Kullanılan eşek ve atlar yaşlanıp da iş yapamaz hale gelince şayet öldürülmemişlerse sahipleri tarafından doğaya salınırlar. Doğada bir başına yaşamaya çalışan bu hayvanlara “Yılkı” adı verilir.
Bu atlar ve eşekler yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanmamışsa bir şekilde hayatta kalmayı öğrenir.
Bu hayvanların ilk zamanları tahmin dahi edemeyeceğiniz zorluklarla geçer.
Çünkü yaban hayatına alışık değillerdir…
Su bulmak için kilometrelerce yürümeleri veya kışın kuru ot bulmak için ayaklarıyla karları, don tutmuş buzları kazmaları gereklidir…
Bütün bunlara rağmen bu yılkı hayvanlar bir şekilde hayatta tutunurlar…
Hatta üreyerek yeni yavrular meydana getirirler…
Renkleri, renk cümbüşü gibidir. İrili ufaklı lider pozisyonundaki atlarla özgür bir şekilde dolaşıp, koştururlar…
Lakin her şeyi tahrip eden insanoğlunun da yeniden dikkatini çekmeyi başarırlar…
Sayılarının çokluğunu bahane eden insan ırkı doğaya zarar verdikleri gerekçesiyle, bu atları yakalayıp ehlileştirerek yeniden insan hizmetine sokmaya çalışırlar…
Bu ehlileştirme hiç de masum bir şekilde yapılmamaktadır…
Hayvanların su rezervlerini kurutarak, hayvanları susuz bırakarak kendi kafeslerine çekmeye çalışırlar…
Orada da sopalarla yönlendirmeye çalışırken direnen hayvanlarda ciddi yaralanmalar, sakatlanmalar ve hatta ölümler olmaktadır…
Düşünsenize size 25-30 sene hizmet etmiş hayvanınızı yaşlandı veya iş yapamıyor diye yabana atıyorsunuz. Sonra da yabani olan bu hayvanları tekrardan geçiminizi sağlamak için ehlileştirmeye çalışıyorsunuz..!
Soruyorum sizlere, doğaya çok daha zararlı olan varlık kim..?

