25 Nisan 2024

‘Kadın mücadelesi inancımızı büyütüyor’

0
NURDANE KARAKUŞ
Mersin Kadın Platformu, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında Kusimato Sokak’ta bir araya gelerek, savaşa ve şiddete karşı Özgecan Aslan Barış Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Basın açıklaması 4 dilde okunurken, Türkçe basın metni okuyan Ayşegül Önal, “62 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde faşist diktatör Trujillo’ya karşı demokrasi, özgürlük talebiyle direniş bayrağını yükselten Mirabel Kardeşlerin mirasını devralan kadınlar olarak her türden baskıcı, faşizan yönetimlere karşı direniş geleneğine sahip çıkıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından, Arjantin’e, Şili’ye, Polonya’dan, Afganistan’a, Rojava’ya dünyanın her yerinden yükselen kadın direnişleri İran’da katledilen Jina Amini’nin ardından diktatörlüğe, otoriter rejimlere, ataerkilliğe karşı bir başkaldırıya dönüştü. Kadınlar olarak bugün burada; şiddete, cinsiyetçiliğe, savaşa, yoksulluğa karşı; eşitlik, adalet, barış ve özgürlük için isyanı büyüterek mücadeledeyiz diyoruz. Geçtiğimiz 25 Kasım’dan bugüne erkek şiddeti hız kesmeden devam etti. Son on ay içerisinde 337 kadın katledildi, 190 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Katliam boyutuna varan kadın cinayetleri iktidarın politikalarından bağımsız değil. İktidar bloku tekçi, gerici, militarist, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını hedefe alan düzenlemelere hız vererek erkek devlet şiddetini her gün yeniden üreten politikaları hızla hayata geçiriyor. İktidar desteğiyle her gün bir kentte örgütlenen ‘aile yürüyüşleri’ adı altında LGBTİ+ karşıtı gösterilerle homofobi ve nefret söylemleri körükleniyor ‘Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir’ düşmanca politikalarınızın karşısında biz varız!” dedi.
“Emek sömürüsüne daha yoğun maruz kalan, biz kadınlar oluyoruz”
İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla iptal edilmesinin şiddet faillerini cesaretlendirirken, mücadeleyle elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldırmak için kadınlara savaş ilan edilmişi olduğunu belirten Önal, “Her ay onlarca kadın koruma kararına rağmen katledilirken, 6284 sayılı yasa uygulanmıyor, hatta yasanın sağladığı haklar kısıtlanmaya çalışılıyor. “Erkek adalet değil, gerçek adalet!’ demek için alanlarda, adliye önlerinde, duruşma salonlarındayız! Ama en çok tüm bunların hesabı için peşinizdeyiz! Ataerkil kapitalizm krizde! Savaşlar çıkarıyor, doğayı talan ediyor, kadınları, çocukları, emekçileri, halkları her geçen gün artan sömürü çarkının içine çekerek krizden çıkmaya çalışıyor. İşsizliğin, yoksulluğun bu kadar arttığı, ekonomik krizin derinleştiği koşullarda ülke kaynakları ve bütçe, güvenlikçi politikalara, savaşa aktarılıyor. Kadınlar olarak daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaşların son bulması, eşit ve özgürce bir arada yaşamamızın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması için ‘Savaşa hayır, barış hemen şimdi!’ diye haykırıyoruz! Hayatlarımızın işgal alanlarınız olmasına izin vermiyoruz! Artan işsizlik, yoksulluk, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ile birlikte krizin yarattığı ekonomik şiddeti de en ağır biçimde biz kadınlar yaşıyoruz. Temel tüketim maddelerine, elektrik, doğal gaz, akaryakıta ard arda yapılan zamlardan ve ücretlerin giderek erimesinden en fazla etkilenen kesim yine güvencesiz, esnek, örgütlenme hakkından yoksun, emek sömürüsüne daha yoğun maruz kalan, biz kadınlar oluyoruz. Emeğimizin yok sayılmasına, işsizliğe, yoksulluğa, güvencesiz, kayıt dışı sömürü koşullarında çalışmaya karşı, güvenceli çalışma, güvenli gelecek hakkımızdır! 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü’ndeyiz. Erkek egemen düzeninin politikalarını söylem ve uygulamalarını teşhir edecek, tacizin, mobbingin, şiddetin tüm biçimlerine karşı evde, sokakta, işyerlerimizde mücadeleyi daha da yükselteceğiz. ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır!’ ‘ILO 190 İş Yaşamında Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ “imzalansın sözünü duymaya devam edeceksiniz! Vazgeçmemek ne demek isyanımızda göreceksiniz! Erkek şiddetini aklamaya çalışan AKP iktidarı, sokakta, evde, işyerlerinde ve sosyal medyada kıramadığı irademizi, sansür yasasıyla kırmaya çalışıyor. Yok saydığınız hayatlarımıza karşı kılıf olarak uydurulan sansür yasası geri çekilene, İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girene kadar direnmeye, sokaklarda ses çıkarmaya, sosyal medyadan ülkenin her yanındaki kadınlara ve LGBTİ+’lara ulaşmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
“İsyanımızla sokaklarda olmaya devam edeceğiz!”
Çalışan onlarca gazetecinin uyduruk gerekçelerle tutuklandığını iddia eden Önal, “Tutuklamalara kılıf olsun diye sansür yasasının çıkarıldığını biliyor ve asla bu yasaya boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz! Tutuklu gazetecilerin özgür olamadığı her günün hesabını vereceksiniz! Sansür yasasıyla sesimizi kısamayacak, ensenizde daha çok hissedeceksiniz! Tüm bu saldırılara rağmen dünden bugüne dayanışmanın gücüyle çoğalarak güçlenen, örgütlülüğe dönüşen ve iktidarları sarsan kadın mücadelesi inancımızı büyütüyor. İran’da ‘Bizi zorla kendi cennetinize götüremezsiniz’ diyerek sokakları isyan alanlarına çeviren, Rojava’da DAİŞ karanlığına direnen, Arjantin’de ‘Bir kişi daha eksilmeyeceğiz’ diyerek adliye binasını ateşe verenleriz. Bir kişi daha eksilmemek için, bize sınırlar çizmeye çalışanlar unutmasın bizim ‘fıtratımızda özgürlük var!’ 62 yıl önce diktatörlüğe karşı direnişte simgeleşen Mirabel kardeşlerden bugüne dünyanın dört bir yanında kadınlar olarak Jin, Jıyan, Azadi sloganıyla işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında birlikteliğimizden ve dayanışmamızdan aldığımız gücün kararlılığıyla birbirimiz için sokaklardayız! Her gün birbirimize ‘Umutsuzluğa düşersen bu kalabalığı hatırla’ demek için buradayız! Tüm gücümüz ve isyanımızla sokaklarda olmaya devam edeceğiz! Yaşasın feminist mücadelemiz yaşasın kadın dayanışmamız.” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir