10 Şubat Dünya Bakliyat Günü düzenlenen bir etkinlikle kutlandı. Mersin Ticaret Borsası’nın 5’incisini düzenlediği etkinliğe Mersin Valisi Ali İhsan Su, Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulusal Baklagil Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal, Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Gülcan Kış milletvekilleri ve iş insanları katıldı.
Mersin’de bir otelde gerçekleştirilen etkinlikte bakliyat üzerine yapılan çalışmalar ve araştırmalara yönelik anlatılar gerçekleştirildi. Katılımcılara yapılan sunumlarda bakliyat ürünleri kullanılarak hazırlanan menülerde tanıtım yapıldı. Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulusal Baklagil Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir katılımcılara yaptığı konuşmada Toprak Mahsulleri Ofisi’nin son 2 yıldır bakliyatta önemli bir aktör olduğunu belirterek, “Türkiye’nin en büyük bin sanayi kuruluşu içerisinde yer alan 9 adet Mersinli firma var. Bunlardan 5 tanesi bakliyat sektöründe çalışıyor. İhracatta ise yine Türkiye’deki en büyük bin firma arasında Mersin’den 10 tane firma var. Bunun da 6 tanesi bakliyat sektöründen. Demek ki bakliyatın Mersin’deki rolü çok önemli.” diyerek rakamsal verilerle bakliyat sektörünün önemine dikkat çekti.
Özdemir: “Et ve baklagiller eşit proteine sahiptir”
Mersin Ticaret Borsası olarak Dünya Bakliyat Günü’nün 5’incisini kutlamaktan onur duyduklarını belirten Özdemir, “Bakliyat besin değeri olarak oldukça zengin bir yapıya sahip. Yüksek düzeyde protein içeriyor. Yüz gramlık bir bakliyat ürününde yer alan protein miktarı 19 ile 35 gram arasında değişmektedir. Bu miktar et ve et ürünlerinde olan protein miktarıyla eşit seviyelerdedir. Düşük fiyat ve kolesterole yol açmadığından ise oldukça avantajlıdır. Bir yönden de lif ve mineral açısından zengin bir üründür.” diyerek baklagillerin besin değerlendirmesine vurgu yaptı.
“Bakliyat zenginin de fakirin de dostudur”
Baklagillerin sağlık açısından önemli bir unsur olduğunun altını çizen Özdemir, “Bakliyat bereketlidir. Porsiyon başına maliyeti düşüktür. Bakliyat zenginin de fakirin de dostudur. Türkiye’nin 80’li yıllardaki 2 milyon tonluk bakliyat üretimi, bugün 1 milyon tona indiyse, burada bir üretim kaybı söz konusu. Bunu artırmamız lazım. Çok faydalı bir besin kaynağı olduğu için tüketimi de artırmamız lazım” diye konuştu.
“Bakliyat Tarım Bakanlığı tarafından desteklenerek özendirilecek”
Gelişmiş ülkelerde günlük tüketimin düştüğünü söyleyen Özdemir, “Gelişmiş ülkeler baklagilleri daha az tüketiyorlar. Mersin Ticaret Borsası olarak hem tüketim hem de üretim safhasında mücadele ediyoruz. Tarım Bakanlığı ile sorunlar üzerinde görüşmelere devam ediyoruz. Aksaklıklar üzerinde yapılan çalışmalar da yıllarca istediğimiz konu üzerinde ‘Bakliyatı özel bir ürün olarak tanımlayacaklar. Dönüşümlü ekim programları açısından bakliyat ekimi desteklenecek.” diyerek Bakanlığın koyduğu yol haritasını da dinleyicilere aktardı.
Sürdürülebilir gelecek için bitkisel protein’
Akdeniz Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Hüseyin Arslan ise 2016 yılını Dünya Bakliyat Yılı olarak ilan ettikleri ve bu etkinlikten yararlanılarak Dünya Bakliyat Federasyonu Başkanlığı döneminde bunun bir gün olarak taçlandırılması gerektiğine inandığını ve çalışmaları başlattıklarını söyledi.
Arslan, “Bu etkinliklerin altında ‘Sürdürülebilir tarım için’ bakliyat yapın diyerek yola çıktık fakat sloganda değişim oldu ve Birleşmiş Milletlerde ‘Sürdürülebilir gelecek için bitkisel protein’ halini aldı. İnsanın yaşaması için günde 80 gram protein yemesi gerekmekte. Bunun iki kaynağı var hayvansan ve bitkisel ürünler. Hayvansal kaynak tüketemeyenlerin proteini alabilecekleri tek kaynağın da bakliyat olduğuna işaret ederek, Ekosistem, çocuk beslenmesi, yaşlı beslenmesi, hasta beslenmesi gibi konular ve çevreci olması dolayısıyla bakliyatın önemi gittikçe artıyor. İnsanlığın geleceği bir ölçüde bakliyatla ilgili” dedi.
“Yeni üretici ülkeler şimdi yenilemiyor”
Kanada ve Avustralya ülkelerine yeni üretici olarak bakıldığını fakat artık bu ülkelerin sektörde söz sahibi olduklarını belirten Arslan, “Bu ülkeler artık yenilemiyor. Çünkü kendi içerisinde tüketim fazla olmamasına rağmen ihracatta söz sahibi konumdalar. Şimdi yeni ülkeler ise Rusya, Kazakistan Ukrayna ve Orta Asya ülkeleri oldu. Şu anda Rusya ve Ukrayna bezelye üretimi Kanada’yı geçmeye başladı.” diye konuştu. Bakliyatın Anadolu topraklarından dünya ya yayıldığını vurgulayan Arslan, “Mersin’de bakliyat ticaretinin önemli olmasının arka planında tarihsel bir oluşumun olduğunu düşünmeye başladım.” diye konuştu.
Güldal: “Bakliyat konusunda en verimli kent Mersin”
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ahmet Güldal 25 yıl aradan sonra TMO olarak bakliyat piyasa düzenlenmesi ile ilgili son iki yıldır bakliyatın üretiminden, ticaretine kadar her şeyiyle ilgilendiklerini belirterek, “Mersin bakliyat ticareti bakımından çok önemli bir kent. Paketleme, ihracat ve ticaret noktasında en verimli ilimiz.” diye belirtti.
“Bakliyatın gen merkezi Türkiye”
Bakliyatın ana vatanının Anadolu olduğunu söyleyen Güldal, “Gen merkezi Türkiye olan ürün çok değerli bir bitkisel ürün. Geçmişte bakliyat vardı günümüzde de var. Ecdadımız ve kültürümüze ait bir ürün ve gelecekte de olması gerekiyor.” dedi.
“Bakanlık radikal kararlar aldı”
Geçtiğimiz yıllarda özellikle 2017’ yılında kadar bakliyat sektöründe bir gerileme olduğuna dikkat çeken Güldal, “Tarım Bakanlığımız bakliyat ile ilgili gerilemeyi fark etmesi üzerine 2017 yılında radikal bir kararla 300 lira olan tarımsal desteği 500 liraya çıkarttı. Mazot, gübre ve diğer desteklerle beraber bakliyat üreten çiftçilerimizin dönüm başı aldıkları destek 800 – 850 liraya ulaştı. Bunun sonucunda ise 650 bin ton civarında nohut üretimi, 45 bin ton civarında yüzde 43 artan mercimek üretimi ve ciddi manada 1,5 milyon tona ulaşan toplam bakliyat üretimi gerçekleşmiş oldu.” diye konuştu
Türkiye olarak üretim yapabiliyoruz diyen Güldal, “Yapabiliriz, ancak üreticinin karşılığını alması lazım. Bu noktada TMO olarak bakliyatla ilgili özendirici, sürdürülebilir bir fiyat politikası belirledik, 2018 ve 2019’da ciddi miktarda bakliyatı üreticiden aldık. Stoklarımızda fazlasıyla bakliyat ürünü nohut ve mercimek var. “ diye söyledi.
“Kırmızı mercimek ve kuru fasulyeye pozitif ayrımcılık yapacağız”
Nohut ve mercimekte ekimlerin artması ve rekoltenin fazlalığına bağlı olarak güçlü bir stokları olduğunu kaydeden Güldal, “Kırmızı mercimekte ve kuru fasulyede bu ivmenin yeterli olmadığını fark ettik. Bundan sonra hem bakanlığımız hem de TMO olarak nohut ve yeşil mercimekten ziyade kırmızı mercimek ve kuru fasulyeye pozitif ayrımcılık yapacağız. Onların üretimini de artırmak için ağırlık vereceğiz” diye konuştu.
“Aslı astarı, gerçeklik payı olmayan haberler”
Bakliyat ürünlerinin fiyatlarının anormal şekilde yükseldiğine dair çıkan haberleri yalanlayan Güldal, “Kesinlikle aslı astarı, gerçeklik payı olmayan haberlerdir. Bakliyat, en ucuz protein kaynağı. Televizyonda nohudun 11-15-18 lira olduğu söylendi. Biz araştırdık, yok öyle bir şey. TMO olarak biz 3-4 liradan toptan satıyoruz. 4-6,5 lira arasında da kalitesine ve boyuna göre perakende satıyoruz. Ulusal zincir marketlere baktık, 6-7,5 lira arasında. Bu manipülasyon neden yapıldı, bunu anlamak mümkün değil. İnsanların kafasını karıştırmaya, tükettikleri gıda maddeleriyle ilgili spekülasyon yapmaya hiç kimsenin hakkının olmadığının, bakliyat özelinde de tüketilecek en değerli protein maddesinin Türkiye’de en uygun şartlarda satıldığını ve sofralara ulaştığının altını çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“22 bin ton TMO menşeli nohut ihraç ettik”
Nohut ithal edildiğine dair basında çıkan haberleri de değerlendiren Güldal, “Nohutta net ihracatçıyız. 2018 ve 2019 yıllarında net ihracatçı konuma gelmiş durumdayız. İnşallah kuru fasulyede ve kırmızı mercimekte de yeni yol haritalarıyla bu başarı yakalanacaktır. Elimizde güçlü bir miktarda stok var. Bunun hem iç piyasaya hem de yurt dışına ihracı konusunda önemli çalışmalarımız var. Kasım ayında 22 bin ton TMO menşeli nohut ihraç ettik. Yine 55-60 bin ton civarında mahsulümüzü iç piyasada değerlendirdik. Son olarak da şubat ayında 180 bin tonluk stokumuzu hem yurt içine hem yurt dışına satış yapacak olan firmalarımızın ticaretlerine açtık” dedi.
“Baklagillerden yüksek katma değer oluşturacak yeni ürünler yapmalıyız”
Mersin Valisi Ali İhsan Su ise konuşmasında dünya nüfusunun 2 milyardan fazlasının proteinini baklagillerden karşıladığına dikkat çekti. İnsan beslenmesinde proteinin yüzde 22’sinin de baklagillerden sağlandığına işaret eden Su, “Baklagiller, vazgeçilmez besin kaynaklarının başında geliyor. Dünyada yaklaşık 40 milyar dolarlık yemeklik baklagil üretimi gerçekleşiyor. Ülkemiz bu konuda şanslı. Bereketli Hilal bölgesinin içinde yer alıyoruz ve baklagil üretiminde önemli potansiyele sahibiz. Tahıllardan sonra ikinci sırada geliyor. İyiyiz ama daha çok üretim için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Baklagillerden yüksek katma değer oluşturacak yeni ürünler de yapmalıyız ve yapıyoruz. Bunları piyasaya sunma seviyesine gelmeliyiz” dedi.
Konuşmacıların yaptığı tanıtımın ardından konuklara bakliyat ürünlerinden oluşan serpme 9 adet meze tabağı ve 4 adet ise ana yemek ve tatlı tabağı ikramında bulunuldu.
SEYFETTİN AKARCA
YORUMLAR