Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin “Türkiye’nin Hedef Bölgelerinde Kadınlara Yönelik Şiddetin Azalması İçin Belirli Davranış Değişikliklerini Amaçlayan Bir Stratejik İletişim Programının Geliştirilmesi ve Uygulanması” projesi final toplantısına katılan Eğitim Sen Mersin Kadın Sekreteri Elif Yaşar ayrımcılık ve eğitimde eşitsizlik konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Projenin final toplantısı kapsamında yabancı uyruklu vatandaşlarla bir araya gelen ve sorun çözümlemesi için detaylar paylaşan Eğitim Sen Mersin Kadın Sekreteri Elif Yaşar, eşitlik ve ayrımcılık, eğitimdeki eksiklikler, engelli bireylerin yaşadığı zorluklar ve yabancı uyruklu vatandaşların karşılaştığı problemler olmak üzere bir çok konuda açıklamada bulundu.
“Anayasa’nın 10’uncu Maddesi Güvencedir”
Anayasa’nın 10’uncu maddesinde, eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı ile herkesin hak ve hürriyetlerden ayrım gözetmeksizin yararlanmasının güvence altına alındığının altını çizen Elif Yaşar, “Ayrımcılık yasağına karşı mücadele, gerek Türkiye’nin taraf olduğu temel insan hakları sözleşmelerinde gerekse Avrupa Birliği (AB) protokollerine uyum çerçevesinde ele alınmaktadır. Türkiye bu anlayışla 6701 sayılı kanunla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nu kurmuştur. Ayrımcılığın konusu “hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma” olarak belirlenirken, ayrımcılığın temelleri de “cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hal, sağlık durumu, engellilik, yaş” şeklinde düzenlenmekte, böylece hak ve hürriyetlerden yararlanmayı, sayılan temellere dayalı bir davranış ve uygulama ile hukuka aykırı şekilde engellemenin ayrımcılık oluşturacağı hükme bağlanmaktadır.” diye konuştu.
“Kamu Kurum ve Kuruluşları, Gerçek ve Tüzel Kişiler de Ayrımcılık Yapamaz”
Toplantı sırasında eğitim ve kamu kuruluşlarının yaşattığı zorluklara karşı yabancı uyruklu vatandaşlara açıklamalar yapan Eğitim Sen Mersin Kadın Sekreteri Elif Yaşar, “Ayrımcılık yasağının kapsamına eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri girmektedir. Bu hizmetleri sunanlar yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamazlar. Bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi de kapsamaktadır.” diyerek vatandaşlara hak ve özgürlüklerini hatırlattı.
“Yasalarımız Kapsayıcı Ancak Pratiklerimiz Ne Yazık Ki Sıkıntılı!”
Eğitim Sen olarak eğitim ve öğretimde eşitlik ve ayrımcılık konusunda herkese eşit ve parasız eğitim ilkesi ve kamusal eğitim anlayışını savunduklarını belirten Yaşar, “Herkese eşit ve parasız eğitim ilkesi ve kamusal eğitim anlayışı terk edilerek benimsenen piyasacı eğitim politikaları, eğitim hizmetinin bedelinin hizmetten yararlananlar tarafından ödenmesini, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedefleyerek toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da belirgin hale getirmiş, eğitimde eşitlik anlayışında derin uçurumlar oluşturmuştur. 4+4+4 eğitim sistemiyle bir devlet politikası olarak açık ilkokul, ortaöğretim uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Dünya genelinde istisnai bir durum olarak “engelli öğrenciler, örgün eğitime katılma imkânı olmayanlar için uygulanan açıktan eğitimin yaygınlaştırılması kız çocuklarının ve imkanı olmayan çocukların eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanmasının önüne geçmiştir.” diye konuştu.
“Engelli Vatandaşlar da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya”
Vatandaşların sosyal hayatta birçok ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığına değinen Yaşar, “Engelli bireyler iş bulabilmede, sağlık kurumlarında, ulaşımda vb. gündelik yaşamın diğer tüm alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da engelliliğe dayalı farklılıkları dolayısıyla ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Toplumun önemli bir bölümü eğitim sisteminden dışlanmakta, yalnızlaştırılmaktadır.” şeklinde konuştu.
“En Temel Sorunlar Çözülmeden Eğitimde Eşitlik ve Ayrımcılık Engellenemez”
Eğitim Sen Mersin Kadın Sekreteri Yaşar, “Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam ederken bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar çözülmeden eğitimde eşitlik ve ayrımcılık engellenemez.“ diye konuştu.
“Eşitsizlikler doğadan değil, toplumdan kaynaklıdır”
Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim geldiğini belirten Yaşar, “Cinsiyetçi ve cins ayrımcı uygulamalar okullarda etkili şekilde üretilmeye devam etmekte, geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara aktarılmaya çalışılmaktadır. Bu durum ülkemizde giderek artan kadına yönelik şiddetin en temel nedenlerinden birisidir. Cinsiyet eşitsizliğinin doğurduğu bu sorunlar Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimiyle önlenebilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ortaya çıkışı bakımından erkeklerle kadınların kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ölçüde yetkinleştirilmiş şekilde, eşit katılımları anlamına gelir. Eşitsizlikler doğadan değil, toplumdan kaynaklıdır.” diyerek sistem üzerinden eleştiride bulundu.
“Hukuksal Süreci Başlattık, Davanın Takipçisiyiz.”
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği ‘nin “Türkiye’nin Hedef Bölgelerinde Kadınlara Yönelik Şiddetin Azalması İçin Belirli Davranış Değişikliklerini Amaçlayan Bir Stratejik İletişim Programının Geliştirilmesi ve Uygulanması” projesi final toplantısında konuşmasını sürdüren Yaşar, “Türkiye, 1985 yılında “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi” (CEDAW) ve 2011 yılında da “İstanbul Sözleşmesi Kadına Karşı Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni” imzalamış ve MEB ve YÖK aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kimi adımlar atmış. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilen ‘Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’ (ETCEP), ‘Yeniden yazmaya var mısın?’ sloganıyla yola çıkılarak 2014 yılında başlatılmış, MEB tarafından 162 okulda eğitim emekçilerine verilen eğitim süreci tamamlanmıştır. Uygulama aşamasına geçilecek proje, Bakan Ziya Selçuk tarafından bir televizyon programında ‘Toplumsal cinsiyete duyarlı okul projesini hayata geçireceğiz.’ açıklamasından sadece iki gün sonra 10 Eylül 2019 ‘da vesayet mekanizmalarının devreye girmesiyle iptal edildi. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminden vazgeçildi. MEB’in yasağından hemen sonra, YÖK Başkanı toplumsal cinsiyet kavramının Türkiye’nin toplumsal değerleri ve kabulleriyle mütenasip olmadığını savundu. YÖK tüm üniversite rektörlerine gönderilen toplumsal cinsiyet eşitliği tutum belgesini web sayfasından kaldırdı. Toplumsal Cinsiyet eşitliği eğitiminin okullar aracılığıyla yaratacağı değişimin önemi ve gerekliliğiyle Eğitim sen olarak gerekli hukuksal süreci başlattık, davanın takipçisiyiz.” dedi.
“Eğitim Programları Gözden Geçirilmeli”
Türkiye’de eğitimde ayrımcılıkla mücadeleye çok önemli iki ana tema: “din ve eğitim” ile “eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği” altında bakmak sorunu görmek ve çözümler üretmek açısından yararlı olacağını belirten Eğitim Sen Mersin Kadın Sekreteri Elif Yaşar, “Eğitim programları gözden geçirilmeli. Mevcut öğretim programlarının çoğulcu, demokratik ve tüm kimliklere eşit yaklaşan bir içeriğe sahip olmalı, insan hakları eğitiminin anaokulundan itibaren verilmeli ve eğitim materyallerinde ırkçı içerik olmamalı ve içeriklerin toplumun çeşitliliğini ve çoğulculuğunu yansıtacak şekilde güncellenmeli. Müfredat Türkiye’de mevcut tüm farklı kimliklerin varlığı, tarihi ve kültürleri hakkında bilgi içerecek şekilde yeniden geliştirilmeli. Okullarda yalnızca bir din veya inanca ya da etnik kimliğe ilişkin kutlama ve anma gibi etkinliklerin düzenlenmemeli ve ders kitapları Türkiye’deki toplumsal çeşitliliği yansıtacak bir içeriğe sahip olmaları için gözden geçirilmeli, bazı gruplara karşı önyargı ve kalıp yargı oluşturan ve bazı grupları zararlı gösteren ifadeler çıkarılmalı. Türkiye halkları tarafından konuşulan bütün diller müfredata seçmeli ders olarak alınmalı. Politika belirleyici yetkililer ayrımcılığı ortadan kaldıracak politikalar yaratmalı, uygulamalı ve bu politikalara kaynak sağlamalı” diyerek eğitim programlarının değiştirilmesi gerektiğini savundu.
Program kapsamında katılımcılarla soru cevap şeklinde yürütülen toplantıda Eğitim Sen olarak vatandaşların her zaman yanında olduklarını belirten Elif Yaşar, yabancı uyruklu ve Türk vatandaşların her zaman yanında olduklarını, kız çocuklarının okuması için verdikleri mücadelenin devam edeceğini ve gerekli olan faaliyetlerde bulunacaklarını belirtti.
NURDANE KARAKUŞ
YORUMLAR