24 Mart 2023

SOHBET KÖŞESİ: ÇOCUKLUK YILLARIMDA YAŞITLARIMIZLA OYNANAN AKDENİZ YÖRESİ OYUNLARI…

İlkokula başlayıncaya kadar ve ilkokul yıllarımda 12 yaşıma gelinceye kadar yöremizde oynanan bütün oyunları yaşıma uygun şekilde yaşıtlarımla birlikte oynadım, oynadım…
Çocukluğumdan hatırladığım o kadar çok oyun çeşidi ve bunlarla ilgili o kadar çok anım var ki…
Oyunlarımızdan bazıları şunlardı:
Çelik – çomak oyunu,  cıngırtlak  oyunu,  kale dikmesi oyunu,  arası kesti (çom) oyunu , beş taş oyunu,  birlim- ikilim-üçlüm oyunu,  çellik oyunu,  mendil kapmaca oyunu,  3 taş oyunu,  9 taş oyunu,  12 taş oyunu , karpuzun yarısından ve ekki’lerden yapılan arabacılık oyunu,  körebe oyunu, birdirbir oyunu,  saklambaç oyunu,  cimci oyunu,  peşkir oyunu,  ip atlama oyunu,  deniz kıyısında  kumdan yapılan savaşçılık oyunu …
1955’li yılların oyunlarından birkaç tanesini sizlerle  paylaşmak istiyorum;
Yazın yaylaya gittiğimiz zaman en çok oynadığımız oyunlardan biri “Cıngırtlak” oyunu idi…“Cıngırtlak” oyunu için dağdan sedir (katran) ağacı veya Ladin (iledin) ağacı bulurduk…
Bu ağaç genelde çobanlar tarafından keçiler için kesilen “toru” ile büyük ağaç arası yaklaşık 7-8 metre uzunluğunda dalları kurumuş bir ağaç olurdu… Yine “sübelek “dediğimiz 1-1,5 metrelik başka bir ağaç daha bulurduk…
Ağırlık ayarlaması yaparak iki tarafın ağırlığı eşit olacak şekilde “cıngırtlak”ın orta yerine “sübelek”e girecek şekilde bir delik açardık…“Sübelek”in uç tarafını da “cıngırtlak”a girecek şekilde sivriltirdik…“Sübelek”i çimenlikli düz bir arazi üzerine sağlam ve yıkılmayacak şekilde dikerdik…
Cıngırtlak’ın ortasına açtığımız delik içerisine taze tereyağı ve meşe’den yapılmış kömür koyar, sübelek’in üstüne yerleştirirdik…
Cıngırtlağın kalın tarafına kiloca biraz ağır olan, ince tarafına kiloca hafif olanlar biner ve  ayaklarımızı yere vurarak hızlı bir şekilde dönerdik… Cıngırtlağın ince tarafına binen daha çok havalanırdı… Cıngırtlaktan çıkan ses bize adeta ninni gibi gelirdi…
“Kale dikmesi” oyunu da çocukluğumuzda oynadığımız yöremize ait oyunlardan biriydi…
Kale dikmesi 2 kişi ya 4 kişi ya da daha fazla çift kişi arasında oynanırdı… Bu oyun için her grup ince ve düzgün 3’er adet “say” bulur ve yarımşar metre aralıklarla bu “say”ları pek sağlam olmayacak şekilde yere dikerdik…
Her iki grubun diktiği “say”lar arasında elle atılan taşların ulaşabileceği mesafede uzaklık olurdu.  Kale dikmesi oynayanlar bu “say”ların arkasından taş atarak karşıdaki dikili taşları yıkmaya çalışırdı… Kim karşıdaki “say”ları çabuk yıkarsa galip sayılırdı…
Bu oyun biteviye devam ederdi…
“Arası kesti (çom)” oyunu da bizler için çok eğlenceli bir oyun türüydü… Bilinen bu oyun türü yaylada askerliğini yapmış evli barklı kişiler arasında bile oynanırdı…
“Çellik” oyunu da düz arazide oynadığımız bir oyun türüydü… Çelik oyununda yan-yana konan iki taş olurdu… Taşların üzerine konacak şekilde  uçları sivri “mit” tabir edilen 25-30 santimlik  yuvarlak kalınca bir çöp ayarlanırdı… Oyuncuların elinde 1’er metrelik  oklava tipinde sopa bulunurdu…
Oyunun kuralları da şöyleydi;“Mit”, yan yana konan taşların üzerine konacak… Oyuncu “mit”i alttan hızlı bir şekilde en uzağa atmaya çalışacak… Karşıdaki oyuncular “mit”i tutmaya çalışacak… Tutabilirlerse “mit”i atan yanacak… El öbürüne geçecek… Tutamazlarsa “mit” atılan noktaya en yakın yere ulaştırılmaya çalışılacak…
Eğer “mit” sopadan daha az bir mesafede taşın yanına düşerse “mit”i atan yanmış sayılacak…
Gelen “mit”e, miti atan sopayla vurabilirse ilk atılan yerle “mit”in düştüğü yer sopayla ölçülecek… Bu atış “mit”i atan yanıncaya kadar devam edecek… El değiştire-değiştire oyunun sonuna gelinecek… Kim çok sayı almışsa o galip sayılacak…
Bu da en güzel oyunlarımızdan biriydi…
Hiç unutamadığım çocukluğumu süsleyen oyunların bir kısmı da oturarak oynadığımız oyunlarımız, belli bir noktada durarak oynadığımız oyunlarımızdı…
5 taş oyunu 3 – 9 – 12 taş oyunları, cimci, mendil – peşkir kapmaca oyunları, birlim – ikilim – üçlüm oyunu bu oyunlardan bazılarıydı…“5 taş “ oyunu yuvarlak irice 5 taş ile oynanırdı. Oyuncular karşılıklı otururlar ve kur’a ile ilk başlayacak olan belirlenirdi…
Oyuna ilk başlayan eliyle taşları havaya atar ve elinin tersinden birbirine uzak mesafeye gidecek şekilde taşları serpiştirirdi…
Yerde bulunan birbirine en yakın taşlardan birini alır, havaya atar, yerdeki diğer taşlara dokunmadan öbür taşın birini de almaya çalışırdı. 2, 3, 4 hepsine aldığı zaman, 2’inci “el”e geçerdi..
İkinci elde 2’şer, 3’üncü elde 1-3 şeklinde, 4’üncü elde 1-4 şeklinde taşları almaya çalışırdı… Tabii 1 tanesini havaya atarak…
Sonra 5 taşı avucunun içine alır 1’ini havaya 4’ünü  yere koyardı..Tekrar onu yerden almaya çalışırdı…
Baş  parmakla yanındaki üst-üste koyduğu 2 parmağı yere koyar oyunun kurallarına göre yere attığı taşlardan birini alır diğerlerini 3’er seferde parmak aralarından arkaya göndermeye çalışırdı…
Sonra 5 taşı avucunun içiyle havaya atar, elinin arkasına toplamaya çalışır, toplananları kapar, sayar ve kim çok taş kapabilmişse birinci olurdu…
“3 taş” oyunu yere çizilen kare ve arasına çizilen 2 çizgiyle ortaya konan bir şekil üzerinde 3+3 şeklindeki taşlarla oynanırdı…
“9 taş” oyunu iç içe çizilmiş 3 aynı kare ve bu kareleri ortasından birleştiren çizgiyle oluşturulan şekil üzerinde birbirine benzemeyen 9+9 taşla oynanan bir oyun türüydü…
“12 taş” oyunu 9 taş için hazırlanan şekli köşelerinden de birleştiren çizgiyle oluşturulun şekil üzerinde 12+12 taşla oynanan bir oyun türüydü…
3-5-9-12 taş oyunlarını kiminle oynasam ben kazanırdım…
“Cimci” oyununda ise nedense en çok benim avucumun arkası kızarırdı…
“Mendil-Peşkir kapma oyunu da çok zevkli bir oyun türümüzdü…
Benim çocukluk yıllarım genelde bu şekilde dolu-dolu geçen mutlu yıllarımdı…
Hoşça kalınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir