SOHBET KÖŞESİ: HER DEVRİN ADAMI OLMAK YERİNE MUHAFAZAKÂR VE MİLLİYETÇİ KİMLİĞİMLE YAPTIĞIM ÇALIŞMALAR

1980’li yıllada ülke genelinde meydana gelen ihtilaller, muhtıralar, darbeler, Kısa dönem hükümet değişikliklerine alışmıştık…
Artık bunlar da memleketimizin acı gerçekleriydi…
,Bu memleket gerçeklerine alışmıştım ama alışamadığım bir söz vardı… O da; “Her devrin adamı olmak…”sözüydü…
Ben Anamur lisesinde öğretmen olarak çalışırken yeni açılacak olan İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne müracaatım bile olmamıştı…
İmam Hatip Lisesi müdürü olarak çalışırken ek görev olarak verilen ve tam 5 yıl süren İlçe Eğitim müdürlüğüne müracaatım bile olmamıştı…
Yine hem okul müdürü hem ek görev olarak İlçe eğitim müdürlüğü yaparken 3’üncü ek görev olarak verilen Anamur Lisesi müdür vekilliğine müracaatım bile olmamıştı…
İlçe Milli Eğitim müdürlüğü görevi yaparken ek görev olarak verilen Anamur müftü vekilliği için müracaatım bile olmamıştı…
…Ve yine İlçe Milli Eğitim müdürlüğü yaparken ek görev olarak verilen Kaymakam vekilliği görevine müracaatım bile olmamıştı…
İlk göreve başladığım 1968’den görevden ayrıldığım 2000 yılına kadar 30’uncu Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile 57’inci Türkiye Cumhuriyet hükümeti arasında kalan 27 ayrı hükümet dönemlerinde Milliyetçi ve Muhafazakâr kimliğimden taviz vermemiştim…
Sivas’ta çalıştığım dönemlerde meydana gelen Vali değişikliklerini bir tarafa bırakırsak Anamur’da göreve başladığım 1971 yılından emekli olduğum 2000 yılına kadar tam 19 Vali ile çalışmıştım ama sayın Valilerim de biliyor ki yine Milliyetçi ve muhafazakar kimliğimden hiçbir taviz vermeden görev yapmıştım…
Yine 20’ye yakın Kaymakamla görev yapmıştım… Onların hiçbiri de kimliğimden taviz verdiğimi görmemişlerdi…
İşte “Her devrin adamı olmak…”sözü bunun için bana yabancıydı…
Şu anda İlçe konumunda olan Bozyazı da Anamur’a bağlı bir kasabaydı…
Tabir caizse ikinci ek görevimde 2 İlçenin işlerini de birlikte yürütüyordum.
Çalışma alanım çok genişti ve boş kaldığım anlarda Anamur ve Bozyazı’daki en uzak köylerde bulunan ilkokulları ziyaret ediyordum… Bazılarına yılda 2-3 defa gidiyordum…
Buralarda açılan halk eğitim kurslarının yıl sonu sergilerine de kaymakamlarımızla birlikte mutlaka katılıyorduk… Hem Anamur’da, hem Bozyazı’da…
İlçe Eğitim müdürü iken Anamur tarihinde ilk defa “İlçe eğitim müdürlüğü bülteni” adıyla aylık bir bülten çıkarmıştık…
Aylık bültenin yazı İşleri müdürlüğünü Çınar Arıkan isimli başarılı bir İlkokul müdürümüz üstlenmişti…
Sayın Çınar Arıkan benim Anamur Lisesinden de öğrencimdi… Çok deneyimli, bilgili bir öğretmenimizdi…
Yazı inceleme kurulunda Lise ve dengi okullarda çalışan Edebiyat öğretmenlerimiz vardı…
Bunlardan bir tanesi de daha sonraları üst üste 3 dönem Bozyazı Belediye başkanı olan Lise Edebiyat öğretmeni Sayın Mehmet Ballı idi…
Sayın Mehmet Ballı emekli olduktan sonra Milliyetçi Hareket Partisinden Bozyazı belediye başkanı olmuştu…
Bülten hem ilçeye yönelikti hem de ülke genelinde dağıtılıyordu…
Okullarımız yönetmelikleri, yönetmelik değişikliklerini, okullar arası kültürel ve sportif faaliyetleri, yarışmaları, yarışma sonuçlarını bu Bülten’den öğreniyordu…
Bültende röportajlar ve makaleler de yayınlanıyordu. Bülten Türkiye genelinde de büyük ilgi görmüştü.
İşte Anamur İmam-Hatip Lisesi müdürlüğü dönemimde verilen ek görevlerde yaptığım çalışmaların bazıları bunlardı…
l985 yılında İlçe Eğitim Müdürlükleri kaldırılmış yerine İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri kurulmuştu…
O dönemde Anamur’da Anamur Kaymakamı Sayın Yılmaz Yolcu idi…
Sayın Yılmaz Yolcu beni çok iyi tanıyordu. İlçe eğitim müdür vekilliğim döneminde 1984 yılında İlçe eğitim müdürlüğünde yaptığım başarılı çalışmalardan dolayı TAKDİRNAME bile vermişti.
Yine 1985 yılında gösterdiğim başarılı çalışmalar sebebiyle başka bir TAKDİRNAME vermişti.
…Ve yine 1985 Milletlerarası gençlik yılında ilçe bazında gerçekleştirdiğim sosyal ve kültürel faaliyetler ve aydın Din adamı yetiştirmemdeki gayretlerim sebebiyle TAKDİR ve TEŞEKKÜR vermişti…
İlçe Milli Eğitim Gençlik Ve Spor müdürlükleri kurulduğu zaman bu makama gelmek dilekçe ile müracaata tabi idi…
Sayın Yılmaz Yolcu beni Kaymakamlık makamına çağırtmıştı…
İçel Vali’miz 25.04.1984 tarihinde göreve gelen ve 13.01 1988 tarihinde ayrılan Sayın Sabahattin Çakmakoğlu idi.
Sayın Valimizle pek çok görüşmelerimiz olmuştu ve beni çok seviyordu…
Sayın Kaymakamım Yılmaz Yolcu’yu telefonla aramışlar ve benim İlçe Milli Eğitim Gençlik ve Spor müdürlüğüne müracaatımı sağlamasını istemişler…
Kaymakamımız Sayın Yılmaz Yolcu İlçe Milli Eğitim Gençlik Ve Spor Müdürlüğüne müracaatımı istemişti.
Bense İmam-Hatip Lisesi Müdürlüğünden ayrılmak istemiyordum. İmam-Hatip Lisesinde daha yapacaklarım vardı…
Vekâleten yürüttüğüm İlçe Eğitim müdürlüğünde de 5 yıl müddetle gereken çalışmaları yapmıştım…
Sayın Kaymakamımız telefonla sayın Valimizi aramışlar ve benim okul müdürlüğünden ayrılmak istemediğimi anlatmışlar…
Sayın Valimizi ikna etmiş ve İlçe Milli Eğitim Gençlik Ve Spor Müdürlüğüne müdürlüğüne müracaatta bulunmamıştım…
İmam-Hatip Lisesi müdürü olarak yapacak hizmetlerim vardı. Ülke genelinde bir 12 Eylül dönemi, 1980 ihtilali yaşanmıştı… Okulda o dönemin yaralarını tedavi etmemiz gerekiyordu.
45’inci Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olan 1’inci Turgut Özal hükümeti 13.12.1983 yılında göreve gelmişti ve ülkede yepyeni bir çalışma ortamı doğmuştu…
İçel Valisi Sayın Sabahattin Çakmakoğlu 25.04.1984 yılında göreve gelmişti ve hükümetle çok uyumlu bir çalışma içine girmişti…
İşte bu ortamda okul ile ilgili çalışmalar yapmam gerekiyordu.
Bunun için vekâleten ek görev olarak 5 yıl yürüttüğüm İlçe Eğitim Müdürlüğü yerine yeni kurulan İlçe Milli Eğitim Gençlik Ve Spor müdürlüğüne asaleten tayin olup İmam-Hatip Lisesi müdürlüğünü bırakmak istemiyordum…
Bu sebeple asaleten İlçe Milli Eğitim Gençlik Ve Spor müdürlüğüne müracaat konusunda pek istekli olamamıştım…
İktidarda 45’inci Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak Anavatan Partisi vardı ve 1’inci Sayın Turgut Özal hükümetinin başbakanı sayın Turgut Özal’dı…
Sayın Kaymakamım Yılmaz Yolcu ve Sayın Vali’m Sabahattin Çakmakoğlu müracaat etmemi tekrar-tekrar istemişlerdi.
Onların isteklerini geri çevirme şansım da yoktu… Devlet memurluğu terbiyesi de bunu gerektiriyordu…
O kritik kararı verme durumumda İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü son sınıfta okurken İslam Hukuku öğretim üyemizin yazdırdığı bir söz aklıma gelmişti.
Söz aynen şöyleydi:
“Bu iş onundur ki; O benimdir diyenin değil, bu senindir denilenindir…”
O zaman pek anlayamadığım o sözün anlamını Sayın Valimin ve Sayın Kaymakamımın ısrarıyla en güzel şekilde anlamıştım…
Hoşça kalınız.