Her gün ama her gün kötü bir haberle güne başlamaktan usandım..!
Umutsuzluktan, gelecek ve hatta bugünün kaygısından..!
Bir taraftan hayvanlar itlaf edilirken şimdi sıra bitkilerde..!
İki bin yıllık zeytinliklerde..!
Herkesin de bildiği gibi zeytin kendine özgü iklim koşullarında yetişir. Yani kıyı kısımlarda.
Kısaca faydalarından bahsedelim. Kahvaltılarımızın baş tacıdır. Zeytin yağı hem sofralarımızın hem de temizlik ürünlerinin, kozmetiğin ham ürünüdür.
Gelin görün ki, diğer güzellikler gibi bu güzellikler yok ediliyor.
Şirketlere feda ediliyor.
Bunun için de bir gecede torba yasa meclisten geçiriliyor…
Milli çıkarlar şirketlerin çıkarlarına feda ediliyor…
Amaç kömür madeni çıkarmakmış..(!)
Temiz enerjiye yönelmemiz gerekirken taş kömürüne yönelmek de neyin nesi..(?)
Hatay ilinde de zeytinlikler söküldü ve oradaki amaç ise özel şirketlerin konut yapmasaydı.
Başka yer yokmuş gibi..!
İki ay önce Datça’da tarihi yerlerin kepçeyle yok edilmesi gibi..!
Kömür madeni sadece ülkemizin kıyı kesimlerin de mi rezerv halinde..(?)
İç kesimlerinde yok mu..(?)
Öyle olsa bile masaya yatırılması, halkına sorulması gereken bir konu değil mi?
Fayda zarar yönünden irdelenmesi…
Soframıza siyah zeytin yerine kömür mü koymalıyız..(?
Temiz içme suları yerine zifiri siyah petrol mü içmeliyiz..(?)
Bütün bunlar neden düşünülmüyor..(?)
Bir kaç firma ihya olacak diye bu kıyımlar neden yapılıyor..(?)
Köylünün elindeki sermayesi neden yağmalanıyor..(?)
Geçen bir haberde 8-9 köyün işlevsiz bırakıldığı haberini okudum.
Çok üzüldüm…
Kentlerden köylere göçüp üretimi artırmak en doğru yol iken, tam tersini bizlere yaptıran güç de neyin nesi..(?)
Kaldı ki bu aç gözlülük niye..(?)
Firmalara sesleniyorum;
ileride torunlarınıza bırakacağınız, kültürünüzden soyutlanamayacağı bir ülke kalacak mı?
Sözümü Kızılderili şefinin sözüyle noktalıyorum…
“Son ırmak kuruduğunda, son balık öldüğünde, son ağaç yok olduğunda beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
Geçmişler ola..!

