17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 20 yıl geçti. Deprem sonrası hazırlanan 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun”la birlikte İstanbul’un çeşitli lokasyonları büyük bir şantiye alanına dönüştü. Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Nihat Şen, kentsel dönüşümün daha yüzde 10’unun gerçekleştirilebildiğine ve “Kendin Yık, Kendin Yap” gibi kentsel dönüşüm modelleriyle dönüşümün hızlandırılabileceğini ifade ediyor.
Türkiye, deprem ülkelerinden bir tanesi. Tarihimizden bu yana birçok büyük deprem olayına tanık olan ülkemizin en büyük acılarından bir tanesi de 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi oldu. 7.4 şiddetindeki deprem nedeniyle 35 bin 180 konut ve 5 bin 770 iş yeri yıkılırken, 17 bin 480 kişi vatandaşımız hayatını kaybetti. Depremin akabinde hazırlanan 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” ya da kamuoyunda bilinen adıyla Kentsel Dönüşüm yasası, öncelikle İstanbul’un çeşitli yerlerinde uygulanmaya başladı. Kanunun hazırlanmasında önemli çalışmaları olan Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Nihat Şen, ne yazık ki kentsel dönüşümün yanlış algılanıp öncelikle insan hayatının kalitesini arttırmaya yönelik şehir planlarının oluşturulması gerektiğine dikkat çekiyor. “Yapısal bir değişimden önce zihinsel bir dönüşümü gerekiyor. Kültürün korunması, yer altı ve yer üstü kaynakların korunması ve kullanım planlarının yapılması, beşeri ilişkilerin güçlendirilmesi, sosyal donatı imkânlarının arttırılması ve çevresel faktörlerin planlanması gibi basamakları içerisinde barındıran şehirleşme çalışmalarını ‘kentsel dönüşüm’ olarak adlandırabiliriz.” diyen Şen, en büyük kentsel dönüşüm projesi olan Fikirtepe’nin tamamen yanlış bir tanımlama olduğuna dikkat çekerek kentsel dönüşümün binasal yenileme kalıbına sıkıştırıldığını sözlerine ekliyor.
Ankara bazlı kentsel dönüşümden vazgeçilmeli
Kentsel dönüşümün şu anda parsel bazlı ilerlediği bugünlerde, Nihat Şen dönüşümün ada ya da mahalle bazlı yapılması ve insan odaklı olması gerektiğini belirtiyor. “Altyapılar iyileştirilmeden o bölgede nüfus yüzde 40-50 oranında arttırılıyor. Bu da birtakım sıkıntıları meydana getiriyor” açıklamalarında bulunan Şen, “İstanbul’da 4 milyon yapı stoğu, Türkiye’de ise 20 milyon yapı stoğu bulunuyor ve bunun yüzde 50’si risk taşıyor. Yaklaşık 700 binanın hemen yıkılması şart. Yaklaşık, 6.5-7 şiddetinde bir deprem sonrası İstanbul’un durumunu düşünemiyorum. 1999’dan bugüne çeşitli güçlendirme çalışmaları yapıldı ancak bugün insanlarımızın yaşadığı yerlerin güvenli olduğunu savunamam. Kentsel dönüşüm yasasının kendi içerisinde çeliştiği yerlerin mevcut olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Devlet, kentsel dönüşüm çalışmalarına bugün olduğundan daha fazla eğilmesi gerekiyor. Ankara bazlı bir kentsel dönüşüm anlayışı ile bu işleri hızlandırmamız mümkün değil. Belirli kurumlara yetki verilerek, akredite kurumlar aracılığıyla bölgesel ve şehirsel olarak vatandaşa kentsel dönüşüm danışmanlığı verilmeli.” diyor.
Metrekare kaybı olmadan kentsel dönüşüm
Depremin hızlandırılması için devlete büyük görev düştüğünü belirten Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Nihat Şen, hızlandırma için teknik büroların ve ara istasyonların kurulması, teknik elemanların yetiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Vatandaşların binalarının depreme karşı hazır olmadığı için hemen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğüne ya da belediyelere başvuru yapabileceklerini söylüyor. Nihat Şen: “Binanızın durumuna göre devletin size sağladığı avantajlardan faydalanarak ilgili yönetmeliklere göre binanızı, dairenizi yeniletebilirsiniz. Örneğin; ‘Kendin Yık, Kendin Yap’ modeli ile vatandaşlarımız hiçbir müteahhit (kat karşılığı) firmaya gerek duymadan kendi binalarını devletin kendilerine sağladığı kentsel dönüşüm yasasından faydalanarak yenileme imkanına sahip olacaklardır” derken, “Kendin Yık, Kendin Yap” modeli için şu açıklamalarda bulunuyor: “Mutlaka bir binanın yenilenmesi için kat karşılığı olarak müteahhide verilmesi şart değildir. Devletin vatandaşa verdiği kentsel dönüşüm kredisinden faydalanarak riskli binaların m2’leri ufalmadan yaptırabilme imkanına sahiptirler. Devletin kredi faiz desteği verdiği 2 yıl ana para ödemesiz, 10 yıl ödemeli kredi kullanabilmektedir. Böylece vatandaşımız ‘Kendin Yık, Kendin Yap’ modeli ile daireleri ufalmadan binalarını yenileyebilirler.
haber merkezi
YORUMLAR