18 Nisan 2024

‘Bir zulüm döneminden geçiyoruz’

0
MUSTAFA ÖZCAN
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nda (Eğitim Sen) düzenlediği basın toplantısıyla KESK’in 27’nci kuruluş yıldönümünü kutladı.
Toplantıda platform adına açıklamayı yapan Mustafa Özbay, Bugün 8 Aralık, KESK’in 27. Kuruluş Yıldönümü! Kamu emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı, fiili meşru mücadelenin açık adresi konfederasyonumuz KESK’in 27. Kuruluş yıldönümü tüm emekçilere kutlu olsun! Öncelikle emekleriyle, ödedikleri bedellerle bizlere bu onurlu tarihi bırakan arkadaşlarımızı, emek, demokrasi ve barış mücadelesinde yaşamını yitirenleri bir kez daha minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. KESK’in tarihi tek başına bir emek mücadelesi değil aynı zamanda anti demokratik politikalara, faşizme, tekçiliğe, milliyetçiliğe, şovenizme, kadın düşmanı politikalara, gençlerimizin, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden yaklaşımlara karşı mücadelenin adı ve tarihidir. KESK’in tarihi geride bıraktığımız 27 yıldan ibaret değildir! KESK’in tarihi; kökleri emeğin yüzlerce yıllık birikimine, dalları Encümen-i Muallim’den TÖS’e TÖB-DER’e, TÜM-DER’e, TÜS-DER’e uzanan asırlık ulu çınarın tarihidir.” dedi.
KESK’in tarihi, 12 Eylül karanlığını yırtanların, Sendika Yürütme Komisyonlarından, Kamu Çalışanları Platformundan, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformundan bugüne ilmik ilmik ördükleri emek ve demokrasi mücadelesinin tarihi olduğunu söyleyen Özbay, “KESK’in tarihi, 12 Eylül faşizm sonrasının ilk mitingi olan “Kamu Çalışanları Sendikal Haklar Mitingi”ni yaratan,Darbe sonrasında ilk kez iş bırakan, önüne kurulan barikatları kumdan kaleler gibi yıkarak Ankara Kızılay Meydanı’na akan yüz binlerin dünden bugüne uzanan direniş destanının tarihidir. KESK’in tarihi, “Memurun da sendikası mı olur” diyenlerin kapılarına vurduğu mühürleri söküp atarak kapı kulu değil emekçi olduğunu ispatlayanların tarihidir. KESK’in tarihi filli meşru mücadelesi ile Türkiye’de kamu emekçilerine sendikal örgütlenmeyi kazandıranların tarihidir.KESK’in tarihi, başta ihraçlar olmak üzere iktidarın baskılarına karşı dayanışmanın, kenetlenmenin, yılgınlığa düşmemenin tarihidir. KESK’in tarihi, yandaş sendikaların emekçilerin hak ve çıkarlarını sermayeye, iktidara peşkeş çekmesine karşı emekçilere “iyi ki KESK var” dedirten umudun, inancın tarihidir. KESK’in tarihi, ormanlarımızı, derelerimizi yağmaya, ranta açan, doğamızı ekolojik yıkıma uğratan talana karşı mücadelenin tarihidir. ‘27.Yılında Kuruluş İlkelerimize Sahip Çıkıyor, Emek, Demokrasi Ve Barış Mücadelemizi Aynı Kararlılıkla Sürdürüyoruz!’KESK, faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı bağımsızlık, savaşa karşı barış, baskılara karşı özgürlük, ırkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği, halkların kardeşliği ve gericiliğe karşı laiklik mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. KESK, “Bizi ezen, bir kenara iten, emeğimizi görünmez kılan, bedenlerimizi metalaştıran erkek egemen sistemin çarklarına takılan çakıl taşı olacağız” diyen kadınların mücadelesinin en önemli özneleri arasında olmaya devam edecektir. En başından bugüne “Hak verilmez, mücadele ile alınır” ilkesinden taviz vermeden yol aldık. Bundan sonra da rüzgâr gücüyle değil rüzgâra karşı durarak yükselttiğimiz mücadele bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkenin emeği ile geçinen tüm kesimlerinin önünde her zaman zorlu süreçler, çetin mücadeleler olmuştur. Bugün de kelimenin tam anlamı ile bir zulüm döneminden geçiyoruz.” şeklinde konuştu.
İşçi cinayetlerinin katliam boyutlarına vardığı, yoksulluğun her geçen gün daha fazla derinleştiği koşullarda siyasi iktidarın sorunların faturasını muhalefete, emekçilerin, halkın omuzlarına yıkmaya yönelik politikalar izlemeye devam ettiğini belirten Özbay, “Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor.Hayatımız her gün biraz daha zorlaşıyor. Temel ihtiyaçlarımızı, çocuğumuzun okul, bebeğimizin bez ve mama masraflarım, yaşadığımız evin kirasını karşılayamaz olduk. Tüm vergi yükü bizim, halkın omuzlarında. Ama bizden toplanan vergiler bize ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret ne de “Yol, su, elektrik” olarak dönüyor. Zenginlere, patronlara “muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı”, “vergi barışı” olarak aktarılıyor. Halkın yüzde 99’u her geçen gün yoksullaşırken, güvencesizleşirken; yüzde 1’lik azınlık ise daha da zenginleşiyor. Sadece son iki yıl içinde emeğin büyümeden aldığı pay yüzde 11,2 azalırken sermayenin payı ise yüzde 11,1 arttı. Ülke biz çalışanlar için bir “Asgari Ücretliler Ülkesine” dönüştürüldü. Sağlam hiçbir çarkı kalmayan bu bozuk düzenin enkazı işçisinden kamu emekçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden küçük esnafına halkın yüzde 99’una yıkılmak istenmektedir. Bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkese, hepimize biçilen rol ucuz emek cennetinin katıksız köleleri olma rolüdür. Dolayısıyla bizim için bugün sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme günüdür. Gün; bu toprakları emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin filizlendiği topraklara çevirme günüdür. Gün;  sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuza omuza verme günüdür. Gün; yıllardır parçalanıp, bölünen, yok sayılan milyonların hak ve özgürlükleri için birleşme günüdür. Bunun için; 17 Aralık 2022 tarihinde Ankara’da ‘Geçinemiyoruz! seçim bütçesi geçim bütçesi istiyoruz!’ şiarıyla merkezi bir miting yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir