi. Sanayinin, dijitalleşmenin önemine dikkat çeken Timur, insan nüfusunun 1940 sonrasında 3,5 kat arttığını, dijitalleşmenin ise bir keşif değil, sonuç olduğunu söyledi. Böylesi bir kalabalık nüfus içinde iletişimin analog sürmesinin mümkün olmadığını belirten Timur, “Biz Türkiye’de inşaat mı sanayi mi diye konuşurken dünya teknolojiyi, yapay zekayı konuşuyor. Dünyadaki yapay zekanın ülke ekonomilerine 16 trilyon dolar etki edeceği konuşuluyor. Dünyada robotların değeri ölçülmüş ve 732 milyar dolar sadece robotların alım satım değeri olarak gösteriliyor. Buna sağladıkları katmadeğer eklenirse rakamları tahmin etmek mümkün değil” dedi.
Türkiye’de ise ar-ge’nin halen ‘arakla getir’ olarak algılandığından şikayetçi olan Erden, sözlerini, “Son sanayi devrimi olarak adlandırılan dijitalleşmede arayı maalesef özenerek kapatamayız. Yeni neslin farklı bir yaklaşım gerçekleştirmesi gerektiğini düşünüyorum” diye tamamladı.
Tosyalı: “Demir çelik üretimi dünya güvenliğine tehdit”
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ise tüm dünyada başlayan demir çelik savaşlarına dikkat çekti. Türkiye’de sektör üzerine bir koruma kalkanı bulunmamasından şikayetçi olan Tosyalı. “Bugün gelinen noktada demir çelik üretimi devletlerin ulusal güvenliğine tehdit. Her ülke demir çelik sanayisini korumaya çalışıyor ama ülkemizde bunu maalesef göremedik” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin 53 milyon ton çelik üretim kapasitesi bulunduğunu ve bunun 37 milyon tonunu kullanabildiğini anlatan Tosyalı, 16 milyon ton ise ithalatı bulunduğunu bildirdi. “Tamamen korumasız bir durumdayız” diyen Tosyalı, ABD’nin son kararı ile Türk çelik sektörünün büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu anlattı. Amerika’ya mal satmakta zorlanacak olan diğer devlet destekli çelik üreticilerinin Amerika dışındaki piyasalara saldıracağını ve hiçbir gümrük ve koruması olmayan Türkiye’nin ise hedef Pazar olacağını kaydeden Tosyalı, Türkiye’nin biran önce ithalata karşı tedbir alması gerektiğini anlattı.
Akdeniz Havzasında istikrarlı büyüme
Moderatörlüğünü Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Vahap Munyar’ın yaptığı oturumda verimlilik artışı ve sanayileşme sürecinin nasıl güçlenebileceği, rekabetçi üretim yapısının gelişimi, yeni organize sanayi bölgelerinin açılması, kalifiye insan kaynağı, sürdürülebilir ve yeşil büyüme ile mavi büyüme stratejisiyle bölgenin yakalayabileceği fırsatlar ele alındı. Bu oturumun konuşmacıları ise TÜBİTAK MARTEK Genel Müdürü Dr. Orhan Çömlek, Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü İsmet Gergerli, Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Direktörü Doç. Dr. Barış Salihoğlu ile Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım.
Salihoğlu: “Mersin, Mavi Büyüme Merkezi olabilir”
Oturumun ilk konuşmacısı ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Direktörü Doç. Dr. Barış Salihoğlu oldu. Mavi Büyüme Projesi hakkında bilgi veren Salihoğlu, deniz ekonomisinden daha verimli yararlanılabilmesi adına bu projenin büyük önem taşıdığını anlattı. Denizlerin önemli sosyo ekonomik getirileri bulunduğuna dikkat çeken Salihoğlu, “Akdeniz dünyadaki deniz ve okyanus yüzeyinin yüzde 1’ine karşılık gelse de ekonomik hacmi çok yüksek. Denize dayalı ekonomilerin yüzde 20’sine karşılık geliyor” dedi. Deniz ekonomisinden daha fazla yararlanabilmek adına vakit kaybedilmeden deniz alan planlaması yapılması gerektiğini vurgulayan Salihoğlu, şu bilgileri verdi:
“Mavi Büyümede öncelik sürdürülebilirlik. Mersin ise Mavi Büyüme’nin merkezi olma potansiyeli taşıyor çünkü Deniz Bilimleri Enstitüsü 43 yıllık deneyimi ile burada. Deniz Ekosistem ve Deniz Araştırmaları Merkezi Mersin’de kuruldu. Şu anda bir Mavi Büyüme Merkezi kurma aşamasındayız. Kamunun ciddi desteğini alıyoruz. Aktif Odalarımız var. Mersin’de ciddi bir küme oluşturup Türkiye’de bir ilki yapabiliriz. Hatta Avrupa’da dahi ses getirecek bir yapı olacağına inanıyoruz.
Çömlek: “Destek yağıyor, kullanıcı bu destekler arasında kayboluyor”
TÜBİTAK MARTEK Genel Müdürü Dr. Orhan Çömlek ise Türkiye’deki destekleri, teşvikleri değerlendirdi. Her kurumdan destek yağdığını ancak firmaların kaybolup hiçbir desteği kullanamadığını vurgulayan Çömlek, “Hükümet, üst düzey bürokratlar programları çok hızlı çıkarıyor. Hatta öyle ki IPA destek lansmanı bir yıl önce açıklanıyor ama içeriği bir yıl sonra doluyor. Böyle olunca da beklenen desteklerden farklılıklar yaşanıyor ve kullanıcı faydalanamıyor. Ya da KOSGEB bir destek açıklıyor ama bu desteğin kanuni altyapısı çok geç geliyor. Böyle olunca bürokratlar kararları uygulamakta zorlanıyor” dedi.
Start-up’lara yönelik değerlendirmeler de yapan Çömlek, şunları söyledi:
“Dünyada start-up firmalarına yönelik stratejiler farklı. Gelişmiş ülkeler, ülke ülke gezip iyi start-up’ları tespit ederek ülkelerine davet ediyor ve ücretsiz yer verip satın alma garantileri sunuyor. Bizim bu şekilde kaybettiğimiz onlarca start-up var. Hükümetimiz bu noktada biraz daha ileri gitmeli, bu firmalar desteklenmeli.”
Teknopark firmalarının daha çok desteklenmesi, Eximbank kredilerinden ya da KGF kefaletlerinden yararlanabilmesi gerektiğini vurgulayan Çömlek, “Bir ar-ge firmasının büyüme trendine girmesi için 1,5 – 2 milyon TL bandından paraya ihtiyacı oluyor. Ancak verilen destekler 200 bin lira civarında, onda da neredeyse para isteyenin canını alacaklar. Bu noktada desteklere düzenleme bekliyoruz” diye konuştu.
Kıvanç: “Bölgemize teşvikler daha farklı verilmeli”
Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç ise bölgenin ekonomik yapısı hakkında bilgi verdi. Bölgede enerjiden tekstile, otomobilden tarıma birçok sektörde ilerleme yaşandığına dikkat çeken Kıvanç, ancak farklı desteklemeler nedeniyle istedikleri atılımları yapamadıklarını, bölgenin yerinde saydığını söyledi. Osmaniye Adana’nın ilçesiyken aldığı teşvikler nedeniyle bugün Türkiye’nin önde gelen bir sanayi şehrine dönüştüğünü dile getiren Kıvanç, “Hükümetimizden bölgemize teşvikleri farklı şekillerde vermesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Çukurova Bölgesi’nin kimya ve metal sanayine doğru gittiğini dile getiren Kıvanç, Marmara’ya alternatif olabilecek büyük yatırım alanları bulunduğunu anlattı.
Yatırım teşviklerini, destekleri önemsediklerine dikkat çeken Zeki Kıvanç, üyelerinin bu desteklerden daha fazla yararlanabilmesi için öncelikle bünyelerinde bir ofis kurmayı düşündüklerini ancak onun yerine Teşvik Sihirbazı ismi ile bir yazılım geliştirip online hizmet vermeye başladıklarını söyledi. Kıvanç, bu yazılım sistemi ile 20’den fazla kurumun verdiği 150’den fazla teşviki anlattıklarını ve Türkiye’nin her yerinden bu sistemin kullanılabileceğini bildirdi.
Gergerli: “Dünyadaki en büyük KGF olduk”
Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü İsmet Gergerli, kurum yapısı hakkında bilgilendirme yaptı. Son yıllarda uyguladıkları sistemi masaya yatırıp sistemin hızlı, etkin, verimli kullanımını sağlamak adına, firmaların finansmana erişimini kolaylaştırmak adına iyileştirmeler yaptıklarını bildiren Gergerli, 2017 yılı Aralık ayını ise atılım sürecinin başladığı tarih olarak nitelendirdi. 2016 yılı sonunda TOBB Nefes Kredisi Projesi ile dönüşümü ateşlediklerini bildiren Gergerli şu bilgileri verdi:
“Bu proje ile 26 bin işletmeye kefalet verdik. O dönemde faizlerin yüksekliği, piyasanın yüksek faiz uyguladığı eleştirisi vardı. Faizler bu projede düşük tutuldu. Bu firmalardan sadece 110 adedi geri ödeme yapamadı. Oda ve Borsalar biriken parasını üyelerine ucuz kredi olarak çevirdi.”
Son 6 ayda sağladıkları desteklerle birlikte 214 bin kişiye yeni istihdam sağlandığını bildiren Gergerli, “Doğru metotlarla destekleme yapılırsa istihdam da yatırım da ihracat da artıyor” değerlendirmesini yaptı.
Dünyadaki en büyük Kredi Garanti Fonu’na dönüştüklerini de vurgulayan Gergerli, Amerika ve Avrupa’da çıkan krizlerde nakit para vererek sistemin ayağa kaldırılmaya çalışıldığını, Türkiye’de ise sistemdeki tıkanıklığın güven vererek, firmaların krediye hızlı erişimini sağlayarak başardıklarını söyledi. Günlük 10 bin, 12 bin şirkete destek verdikleri günler olduğunu ifade eden Gergerli, “Şubat ayında verdiğimiz desteklerin yerlerini de belirledik. İhracatçı için, cazibe merkezleri için, tarım için, kadın genç girişimci için bir limit, serbest kullanım için bir limit ayrıldı. Bu ayrılan rakamlar mutlaka ayrılan alana verilebiliyor. Bu sonrasında bugün itibariyle 10 milyar TL’lik kefalet işlemi sonuçlandı” dedi.
Tekli: “Verecek arazimiz olsa Gaziantep’te yatırımcı kalmaz”
Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli ise Mersin’de devam eden OSB yatırımlarını ve çalışma metotlarını anlattı. Fark edilmese de Türkiye’de gelişimin yakalandığı en güzel şehirlerden birinin Mersin olduğunu vurgulayan Tekli, “Bu sene elektrik enerjisi artışımız yüzde 12,5, doğalgaz artışımız yüzde 30. OSB bütçesi yüzde 50 seviyelerinde arttı” dedi. Mersin’de OSB alanı kurulumunun verimli topraklar nedeniyle çok zor olduğunu, yatırım alanı bulmakta zorlandıklarını ve dağlarda OSB kurmak durumunda kaldıklarını ifade eden Tekli, “Mersin’in lojistik gücü tartışılamaz. Ben verecek arsa bulsam Gaziantep’te sanayici kalmaz” değerlendirmesini yaptı.
Mersin’in ithalatçı değil, ihracatçı bir şehir olduğuna da dikkat çeken Tekli, kentin üretimde tamamen kendi hammaddesini, tarımını, taşını toprağını kullandığını bunun için de vergi sıralamasında Türkiye’nin 6’ncı ili olduklarını söyledi. Yeni OSB yatırımlarına da değinen Tekli, sanayinin sağladığı istihdam potansiyeli nedeniyle kentte en çok konuşulan sektör konumuna ulaştığını anlattı.
Yıldırım: “Hedef 2018 sonunda 46 milyar dolar”
Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım da kurumu hakkında bilgi verdi. Son dönemlerde bir dönüşüm yaşadıklarına dikkat çeken Yıldırım, geçmişte yalnızca bankacılık sistemi üzerinden teminat sistemiyle Eximbank’a başvuru yapılabilirken ihracatçıların artık kendileriyle doğrudan çalışabildiğini belirtti. Bu uygulama ile 7 bin 700 olan portföy sayısının 9 binlere ulaştığını kaydeden Yıldırım, bu sayının yüzde 10’a yakınını Eximbank ile doğrudan çalışan firmaların oluşturduğunu söyledi. Türkiye’deki 52 banka içinde kredi büyüklüğü açısından 9’uncu, aktif büyüklük açısından ise 10’uncu banka olduklarını belirten Yıldırım, “2016 yılı sonunda kredi ve sigortadan oluşan toplam desteğimiz 33 milyar dolardı. 2017’de bu rakam 39,3 milyar dolar oldu. Türkiye’de ihracat kredilerinin kabaca yarısını biz kullandırıyoruz. Hedefimiz 2018’de 46 milyar dolara ulaşmak” diye konuştu.
Dünyadaki diğer Eximbank’lardan ayrıldıkları noktalar bulunduğunu da anlatan Yıldırım, 2017’de teminat mektubu olmadan doğrudan çalışabildiklerini söyledi. Aynı zamanda parayla ticaretin yapılamadığı Afrika ülkelerine yönelik çalışmalar geliştirdiklerini de belirten Yıldırım, barter ticareti yapmaya başlayacaklarını anlattı.
Bugün 4 oturum yapılacak
2. Gün 1. Oturum
8 Mart günü devam edecek Forum’un ikinci günü de 3 oturumdan oluşuyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba’nın açılış konuşmasını yapacağı oturumun konusu ise Sürdürülebilir İnovatif Tarım ve Gıda.
Moderatörlüğünü NTV’den Prof. Dr. Güngör Uras’ın yapacağı oturumda Akdeniz Havzası’nda yer alan Mersin’de kurulacak Tarım Gıda Teknopark’ı, bölge ihracatında önemli yer tutan yaş meyve sebze ile bakliyat ürünleri ihracatının uluslararası rekabette ilk sırayı alması için gereken tarımsal önlemler ve yatırımlar, gıda güvenliğine uygun tarımsal ve endüstriyel ürünlerin geliştirilmesi, sanayi tarım entegrasyonu ile 2020 yılında Akdeniz Havzası’nda düzenlenmesi planlanan Dünya Turunçgil Konferansı ele alınacak. Bu oturumun konuşmacıları ise şöyle:
Aves A.Ş Genel Müdürü Onat Angı, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan, Ulusal Turunçgil Konseyi Başkanı Kemal Kaçmaz, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı H. Ruhi Koçak ile Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe.
2. Oturum
Açılış konuşmasını Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü’nün yapacağı Endüstri 4.0 Sanayi Devrimi ve Teknolojik Gelişmeler konulu ikinci oturumun Moderatörlüğünü ise Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ yürütecek. Üretimde verimliliğin artırılması, değişen üretim yapısı, ileri teknoloji, model fabrika kurulumları gibi konuların ele alınacağı bu oturumun konuşmacıları ise şöyle:
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Bosch Endüstri 4.0 ve Dijitalleşmeden Sorumlu Ülke Direktörü Mustafa Ayhan, ENOSAD Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı, Dow Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyeti Başkanı İhsan Necipoğlu ile Hafele Türkiye ve Bölgesi İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun.
3. Oturum
Destinasyon Doğu Akdeniz konulu 3. oturumun Moderatörlüğünü ise Doğuş Yayın Grubu Ekonomi Grup Başkanı Servet Yıldırım gerçekleştirecek. Kıyı turizmi, gastronomi ve kültür turizmi ile inanç turizmi ana başlıklarının ele alınacağı oturumun konuşmacıları İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Burhan Akyılmaz, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recai Çakır, Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ile Rehber Rahip Hanri Leylek.
Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Lutfi Altunsu’nun ‘Çukurova: Akdeniz’e Açılan Kapı’ başlıklı özel sunumunda Çukurova Bölgesi’nin Dünya ve Türkiye’deki yeri, önde gelen sektörleri, yatırım ve işbirliği olanakları, Akdeniz Havzası ile ilişkileri ve geleceği ele alınacak.
4. Oturum
Tarihi Kentlerden Günümüze – Akdeniz Mavisinden Yaşanabilir Yeşil Şehirlere konu başlıklı son oturumun Moderötürü ise Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen. Geleceğin yeni yaşam ve iş alanları nasıl şekillenmeli? Nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış topraklarda, kültürel ayak izlerini kaybetmeden geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek bir dönüşüm için yerel yönetimlerin çözümleri nasıl olacak? Kültür öncelikli ekonomiye nasıl boyut kazandırılacak? Sorularına yanıt aranacak son oturumun konuşmacıları ise şöyle:
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç ile Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş.
YORUMLAR