19 Nisan 2024

PENCEREMDEN: FARKINDAMIYIZ, MUSTAFA KEMAL PAŞANIN (KURTULUŞTAN SONRA) MERSİNE GELİŞİNİN 100. YILINI KUTLUYORUZ…

0

2023’ün 100. yıllar serisinin ilki İzmir’de yapılan Türkiye İktisat Kongresi’nin (17 şubat-4 Mart 1923) 100 yılı idi.

İkincisi, Mersin için Mustafa Kemal’in (Kurtuluştan sonra) Mersin’e gelişinin 100. yılıdır. (İlki Mondros Ateşkes Anlaşması Sonrası  5 Kasım 1918’de gizlice gelişidir) Üçüncüsü, Lozan Barış Anlaşmasının 24 Temmuz 2023’ de İsmet İnönü başkanlığında Lozan’da imzalanmasıdır.

Sonuncusu da 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyetin ilanının 100. yılıdır.

PAŞA LOZAN GÖRÜŞMELERİNİN KESİLDİĞİ ARADA NEDEN MERSİN’E GELİYOR?

Mustafa Kemal Paşa, 4 şubat 1923’de kesilen Lozan Görüşmelerinin ertesinde, 17 Şubat -4 Mart 1923 de gerçekleştirilen Cumhuriyetin son ve büyük kurucu kongresi olan Türkiye İktisat Kongresi’nin ertesinde Tarsus ve Mersin’e gelmesi tesadüf değildir.

Çünkü Mersin o yıllarda da Doğu Akdeniz’de önemli bir limana sahip, bereketli Çukurova’nın havzasının çıkış noktası ticaret ve ekonomi merkezidir.

Bu nedenle Duyunu Umumiye’nin yönetiminde bir şubesi vardı.

Mustafa Kemal Lozan’da batılılı devletlerin devamı için en çok baskı yaptıkları adli ve ticari kapitülasyonlar için, kesinlikle kabul etmeyeceklerini göstermek ve halkı bu direnişe katmak için, eşi Latife hanımla çıktığı yurt gezisinde Mersin’e gelerek, bugünkü Cumhuriyet alanında olan Millet bahçesinde Mersinlilerle buluşur.

Burada o dönem burada görev yapan, “andımızın yazarı Reşit Galip çok güzel bir hoş geldin konuşması yapar, daha sonra biraz yüksekçe hazırlanmış ve çiçeklerle donatılmış yere çıkarak ünlü söylevini yaparak,

“…Mersinliler, memleketiniz, beldeniz Türkiye’nin çok mühim noktasında bulunuyor ve çok mühim bir ticaret noktasıdır. Bunu sizler benden iyi biliyorsunuz. Fakat bilmelisiniz ki,-açık söyleyeyim- memleketinize hakim bulunmuyorsunuz. Memleketinize sahip olabilmek için yeni çok mühim çalışma devresine giriyorsunuz. Geçmişte maruz kaldığınız mahrumiyetlerden çektiğiniz elemler, azaplar çok büyük olmuştur. Bunu sizler iyi takdir etmişsinizdir. Tekerrür etmesin. Buna hakikaten layık olmak lazımdır. Muharebe meydanlarında kıymetli evlatlarınızın süngü ve silahla muzafferiyeti yeterli değildir. Bu muzafferiyet ve muvaffakiyet çok büyüktür. Ancak hakiki refah ve saadete malik olabilmek için asıl bundan sonra çalışmak lazımdır. Sizin için zafer ve terrakki(ilerleme) sahası iktisadiyatta ve ticarettedir. Bunu takdir ediyorsanız çok çalışmaya mecbursunuz. Aksi taktirde memleketin hakiki sahibi olduğunuzu söyleseniz bile kimseyi inandıramazsınız. Bu hakikatle dolu sözlerim acıdır. Fakat hakikati ifade ediyorum. Gönül arzu ederdi ki, burada bir saat, bir gün değil, daha fazla kalayım. Fakat şimdilik buna imkan yoktur. Sözümü kesmek mecburiyetindeyim. Son sözüm olmak üzere, BU MEMLEKETİN HAKİKİ SAHİBİ OLUNUZ…” diyerek  istasyondan trenle ayrılır. Paşa bu söyleviyle sadece Mersinlilere değil, Lozan’da Ticari kapütülasyonlar için bastıran muhatap devletlere de önemli bir mesaj vermiş olmaktadır.

100. YILINDA MERSİN’İN ÖNEMİ VE UTANÇ VERİCİ DURUMU!

Bugün Mersin’deki bu ünlü söylevinin 100.yılında, Paşa’nın bu söylediklerini dikkate alacak olursak, Mersin’in gerçek sahibi kimdir?

Doğu Akdeniz’de 21. Yüzyılın stratejik limanında, Uluslararası şirketin kontrolünde ve Mersin’in doğu tarafında tekel durumunda, istediği dolar bazlı rüsum ve harçları uygulayarak ihracatçımızın rekabet gücünü kontrol eden ve tekel konumundaki bir çokuluslu bir şirketin faaliyet alanı ve yerel yetkililerimizi ve yöneticilerimizin taleplerini  dikkate almayan bir yapı.

Batı tarafında ise yakın zamanda yaşadığımız gelişmelerle , Rusya’nın tek söz sahibi olduğu ortaya çıkan aynı şekilde hiçbir yerel yöneticinin ve yetkilinin Şirketten izin alamadan  Ankara’dan izin alamadan giremediği, Mersinlilerin yüzde 85 den fazlasının karşı çıktığı atom santralinin bulunduğu Akkuyu’da Rusya’nın Nükleer Vilayeti denilebilecek bir diğer bir yapılanma.

Öte yandan , Doğu Akdeniz’deki Mersin Stratejik Limanı ile tüm Dünya’da uyuşturucu trafiğinde sanki önemli bir rolü bir çok  olayla, ortaya çıkan NARKO KENT görünümündedir.

Bu durum  Mersinliler için utanç verici bir durumdur. Bu utancı kaldırmanın sorumluluğuna sahip tüm karar vericiler ve yöneticiler bunu dikkate almalıdırlar.

Bu koşullarda, Mustafa Kemal Paşa’nın millet bahçesindeki konuşmasından   100 yıl sonra, gönül rahatlığı ile Mersinliler olarak bugün bu memleketin hakiki sahibiyiz diyebiliyor muyuz?

Bu sorunun her Mersinliyim diyenin, tüm kent yöneticilerinin , seçilmiş ve atanmışların  vicdanında sorarak yanıtlaması gerekmektedir..!

Mustafa Kemal Paşa’nın Mersin’e gelişinin 100. yılında tarihe  not düşmek üzere, Gazi Mustafa Kemal’in Mersin’ne gelişini ayrıntılı bir şekilde anlatan rahmetli Mersin araştırmacısı Gündüz Artan’ı saygıyla anarak onun (www.yumuktepe.com internet sitesinden) alıntıladığım çalışmasını burada olduğu gibi (gazetemizin  editörü ve sayfa planlayıcısı sevgili Bilal Bakırdöven’in hoşgörüsüne sığınarak) yazıyorum.

 

MUSTAFA KEMAL’İN ADANA GEZİSİ VE MERSİN’E DAVET

Gazi Mustafa Kemal Paşa, 13 Mart 1923 günü Ankara’dan, özel bir trenle Adana gezisine çıkmıştır.

Heyette eşi Latife Hanım, Adana mebusu Zamir (Damar Arıkoğlu), Konya mebusu Refik (Koraltan), Siirt mebusu Mahmud, Antep mebusu Kılıç Ali, Şebinkarahisar mebusu şair Mehmet Emin (Yurdakul), Başyaver Salih (Bozok) ve öteki yaverler, Muhafız Birliği Kumandanı İsmail Hakkı (Tekçe), Dr. Yüzbaşı Asım, gazeteci İsmail Habib (Sevûk) Beyler ve birkaç kişi vardı.

15 Mart günü, tak’larla süslenmiş Yenice İstasyonunda coşkun gösterilerle karşılandılar. Mersin ve Tarsus’tan Gazi’yi davet için heyetler gelmişti. Gazi, Mersinlilerin tazimlerini sunan ve Mersin’i şereflendirmesini rica eden heyete olumlu cevap verdi. Yarım saatlik duraklamadan sonra Adana’ya hareket edildi.

 

MERSİN’E GELİŞİ
Mersin ve Tarsus’u ziyaret etmek üzere Gazi ve yanındakiler, 17 Mart 1923 Cumartesi sabahı 9.45’te Adana’dan trenle hareket etmişlerdir. Yenice İstasyonunda Mersin ve Tarsus’tan gelen heyetlerin karşıladığı tren, (dönüşte kalınacağı için) Tarsus’tan halkın coşkun sevgi gösterileri ve alkışları arasında yavaşça geçerken Gazi pencereden Tarsusluları selamlıyordu.

 

İSTASYONDA KARŞILAMA
Büyük Kurtarıcının Mersin’e gelecekleri iki gün önceden duyulduğu için şehir, köylerden gelenlerle hıncahınç dolmuştu. Caddelerde, resmi kurumların önlerinde kurulan tak’lar ve evler, okullar, ticarethaneler murt dalları ve Türk bayraklarıyla süslenmişti. İstasyon ve çevresi sabahın erken saatlerinde dolmuş, askeri birlik ve öğrenciler güçlükle yerleştirilmişti.

Saat 11.30’da murt dallarıyla süslenmiş tren, istasyona girerken heyecan artmıştı. Gazi, Müşir (Mareşal) üniformalıydı. Eşi Latife Hanımla ve güleç bir yüzle trenden inerlerken alkışlar ve “yaşa, varol” sesleriyle karşılandılar. Mutasarrıf Vekili Hasan Bey, ön saftakileri takdim etti. Bu arada kurban kesiliyordu. Sait (Merzeci) ve Nezihe (Siren) adında iki öğrenci Gazi’ye ve eşine birer buket çiçek verdiler. Buketlere iliştirilen yaldızlı bir kartta;

“Gazi Babamız Mustafa Kemal Paşa!

Mümkün müdür düşman çıksın seninle başa?

Aziz milletinle kahraman ordunla binler yaşa”

Yazılıydı.

Bu sırada musiki öğretmeni Fehmi (Özgüner) Bey, sözlerini yazıp bestelediği marşı öğrencilere söyletmiştir.

“Hoşgeldin ey halaskâr kumandan
Hoşgeldin ey münci-i âlişan
Sayende güldü bu nasiyeler
Yaşa Kemal Paşa sen bin yaşa.

Güzel Mersin baştan başa
Kutluyor sizi Gazi Paşa
Aziz vatan ilham ile
Yaşa paşam binler yaşa.”

ŞEHRE DOĞRU
Kalabalık arasından güçlükle geçen Gazi ve eşi, istasyon binası önündeki merasim kıtasını teftiş ettiler. İstasyon Caddesinde, elinde bastonu ve yanında eşiyle yaya olarak yürüyorlardı. Hava açık ve güneşliydi. Evlerin pencere ve balkonlarından kolonya serpiliyor; çiçekler ve konfeti atılıyordu. Gazi, yanındakilere cadde üzerinde binaların kimlere ait olduğunu soruyor, cevaplardan üzüntü duyduğu bakışlarından belli oluyordu.

HÜKÜMET KONAĞINDA
Hükümet Konağında karşılanın Gazi ve yanındaki heyet, üst kattaki Mutasarrıflık makam odasında Mutasarrıf Vekili Hasan Bey’den ve kendilerine takdim edilen resmi görevlilerden bilgi aldılar.

BELEDİYEDE
Belediye Binası Gümrük Meydanındaydı. (Sonra Elektrik idaresi binası, Saray Palas Oteli olmuş ve yıkılmıştır. Belediye Başkanı Erkiletli Hocazade Ahmet Efendi (Ergelen), Gaziyi, eşini ve heyeti kapıda karşıladı. Üst kattaki Başkanlık odasında Belediye Başkanından halkın yaşayışı ve belediye hizmetleriyle, Ticaret Odası başkanından ticaret durumu hakkında bilgi aldılar. Burada gazetecileri kabul eden Gazi, AA muhabirinin [(AA Mersin muhabiri Aşki Naili (Erden)] sunduğu bilgileri dinlediler.

BELEDİYENİN ZİYAFETİNDE
Belediyenin şereflerine verdiği ziyafete katılmak üzere hep birlikte Mersin Palas Oteline (Ziya Paşa Kahvesinin yanında, şimdi Mersin Oteli’nin yerinde) gidildi.
Salonda daha önce gelmiş davetliler bekliyorlardı. Belediye Başkanı yabancı konsolosları da çağırmıştı. Gazi “Belediye azasından ve halktan kimseler yok mu?” sorusuna “Hepsi var ama yandaki odada bekliyorlar. Paşa ile nasıl bir sofrada oturabilirler.” yanıtına çok üzülmüş. ‘Yazık, ben kendimi bir aile sofrasında bulacağımı sanmıştım” sözleriyle hoşnutsuzluğunu belirtmiştir. Misafirlerini ağırlamak endişesiyle dolaşan sarıklı Belediye Başkanını eteğinden çekerek “Reis Bey, lütfen yerinize buyurun, hizmet edenler bulunur.” demiştir. Yemek faslı kısa ve neşesiz geçti.

MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ VE GENÇLER YURDU’NDA
Gazi ve yanındakiler Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni ziyaret etmek üzere Yoğurt Pazarından geçerek Pazarlar Caddesinde (şimdi Mücahitler Caddesi) doğru yürüdüler.
Köşedeki iki katlı binanın (sonra Vali Konağı oldu) kapısında Cemiyet Başkanı Hacı Bey (Ömer Lütfü – Eraydın) tarafından karşılanan Gazi ve yanındakiler üst katta bulunan Başkanlık odasına çıktılar. Cemiyet ileri gelenleriyle hasbihal eden Gazi bir ara Hacı Bey’e “Bu bina kime aittir?” diye sordular. Hacı Bey bir Ermeniye ait olduğunu söyleyince Paşa, sinirlice
— Arkadaşlar, İstasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki binaların kimlere ait olduğunu sordum Ermeni ve Rumlara ait olduğunu söylediniz. Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz?
Odadakiler suskun önlerine bakarken karşılarında ayakta duran Mezitlili Hafız Emin Hoca yüksek sesle “Paşam bizler Yemende. Balkanlarda askerlik yapıyor ve nöbet bekliyorduk.” dedi. Gazinin yüz hatları değişti ve konuyu değiştirdiler. (Atatürk, tüm Anadolu insanının ortak kaderini dile getiren bu beklenmedik cevabı, yakın arkadaşlarını aktarırken “hayatta karşılığını bulamadığım sözlerden biri de bu olmuştu” demiştir.)
Merkez binasının alt katındaki Gençler Yurdu’nda gençler sabırsızlık ve heyecanla Gaziyi bekliyorlardı. Eşi ve yanındakilerle merdivenlerden inen Gazi alkış ve coşkun tezahüratla karşılayan gençlerin yanına geçti. Geçen yıl mektupla müracaatları üzerinde Gençler Yurdu Başkanlığını kabul ettiğini hatırlatan Gazi çok çalışmalarını tavsiye ederek Türk Ocağı’na katılmalarını önerdi. Gençler “derhal” cevabını verdiler. Odadaki eşyanın şurdan burdan getirildiğini farkedenGazi, yaverine “söyleyin, benim hesabımdan buraya bin lira versinler” dedi. (Gençler bu para ile kütüphane kurmuşlardır.)

ASKERİ MINTIKA KUMANDANLIĞI VE TİCARET İDADİSİ’NDE
Yine yaya olarak Askeri Mıntıka Kumandanlığına gidildi. (Sonra okul olarak kullanıldı, yandığı için yeri Yanık Mektep olarak anılır. Şimdi Özgür Çocuk Parkı) Askeri törenle karşılanan Gazi ve yanındakiler bir süre dinlendiler. Binanın bir bölümünde öğretim yapan Mersin Ticaret İdadisi’ne geçildi. Girdikleri sınıfta bir süre dersi dinleyen ve öğrencilere sorular yönelten Gazi, alkışlar arasında okuldan ayrıldı. [“Mersin 17 (AA) Gazi Paşa Hazretleri Mersin Otelinde şereflerine verilen bir ziyafette bulunmuşlar; maiyetleriyle, halkın medid (çok uzun süren) ve mütevali (sürekli) alkışları arasında, inşa olunan taklardan geçerek Gençler Yurdu’nu ve Müdafaa-i Hukuk’u ziyaret etmişlerdir. Müteakiben mektepleri geçerek halk ile temas etmek üzere Millet Bahçesini teşrif buyurdular.”)

MİLLET BAHÇESİ’NDE
Program gereğince Millet Bahçesi’nde çay içilecek, şehir adına Hükümet Tabibi ve Türkocağı Başkanı Dr. Reşit Galip Bey konuşacaktı. Bahçede murt dalları, çiçeklerle süslenmiş ve bayraklar asılmış yüksekçe bir yer hazırlanmış; yaldızlı, büyük iki koltuk konulmuştu. Gazi bahçeye girip manzarayı görünce “bu ne rezalet!” dedi; iki tahta sandalye çekti, eşiyle oturdular. Sinirlendiği belli oluyordu. Çaylar içildi. Reşit Galip Bey’in heyecanlı bir ses tonuyla söylediği, anlamlı ve samimi hitabını dinlerken ve özellikle “Senin büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmendir.” sözlerinden çok duygulandı. Sonra kürsü olarak hazırlanan masanın üzerine çıkarak “Aziz Arkadaşlar” diye başladığı ve “Bu memleketin hakiki sahibi olunuz” sözleriyle bitirdiği tarihini hitabesini söyledi.

DÖNÜŞ VE UĞURLAMA
Sürekli alkışlar ve övgü sözleri arasında kürsüden indiler. Hava açık fakat serinceydi. Hükümet, Belediye, Dernek yetkilileri ve kalabalık halk kitlesi arasında yine yaya olarak istasyona yürüyerek gittiler. Sokaklarda sürekli alkışlar “yine bekleriz Paşam” tezahüratından duygulandığı belli oluyordu.

İstasyonda bekleyen trenle saat 16.30’da Tarsus’a hareket ederlerken pencereden uğurlayanları selamlıyorlardı. Sabahleyin Yenice’de karşılayan heyet, Tarsus’a kadar refakat etmişlerdir.

KAYNAKLAR:
Kitap:
1. Arıkoğlu, Damar: Milli Mücadele Hatıralarım. İstanbul 1961 [Mersin ziyareti anıları]
2. Artan, Gündüz: 75. Yıldönümünde Atatürk’ün Mersin Ziyareti. (Broşür) Mersin. 1998
3. Develi, Şinasi: Dünden Bugüne Mersin. Mersin 1991. 246 sf. [Atatürk ve Mersin. sf 42 – 47]
4. Erdil, Rauf: Atatürk’ün Mersin Gezileri. Mersin 1988. 32 s
5. İçel 75. (İçel Valiliği Yayını) 1998 [Atatürk’ün Mersin Ziyaretleri.        sf 76 – 80]
6. Mutlu, M. Avni: Atatürk Mersinli1ere Diyor ki. (Broşür) [Yayın bilgisi yok]
7. Önder, Mehmet: Atatürk’ün Yurt Gezileri. Ankara 1975 [Mersin Gezileri] ,
8. Sevük, İsmail Habib: Atatürk İçin. Ankara 1981. 150 sf. [Öfkesi ve Rikkati. sf 27-31]
9. Toros, Taha: Atatürk’ün Adana Seyahatleri. Adana 1981, 80 sf. [Atatürk Mersin’de. sf 35 – 45]
10. Yaycıoğlu, Necati: Atatürk ve Çukurova: Adana 1996. 131 sf. [17 Mart 1923 Gezisi. sf 65-66]
Makale:
1. Artan, Gündüz: 75. Yıldönümünde Atatürk’ün Mersinlilere ilk hitabı İçel Sanat Kulübü Bülteni. (68). Mart 1998. sf. 22
2. Artan, Gündüz: Atatürk’ün Mersin Ziyareti Mersin Deniz Ticareti. (70). Mart 1998. sf. 1O
3. Develi, Sinasi: Atatürk’ün Mersin’i İlk Ziyaretinde Üzücü Olaylar Mozaik. (23), Şubat 1994, sf. 29
4. Genç, Şeref: İki Karşılaşma – Bir Gerçek Kuvayi Milliye. (54)
Şubat 1965
5. Mutlu, Fikri: Atatürk Mersin’de Kuvayi Milliye. (36).
Mart 1961. sf. 4
6. Mutlu, Fikri: Atatürk Mersin’de Kuvayi Milliye. (127 – 135)
Mart – Kasım 1971.(9 yazı)
7. Mutlu, Fikri: Atatürk’ün Mersinlilere İki Uyarması.KuvayiMilliye. (112). Aralık 1969. sf. 7
8. Oğuzcan, Lütfi: Atatürk’ün Mersin’e İlk Gelişi.KuvayiMilliye. (1). Nisan 1958. sf. 10
9. Oğuzcan, Lütfi Mersin’de Atatürk Bayramı Törenle Kutlandı. Kuvayi Milliye. (3103), Mart 1969. sf. 4
10. Oğuzcan, Lütfi: Atatürk Mersin’de. Kuvayi Milliye, (140). Mart 1972
Gazete:
1. Doğru Öz. 1922 – 1925) (77) 27 Mart 1339 / 1923
2. Mersin. (1922 – 1928)
3. Yeni Mersin. (128 – 1980) [Çeşitli nüshalar]
(Tanık kişiler ve aileleri ile yapılan söyleşiler…)

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir