18 Nisan 2024
*Depremden etkilenen 10 ilimizde çalışmalar sürdürülüyor.
*Göçük altında kalanlar her gün biraz daha artıyor.
*Bu yazıyı yazdığım anda vefat etmiş olanların sayısı;
35 bin 418…
*105 bin 505 kişi yaralı ve tedavi için uygun hastanelere sevk edildi.
*Yıkıntılar kaldırıldıkça bu sayıların artacağı kesin. Özellikle de vefat sayısı.
82 ülkeden 9 bin 46 kişi arama ve kurtarma ekibinde çalışmak üzere afet bölgelerine dağılmış.
*41 bin 791 bina yıkılmış ya da yıkılması gerekiyormuş.
*Hangi televizyon kanalını açarsanız açın inşaat uzmanlarımız mutlaka tartışıyorlar. Hepsi başka başka görüşteler.
*Siz hiç kontrol sorumlusu ya da şefi her neyse, bir inşaat mühendisinin inşaatı kontrol için inşaata çıktığını gördünüz mü?
*Birkaç istisnası olabilir ama ben görmedim!
*Sadece inşaatın önündeki tabelada isimleri yazılıdır.
*Şu anda da herkes bir ve birkaç suçlu arıyor.
*Gölcük depreminde bir sorumlu bulunmuştu, Veli Göçer.
*1999 yılında ülkemizde yaşanan Gölcük depremi faciasında ismi geçenlerden biri olan Veli Göçer;
Yalova’nın Çınarcık İlçesi’ndeki Çamlık Sitesi’nde 7, Kocadere Beldesi’nde ise yaptığı 4 bloğun 17 Ağustos 1999 depreminde yıkılması sonrası 198 kişinin ölümünden sorumlu tutulmuştu.
*Veli Göçer, “taksir nedeniyle 198 kişinin ölümüne sebep olmaktan” 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 21 Ekim 2004 tarihinde cezaevine giren Veli Göçer: Bursa, Konya, Elbistan ve Silivri Açık Cezaevi’nde yatmıştı. Aftan ve zaman aşımından yararlanarak 7.5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olmuştu.
*Veli Göçer’in oğlu Can Göçer ve ortağı Zafer Coşkun 7.5 yıl süresince firarda oldukları için zaman aşımına uğramışlardı.
*Niye kapanmış bir olaydan kısaca bahsettim?
*Asrın felaketindeki suçu olanların da cezalarının affa uğramaması için yazdım.
*Tek suçlunun müteahhitlerde olmadığının bilinmesi için yazdım.
*İnşaattan sorumlu mühendis ve teknik adamların hiç suçu yok mu, diye sormak için yazdım.
*Resmi olarak; yapılan inşaatları kontrol edip ruhsat veren belediye görevlileri için yazdım.
*Zaten herkesin morali bozuk. Herkes yakınlarını kaybetti.
*İnşaatla uğraşan hiçbir yakınım yok. Memleketim Osmaniye’de ve Adana’da birçok can kaybım var. Sülalemin evleri ve iş yerleri hasarlı…
*İnşaat ile ilgili olduğu için şahit olduğum bir olayı anlatayım ve Sadri Alışık’ı da rahmetle analım.
*Yıllar önceydi Ankara’da “Gençlik Parkı”ın içinde “Japon Gazinosu” adında içkisiz halka açık eğlence yeri vardı. Giriş ücretliydi. Türk Sineması erotik filmler yapıyordu. Bu sebeple birçok film yıldızı sahneye çıkıyordu.
Rahmetle anıyorum, Sadri Alışık’da burada sahneye çıkıyordu. Sıra Sadri Alışık’a gelmişti, bütün ışıklar söndü. Bir iki spot lamba sahneye girişe döndü.
Turist Ömer kıyafetiyle şarkı söyleyerek sahneye geldi ışıklar yandı…
 “Turist Ömer derler benim adıma, adıma” diye bilinen şarkıyla başladı.
Sadri Alışık’ın bir gözü mosmordu.
* “Şimdi sizler neden gözümün böyle mosmor olduğunu merak ediyorsunuz. Anlatayım. Ben bir inşaatta 10 arkadaşımla kazma kürek çalışıyoruz. Günlük 10 lira kazanıyoruz. Mühendis klimalı odasında oturuyor ve günlük 100 lira alıyor diye konuşuyorduk. Bir arkadaşımız bu haksızlık dedi ve bu durumu mühendise sormaya karar verdik. Beni de temsilci seçtiler.
*Bizin çalıştığımız yerde sıcaklık 30 dereceyken mühendisin odası klimalı olduğu için serindi. Durumu mühendise sordum. Mühendis höpürdeterek içtiği elindeki kahveyi cam sehpanın üzerine bıraktı.
Elini masanın üstüne koydu.
‘Elinle, elimin üstüne vur’ dedi.
Kazma kürek çalıştığımız için biz işçilerin eli nasırlıdır, balyoz gibidir. Tereddüt ettiğimi görünce kızdı sertçe, ‘Vur, yoksa işten atarım seni’ dedi.
Yapacak başka bir şey yoktu. İşten atılmak istemezdim. Yaradana sığınıp bir vurdum. Mühendis elini çekti cam sehpa tuz buz oldu, kahve fincanı ve tabağı fırladı gitti. Aptal aptal baka kaldım.
Mühendis: ‘İşte biz fikir işçisiyiz siz beden işçisisiniz, aramızda fark var. O sebeple biz günlük 100 lira alıyoruz sizde 10 lira alıyorsunuz’ dedi.
Kafamı sağa sola sallayarak serin odadan dışarı çıktım.
Bu durumu arkadaşlarıma anlatman lazımdı. Elimi gözümün üstüne koydum Rıfat’a ‘elimin üstüne vur’ dedim. Rıfat en güçlümüzdü. Bana da kızgındı. Bir vurdu elimi çekince işte gözüm böyle oldu’ dedi.
*Hey gidi günler hey…
*Neden bu anımı anlattım?
*Beden işçilerimizin de eğitilmesi gerekir demek için yazdım.
*Asrın felaketi bu. Unutulmaz. Kolay kolay kapanmaz.
*Allah bir daha göstermesin.
*Vefat edenlerimize rahmet yaralılarımıza da şifalar diliyorum.
ÇARPITILMAMIŞ SÖZLER:
Allah’ın bildiği kuldan saklanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir