19 Nisan 2024

SOHBET KÖŞESİ: ONÜÇ YAŞINDA İKEN OKUL DERGİSİNDE MAKALEM YAYINLANMIŞ, ON YEDİ YAŞINDA İKEN OKULLAR ARASI KOMPOZİSYON YARIŞMASINDA ADANA İKİNCİSİ OLMUŞTUM

0
Okulumuz her yıl okullar arası güreş müsabakalarında şampiyon olduğu gibi külltürel faaliyetlerde de çok başarılıydı… En büyük rakibimiz Adana Erkek lisesiydi… O dönemde yaygın olan kültürel faaliyet münazara idi…
Münazaralar her yıl önce sınıflar arası yapılır, sınıflar arasında başarılı olanlar okullar arası münazaralarda görevlendirilirdi. Okullar arası Münazaralar yine kapalı spor salonunda yapılırdı…
Adana Kız Enstitüsü ile Adana Kız öğretmen okulu diğer okullara karşı bizi desteklerdi… Kız Enstitüsü ve kız Öğretmen okulunun münazaralarında da biz onları desteklerdik… Okullar arasındaki bu dayanışma da yıllar yılı devam etmişti.
Ben okulda yatılı okuduğum için gündüzlü arkadaşlarıma göre okul içinde daha çok faaliyetlere katılmaktaydım…3 arkadaşımla birlikte bir sene okul kantinini çalıştırmıştık…
Derslerimizin elverdiği ölçüde kurduğumuz sınıf futbol takımı ile hem sınıflar arası, hem de diğer okullarla eski barajda sular çekildiği zaman futbol maçları yapardık… Ben kaleciydim… Hem de iyi bir kaleci olduğum söylenirdi…
Sınıftaki arkadaşlarımın arasında Kıbrıs’lılar da vardı…
Adana İmam Hatip Lisesi’ne kaydolduğum yıl Türkiye’de ve Kıbrıs’ta bir ilk gerekleştirilmiş ve Kıbrıs’tan 7 öğrenci Adana imam Hatip Lisesi’ne kaydolmuştu…
Bizim sınıf 3 şubeden oluşmaktaydı… Kıbrıslılarla aynı şubeye düşmüştük…7 yıllık süre içinde kendileriyle pek çok acı tatlı anılarımız olmuştu…
Ben Anamurluydum… Kıbrıs Türkiye’deki Anamur burnuna en yakın devlet…
Herhalde bundan olsa gerek  Kıbrıslı öğrenciler de kendilerine en yakın arkadaş olarak beni de aralarına almışlardı… Hepsi zeki öğrencilerdi… Sanırım sınavla Türkiye’ye okumak için gönderilmişlerdi…
İlkay Kamil, Mustafa Haşim Altan, Hasan Aslan, Muzeffer…  …., ..   ,,   ve diğerleri…
İlkay Kamil Kıbrıs’ta bir partiden Milletvekili seçilmiş, Orman bakanlığı yapmıştı…
Mustafa Haşim Altan Kıbrıs’ta Evkaf müdürlüğü yapmıştı…Mustafa Haşim Altan Evkaf müdürlüğü yaptığı dönemlerde Kıbrıs’ın Türk toprağı olduğunu ispat için belgelerle televizyonda bir program yapmış ve bu program büyük ilgi görmüştü.
İlkay Kamil bakanlığı döneminde büyük projelere imza atmıştı. Diğer arkadaşlarımız da Kıbrıs’ta değişik alanlarda büyük hizmetler vermişti.
Adana İmam Hatip Lisesini bitiren arkadaşlarımız hem yurt içinde hem yurt dışında başarılı görevler üstlenmişlerdi.
Bu arkadaşlarımızın pek çoğu Menderes hükümeti döneminde, hükümetin de desteği ile pek çok görevler üstlenmişler ve  görev yaptıkları yerlerde emsallerine göre daha başarılı olmuşlardı…
Bir kısmı da okullarının yükseğine gitmişlerdi. İşte benim ortaöğrenimimi Öğretmenlerimiz, idarecilerimiz bizim hamurumuzu iyi yoğurmuşlardı.
Burada okulla ilgili bir hatıramı anlatmadan da geçemeyeceğim:
Son sınıftayım. Adana’da anneler gününde tüm orta dereceli okulların katıldığı bir kompozisyon yarışması düzenlenmişti.
Okulumuz diğer orta dereceli okullarla tüm kültürel ve sportif yarışmalarda at başı beraber gidiyordu…
Güreş hariç… Çünkü güreşte bütün değişik sıkletlerde  sadece bizim okul ön planda…
Anneler gününden aylarca önce bütün okullarda olduğu gibi bizim okulumuzda da hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken yarışma günü kimin yarışmaya katılacağı henüz belirlenmemişti.
Edebiyat öğretmenimiz Sayın Demir Ali Göker’di.
2000’e yakın öğrencinin içinde yarışmaya katılmak için beni seçmesin mi?
Yarışma günü kolumdan tuttuğu gibi beni yarışmanın yapılacağı salona götürdü. Diğer okullardan gelen yarışmacı öğrencilerle birlikte salonlarda kompozisyon yazmaya başladık. Konu anneler günüyle ilgiliydi. İyi şeyler yazdığımı ve okulumu en güzel şekilde temsil ettiğimi hatırlıyorum.
Yıllar sonra edebiyat öğretmenim Demir Ali Göker’in hatıralarını oluşturduğu AKIP GİDEN ZAMAN isimli kitabının 2.baskısının 164.sayfasında YARIŞMA başlığı altında şu satırları okudum:
“YARIŞMA
Adana genelinde okullar arası kompozisyon yarışması düzenlendi. Yarışma şartları duyurulunca, yedinci sınıfta okuyan öğrencim, Gazi Mert’i alıp yarışmaya kendim götürdüm. Giderken endişeliydi. Konu orada verilecekti.
Soğukkanlı olmasını, heyecana gerek olmadığını, başarmaması için hiçbir sebep bulunmadığını, kendisine güvenmesini söyledikten sonra, yarışmaya katıldı.
Çıktıktan sonra:
‘’ İyi ki katılmışım Hocam. Her yönüyle güzel yazdığıma inanıyorum. Herhalde dereceye girebilirim!
Sonuçlar duyurulduğunda Adana ikincisi seçildi.
Gazi, Anamur İmam Hatip Okulu Müdürü ve Anamur Milli Eğitim Müdürlüğünü yapmıştır.
Zaman-zaman karşılaştıkça bu yarışmadan söz eder.
Bir gazetenin köşe yazarı olarak yazmaya devam etmektedir. “Bu yazma şevkimi, sizin o günkü teşvikinize borçluyum.” diyerek iltifat eder.
İşte Edebiyat ve Kompozisyon derslerime giren Demir Ali Göker hocamın “Akıp giden zaman” isimli kitabında benim hakkımda yazdıkları bunlardı.
Gerçekten Adana İmam Hatip Lisesi benim için adeta bir  “hayat okulu” olmuştu. Hayatımın büyük bir bölümü burada şekillenmişti.
Yazı yazma merakım da 13 yaşında orta üçüncü sınıfta başlamıştı.
O yıllarda (1960’lı yıllar…) okulumuzda  VAHDET isimli bir dergi çıkarılıyordu.
Derginin sahibi velim ve aynı zamanda öğretmenim olan rahmetli sayın Faruk Akkülah hocamdı..
Faruk Akkülah hocamın “dört yol” semtinde bir halı dükkânı  vardı.
Bir yazı hazırladım.Yazının başlığı; “DİN BİR YÜKMÜDÜR ?.”şeklindeydi.
Yazım da çok güzel olduğunu tahmin ediyordum. İmlaya da çok dikkat etmiştim. Yazımı ve içeriğini de hiç kimseye göstermeden öğretmenime getirmiştim.
Sıkıla sıkıla halı dükkânında kapıdan içeriye girmiştim. Hocam masada oturuyordu.
Elimdeki yazıyı kendisine uzatmıştım.Tek kelime söyleyememişim. Adeta boğazıma bir şeyler düğümlenmişti…Yazıyı aldı. Okumaya başladı…
En büyük iltifatını, sevdiği kişilere karşı söyleyebileceği en güzel sözleri sıraladı.
Ben adeta donup kalmıştım. Ayaklarım adeta buz tutmuştu. Ne oldu, nasıl oldu da dışarıya çıktım, şu an bile hatırlayamıyorum. Kompozisyonum da kendisinde kalmıştı.
Okulun çıkardığı Vahdet dergisinin 15 Mayıs 1961 tarihli yeni sayısı çıktığı zaman bir de baktım ki benim yazım bir tek harfi bile değişmeden, noktası, virgülüne dokunulmadan aynen dergide yayımlanmıştı. Hem de resmimle birlikte…
Hoşça kalınız.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir