Mersin Cumhuriyet Hekimleri Birliği yapılacak olan Mersin Tabip Odası Seçim adaylığı için Dr. Ruhsar Uçar açıklama yaptı. 

 

Tabip Odasında gerçekleşen açıklamada Uçar, bugünkü Tabip odası zihniyetinin düşüncesinin ve tavrının hekimleri temsil etmediğinin altını çizdi.

Uçar, Türk Tabipleri Birliği’nin Emperyalizmin oyunları ve nihai hedefi konusunda kafa karışıklığına son vermek ve milli bir duruş sergilemek için geldiklerine dikkat çekti.

 

“TEHDİT EDEN KOŞULLARDA İYİ HEKİMLİK YAPMANIN MÜMKÜN OLMADIĞINI BİLİYORUZ”

 

Uçar, hekim mesleğinin gündem ve sorunlarından uzaklaşmış olduğunu birlik ve dayanışma kavramını meslektaşları dışında sınıf, örgüt veya etnik yapılarda arayan ve yaşayan; üstelik kendisini çağdaş, demokrat, iyi hekim diye niteleyenler ile bu ülkenin gerçek gündemini ve hekimlerin gerçek kaygılarını oluşturan sorunlara karşı bir birliktelik içinde mücadele etmek isteyenlerin yarışı olan bir seçimin arifesinde olduklarını kaydetti. Cumhuriyetin birliğini, ülkenin bağımsızlığını, sınırların güvenliğini, vatanın bütünlüğü durumunda ‘iyi hekimlik’ yapılabileceğine inandığını belirten Uçar: “Ülkemizin bütünlüğünü tehdit eden koşullarda iyi hekimlik yapmanın mümkün olmadığını biliyoruz. Ne yazık ki mevcut TTB yönetimi ülkemizin içinde bulunduğu durumu, Dünya ve Türkiye konjonktüründe iyi değerlendirememektedir, dar ideolojik anlayışla odamızı politize etmiştir.” şeklinde konuştu.

 

“TIBBİYENİN İŞGALE VE ZULME KARŞI DİRENİŞ GÜNÜDÜR”

 

Uçar: “Biz Cumhuriyet Hekimleri için 14 Mart sadece kurum bir kuruluş yıldönümü değil, Tıbbiyenin işgale ve zulme karşı direniş günüdür. 14 Mart 1919 İstanbul işgal altında iken Tıbbiyelilerin düşmana karşı direndiği kutlu günü, gurur günüdür. 14 Mart; Ülken, başkentin, tıbbiyen işgal edilmişken şanlı bayrağını göklere yükselttiğin gündür. Herkes susarken, haksızlıklara karşı tüm gücünle haykırdığın ve herkes derin uykulara dalmışken senin bir şehrin uyanışını başlattığın gündür.” şeklinde belirtti.

Uçar, 14 Mart’ın sadece 3. sınıf talebesi iken ülkesini, şehrini ve tıbbiyesini işgal eden İngilizlere karşı susmayan Tıbbiyeli Hikmet’in ve cesur tıbbiyelilerin, ikiden fazla öğrencinin bir arada yürümesi bile yasakken, Tıbbiyenin iki kulesi arasına şanlı Türk bayrağını tüm ihtişamı ile astıkları gün olduğunu kaydetti.

 

“TÜRK İSMİNİN HİÇBİR ŞART ALTINDA KALDIRILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ”

 

Geldikleri noktada ülke ve hekimlik yeniden bir darboğaza girdiğini dile getiren Uçar: “Milli bekamız için zorunlu olan Afrin harekâtı, meşru bir müdafaadır. Türk Tabipler Birliği’nin böylesi önemli bir süreçte Antiemperyalist bir tutum göstererek ve milli bir duruş sergileyerek Devletinin yanında olması gerekirken ‘Savaş bir Halk Sağlığı sorunudur’ diyerek açıklama yapmasını kafa karışıklığı olarak görmemizin dışında çok iyi niyetli de bulmuyoruz.” dedi. Uçar sözlerine devam ederek “Siyasi iktidar bu açıklamalarından sonra Türk Tabipleri Birliği’nin başındaki ‘’Türk’’ ismini kaldırmayı gündeme getirmiştir. Türk Tabipleri Birliği de bu durumdan rahatsız olmamış olacak ki kendilerinden hiçbir tepki gelmemiştir. Atatürk’ün Antiemperyalist hekimlerinden bugün emperyalist güçlerin ayrıştırma politikasının bilerek veya bilmeyerek aktörü gibi davranan, mikro milliyetçi tutum ve söylemlerde bulunan bir hekim örgütüne dönüşmüş olmasını kaygıyla izliyoruz. Bizler Türk Tabipleri Birliğin de yer alan Türk isminin hiçbir şart altında kaldırılmasını doğru bulmuyoruz. Meslek odamız Türk hekimlerine aittir ve şerefle Türk ismini taşımaya devam edeceğiz.” diye belirtti.

 

“PKK,YPG,PYD’ İN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK, ELLERİNİ GÜÇLENDİRMEK DEMEKTİR”

 

Açıklama konuşmasına devam eden Uçar: “ Biz isterdik ki en son TSK’nın Afrin operasyonu sırasında ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diye açıklama yapan TTB önce PYD ‘e seslenseydi ve Türkiye sınırına gerçekleştirilen 700’den fazla saldırı

sonucunda 24 sivil, masum vatandaşımızı kaybetmemize neden olan teröristlere durun deseydi. Türkiye’ye sürekli terörist ihraç eden, şehirlerimizde füze saldırıları ile yıkımlara neden olan PYD terör örgütüne evinde oturduğu yerde ya da camide ibadet sırasında ölen masum insanların hesabını sorsaydı. Hiçbir ülke sınırlarından içeri teröristler sokup askerine, polisine ve halkına saldırmasına izin vermez. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli birlik içinde gerçekleştirdiği meşru operasyonlarını saldırı olarak yorumlamak, Amerikan emperyalizminin bölgedeki nihai hedeflerinin oyuncağı olan terör örgütleri PKK,YPG,PYD’ in ekmeğine yağ sürmek, ellerini güçlendirmek demektir.” şeklinde konuştu.

 

“HEKİMİNİ KORUYAMAYAN BİR SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKMEYE MAHKUMDUR”

 

Türk Tabipleri Birliğinin Emperyalizmin oyunları ve nihai hedefi konusunda kafa karışıklığına son vermek ve Milli bir duruş sergilemek için geldiklerini belirten Uçar, TTB’nin odaklanması gereken çok önemli mesleki sorunlarının olduğunu ifade etti. Hekime ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet ve canımızı yakan ölüm ve intihar vakalarını daha çok gündeme getirmeli ve şiddet yasasının gecikmeden bir an önce meclisten geçmesi için baskı gücü olmalıyız. 2015’te 10’u hekim 180 sağlık çalışanı; 2016’da 11’i hekim, 56’ı hemşire, 62’i diğer personel 129 sağlık çalışanı, 2017’de 3’ü hekim, 53’ü hemşire, 66’ı diğer personelden 122 sağlık çalışanı intihar etti. Son 3 yılda 431 sağlık çalışanı intihar etti. ‘Hasta memnuniyeti istiyorsanız hekim memnuniyeti sağlayın’ diyoruz yetkililere. Son yıllarda hekimler hızlı bir şekilde yıpranıyor, tükeniyor. Hekimini koruyamayan bir sağlık sistemi çökmeye mahkumdur.” ifadelerini kullandı.

 

“TIP ADI ALTINDA GETİRİLMEK İSTENEN YENİ YASA SON DERECE RAHATSIZ ETMEKTEDİR”

 

Sağlık çalışanının taşeronlaştıran uygulamalar durdurulmalı yönünde konuşmasına devam eden Uçar: “Sağlık çalışanının mesleki, kişisel ve aile yaşamını olumsuz etkileyen, başta ve öncelikle mecburi hizmet ve geçici görevlendirmeler olmak üzere çalışma yaşamında olumsuzluklara neden

olan uygulamalar kaldırılmalı; nöbetli çalışan tüm sağlık personelinin nöbet ertesi izin hakkı istisnasız uygulanmalı, izin biriktirmeye veya durumu ücretle telafi etme yaklaşımlarına izin verilmeden bir düzenleme yapılmalıdır. 40 saatlik çalışma süresi, nöbetlerde dahil olmak üzere 56 saati geçmemelidir.

Çalışılan yerin, yoğun bakım, radyoloji, ameliyathane vb. özelliklerine göre çalışma saati sınırlaması, çalışan sağlığı ve uluslararası standartlar gözetilerek bir an önce yeniden düzenlenmelidir. Alternatif tıp adı altında getirilmek istenen yeni yasa ve uygulamalar biz hekimleri son derece rahatsız etmektedir. Tıp bir bilimdir. Bilimin alternatifi olmaz.” diye kaydetti.

 

“PARTİCİLİK TUZAKLARINA DÜŞMEYECEĞİZ”

 

Ülke meselelerine de duyarlı olacağını dile getiren Uçar, Cumhuriyetinin bağımsızlığını, milletinin birliğini, vatanın bütünlüğünü, demokrasinin geliştirilmesi, laik devlet yapının korunması, hukuk devleti ve adalet ilkelerinden sapılmaması, temel insan hak ve özgürlüklerinin yerleştirilmesi doğrultusunda mücadeleyi sürdüreceklerine dikkat çekerek particilik tuzaklara düşmeden yapacaklarını kaydetti. Uçar: “İnsanlarımızı ayrıştırmadan, kimseyi ötekileştirmeden, birbirimizi severek, sayarak yapacağız.” dedi

 

“BİR AN ÖNCE YAPILMASI GEREKEN ACİL TALEPLERİMİZ”

 

Uçar, öncelik olarak konu başlıkları şeklinde sorunları ve eğilecek konularını şöyle açıkladı: “Sağlıklı, verimli çalışma koşullarını yitirmiş olmamız, can güvenliğinden yoksun, aşırı yük altında, tükenmişlik sendromunu çok

yoğun yaşayan, performans kaygısı yüzünden özlük haklarımızdan yeterince yararlanamayan yanlış sağlık politikaları altında ezilen hekimlerin düşürüldükleri bu aciz etten bir an önce kurtulmasıdır. Fiili hizmet zammı, hekime ve sağlık çalışanına şiddet yasasının bir an önce yürürlüğe girmesi, ağır ve angarya çalışma koşullarının bir an önce düzeltilmesi, emekliliğe yansıyan maaş düzenlemelerinin bir an önce yapılması acil taleplerimizdir.”

 

Tüm bu sorunların çözümünde aktif rol oynamaya ve mücadele edeceklerini, her daim hekim arkadaşlarının yanında duruş sergilemeye söz veren Dr. Uçar: “Hangi düşünce, etnik kimlik, inanç yapısında olursa olsun hiç kimseyi ötekileştirmeden ve tekçi düşünce yapısına izin vermeden sadece hekim olma aidiyeti ve ülkemizin menfaatlerini savunma gayreti ile hep birlikte daha kapsayıcı bir meslek örgütüne tekrar kavuşma adına tüm hekimlerimizi Mersin Cumhuriyet Hekimleri Birliğini desteklemeye davet ediyoruz.” şeklinde konuşmasını tamamladı.