SOHBET KÖŞESİ: İLK UZAY ROKETİNİ, İLK UÇUŞ DENEMESİNİ TÜRKLERİN YAPTIĞI DOĞRU MUDUR?

Sayın İSMAİL YÜREKLİ soruyor:

SORU: İlk uzay roketini, ilk uçuş denemesini, ilk planör denemesini Türklerin yaptığı söyleniyor.

Bu doğru mudur?

Eğer bu doğruysa Amerika ve Rusya uzayı fethetme yarışına girmişken Türk milleti olarak bizim de bu yarışa girmemiz gerekmez mi?

Bunu şunun için soruyorum:

Tarihte Türkler’in İlk uçuş denemesini yaptığını, ilk roket denemesini yaptığını ve planöre benzer bir aletle uçtuklarını anlatan eserlere ve yazarlara şahit oluyoruz.

Gerçekten bu denemeler yapılmış mıdır?

CEVAP: Uzay yarışında milletimizin Amerika ve Rusya gibi ülkelerden geride kalması gerçekten üzücü ve düşündürücüdür.

Türk milleti olarak şu anda bulunmamız gereken yerden çok-çok gerilerdeyiz.

Temennimiz uzay yarışında olduğu gibi her türlü ekonomik ve kültürel gelişmelerde Yüce Türk milletinin tüm dünya ülkelerinin önünde olmasıdır.

Atalarımız bunu başarmışlardı.

Yeni Türkiye yüzyılına girerken yükselen Türkiye’de Savunma Sanayii alanında çok güzel gelişmeler olmaktadır.

Bir örnek vermek istiyorum:

Anamur Belediye Başkan yardımcımız araştırmacı-yazar sayın Mehmet Tuğrul; Yükselen Türkiye’de, Türkiye Yüzyılına damgasını vuracak Savunma Sanayiimizin ürettikleri ile ilgili bir araştırma-inceleme yapmış…

Araştırmasının başlığını da ‘’ BU GÜNE KADAR…’’ koymuş…

Araştırmalarını önemine binaen sizlerle paylaşmak istiyorum:

‘’…Hücum köprüsü-SAMUR, ATAK1-2, T 70 Genel maksat helikopteri, Gök bey, Hürkuş, Hürjet, Bayraktar TB2, TB3, Bayraktar-Kızılelma, Bayraktar Akıncı TİHA, Bayraktar DİHA. Bayraktar Kemankeş füze. Baykar Cezeri karadan havaya Hisar savunma sistemi, Uçaksavarlar, Altay Tankı, Turna Keklik- ANKA 1-2-3, Bayraktar İHA, Malazgirt VİTL İHA, Tayfun füzesi, TCG Anadolu uçak ve savaş gemisi, Tip 209 Denizaltı, MİLGEM harp gemisi, Mayın tespit gemisi, Yeni tip karakol ve sahil güvenlik botları, Tank çıkarma gemisi, Polis tekneleri, İnsansız Deniz aracı, Destek gemileri, Gemi yapan sistemler, Kirpi, Kobra,Akrep, Yavuz, Pars, Ejder, Yalçın zırhlıaraçlar, Kurtarma, gözetleme, tıbbi tahliye zurhlı, paletli araçlar4*4, 6*6 BMC Taktik araçları, Topçu Roketleri, Obüsler, hafif küçük silah, tabanca, hafif makinalı tüfek, saldırı tüfekleri, MG3 makinalı tüfek, keskin nişancı tüfeği, el bomba fırlatıcıları, Roketatar RPG, Elektronik harp kendini koruma sistemi, Elektronik zeka, istihbarat ürünleri, hava savunma radarları, mobil su altı gözetleme sistemi, termal kameralar, termal silah dürbünleri, Havadan termal görüntüleme ve hedefleme sistemleri, gece görüş gözlüğü, yüzlerce destekleyici ürün, Yazılımlar, sensörler, tamamen yerli hale geldi şimdilik /Mehmet TUĞRUL ‘’

Bu güzel araştırma nedeniyle kendisine teşekkür ediyoruz.

Türkiye yüzyılına damgasını vuracak olan Savunma sanayii üretimimizde daha neler var neler…

Gelelim sorunun cevabına:

Füzeciliğin atası Lagari Hasan Çelebi adında bir Müslüman Türk’tür.

Dünyada ilk defa uçan, Hezarfen Ahmet Çelebi adında bir Müslüman Türk bilginidir.

Uçma tasarısını ilk defa gerçekleştiren Ahmet Çelebi aynı zamanda dünya planörcülügünün de ilk öncüsüdür.

Füzeyle ilk uçan Türk lakabını alan Lagari Hasan Çelebi, 1633 yılında 50 okkalık barut macunu ile dolu yedi kollu bir fişeğe binerek ateşletmiş ve füzenin barutu bitince, füzeye yerleştirdiği kanatları açarak denize inmiştir.

Yine Hezarfen Ahmet Çelebi de 1636 yılında Galata Kulesi’ne çıkmış ve kendini rüzgâra bırakarak lodosun da yardımıyla İstanbul Boğazından geçmiş ve Üsküdar’daki Doğancılara inmiştir.

Vücuduna taktığı kanatlarla bu uçuşu başaran Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bu başarısı adının havacılık tarihine altın harflerle yazılmasını sağlamıştır.

Rüzgârın esme şeklini dikkate alması nedeniyle de onun yaptığı bu uçuş denemesinin aynı zamanda planörcülere de örnek olduğu söylenebilir.

Rusya ve Amerika’nın adı bile yokken, atalarımızın yaptığı bu denemeler devam etseydi, şu anda belki de uzayda Türk yapımı araçlar yarışacaktı.

Bir el, karanlık bir el üzerimizden atıldığı anda, belki de bu yarışta biz de var olacağız.

Önemli olan üzerimize kâbus gibi çöken bu karanlık eli teşhis etmek ve Türk – İslam sentezini hükümran kılmaktır.

Hoşça kalınız.