28 Mart 2024

ADD KURUCU ÜYESİ Prof. Dr. Mustafa ALTINTAŞ: EKONOMİDE NEREDEN NEREYE: FRANSIZ DEVRİMİNDEN, ŞAHSIM DEVLETİNE -4

0
Öncelikle, Cumhuriyetimizin 99. yaşını, her şeye, tüm olumsuzluklara karşın, inadına kutluyorum. Cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk ve ilk Başbakanı İsmet Paşa ile, Cumhuriyet önerisini oybirliği ile onaylayan İkinci Dönem BMM üyelerine şükranlarımı sunuyorum.
Varolan ve gelecekteki Cumhurbaşkanlığı ile onurlandırılacakların, Cumhuriyetin Onuncu Yılında Atatürk’ün duyduğu övünç ve kıvancı yaşamalarını dilerim.
Geçen haftaki yazımdan bu yana gelişmelere baktığımızda, AKP’nin kendi ilkelerini yadsır olduğuna bir kez daha tanıklık ettik. TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ajanslara düşen haberin araştırılması istemi “terör örgütü propagandası yapmak”  suçlamasına gerekçe kılındı ve sabaha karşı gözaltına alındı ve tutuklandı. Yanısıra Anayasal kuruluş olan TTB, TBB ve TMMOB lince konu kılınarak, kapatılmaları, yöneticilerinin yurttaşlıktan çıkartılması, kayyum atanması gibi parlak(!) inciler ortalığa saçıldı.
Bu arada Mezopotamya Ajansı’ndan 9 gazetecinin yalan haber gerekçesi ile, sabah karanlığında baskınla gözaltına alınıp, tutuklanmaları, AKP Programındaki “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ilkelerinin, tüm vatandaşları cinsiyetleri, etnik kökenleri, inançları ve dünya görüşleri ne olursa olsun ayırım yapmaksızın kucaklama niyetlerinin” pek de geçerli olmadığını ortaya koydu.
2023 Yılı Bütçe Önerisi sunuldu ve Komisyonda görüşmelere başlandı.
Bütçe büyüklüklerini ve ödeneklerin dağılımını önümüzdeki haftada değerlendireceğim. Geçerken MB’nın, ekonomik nedenlerle değil de, Nass’a uymak için, gösterge faiz oranında 150 puanlık düşürmeyi anımsatmak isterim.
AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı 28 Ekim’de “Türkiye Yüzyılı” başlıklı sunumda bulundu. Bu da, önceki sunumlarında olduğu gibi, dilek ve temennilerin sıralanmasından öteye gitmeyen, sıradan bir içerik taşıyordu. Bunu da, önceki dilek ve temenniler ile karşılaştırmalı olarak, irdelemekte yarar var.
Gelelim AKP’nin 2001 günlü Ekonomik Programına.
AKP, Türkiye’nin büyük bir ekonomik kalkınma gizilgücüne sahip olduğunu teslim ederek; ekonomik görevinin, “insanlarımızın gönenç ve mutluluğunu artırmak” olarak tanımlamaktadır. Bu ereğe ulaşmak için de yöntemini, “Sürekli ve Sürdürülebilir Ekonomik Stratejisi” olacağını ilan etmekte ve böylece “yoksulluk ve işsizliği azaltmayı, gelir dağılımında adaleti sağlamayı, yaşam niteliğini yükseltmeyi, ülkenin saygınlığını artırmayı” sağlayacağı iddiasını ortaya koymaktadır.
Bu iddiasını gerçekleştirmek amaçlı temel ilkelerini şöyle sıralamaktadır:
Bir siyasal partinin ekonomi politikası, önceki ereklerin ve kullanılan araçların yetersizliğini giderme, yanlışlarını düzeltme üzerine bina edilir. AKP’de bu gerçekten olacak, üç “Y” olarak yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları kaldırmayı vaat etmiştir.
Bu ereğe ulaşmak için öngörülerini aşağıdaki biçimde sıralamaktadır:
– Ekonomik  gelişmenin kaynağı ve ereğini insan olarak görür.
– Tüm kurum ve kuralları ile işleyen piyasa ekonomisinden yanadır.
– Devletin, düzenleyici ve denetim dışında, her türlü ekonomik uğraşın dışında olması gerektiğini benimser.
– Özelleştirmeyi, daha akılcı bir ekonomik yapının oluşmasının aracı olarak görür.
– Uluslararası rekabet gücünün artırılmasının, hem siyasal ve ekonomik geleceğimiz açısından stratejik önem taşıdığına ve hem de küreselleşmenin gerektirdiği dönüşümlerin en az maliyetle gerçekleşmesinin anahtarı olduğuna inanır.
– Yabancı sermayenin ekonominin gelişmesine, bilgi birikimi ve teknoloji aktarımı ile katkıda bulunacağına inanır.
– Kamu hizmetlerinde niteliği, verimliliği, etkinliği ve yurttaşın hoşnutluğunu temel alır.
– AB, DB, IMF ve öteki uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerin, ekonomimizin gerekleri ve ulusal çıkarlarımız doğrultusunda sürdürülmesi gerektiğine inanır.
Bunlar için ise;
-Mal ve hizmet üretimini azaltmak, yaşam pahalılığını önlemek, gelir dağılımında adaleti sağlamak,
– Ekonomide kararlılığı engelleyen, haksız kazancı, haksız rekabeti ve etkin olmayan yaptırımları engellemek, tekelleşmeye izin vermemek,
– Girişim özgürlüğünü gerçekleştirerek, özel girişimciyi atılım yaptıracak siyasi, bürokratik ve anlayış değişimi sağlamak,
– Ülke kaynakları, bilgiye, teknolojiye ve verimliliğe dayalı üretim ekonomisini gerçekleştirmek için kullanacaktır.
– İstihdamı artıracak yatırımlar desteklenecektir.
– Finans sektörünün üretimi destekleyecek biçimde yapılanması ve yeni finansal tekniklerin geliştirilmesi sağlanacaktır.
– Bölgesel dengesizlikleri azaltacak düzenlemeler yapılacak, tüm bölgelerimizin ekonomik potansiyelinin etkin ve verimli olarak kullanılması sağlanacaktır.
– Vergi reformu gerçekleştirilecektir.
– Harcama reformu öncelikle ve ivedi olarak ele alınacaktır.
– Kamu olanaklarının özel çıkarlar için kullanılması önlenecektir.
– Evrensel standartlara uygun tanımlanmış bir hukuk düzeni, güvenilir ve işleyen bir adalet mekanizması, garanti altına alınmış mülkiyet hakları, güvenilir kurumsal yapı, pazara ve kaynaklara serbestçe ulaşma olanaklıktır.
– Etkin, güven veren ve ulusal,-ahlaksal değerleri yüksek ekonomi yönetimi ile birlikte çalışılacaktır.
– Gündelik, popülist, kısa vadeli bir ekonomi anlayışı yerine, gerçekçi, uzun vadeli, reformist ve dinamik bir ekonomi anlayışını benimsemiştir.
– Toplumun, temel makro göstergeler konusunda doğru ve zamanında bilgi edinme hakkı olduğuna inanıldığından, bu doğrultuda gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacaktır.
-Ekonomi yönetimindeki dağınıklığı giderecek, ilgili kurumların sayısı, iç örgütlenmeleri, iş birliği ve koordinasyon düzeni, yönetim teknikleri, politika üretim, uygulama ve kontrol esasları yeniden belirlenecektir”.
Yirmibir yıl önce, demokrasi,özgürlük,kardeşlik ve ekonomik gönenç vaad ederek yola çıkan AKP,ilk seçimde, yüzde 10’luk ülke barajının varlığından yararlanmış ve üçte bir seçmen desteğine (karşın, parlamentoda üçte ikilik bir çoğunluk sağlamıştır. 2017 Anayasa değişikliği ile, tek adam eksenli “şahsım devletini” oluşturarak, yasama, yargı ve yürütmeyi tek elde toplamıştır. Üç “Y”yi kaldırmak ereği gerçekleştirilemediği gibi, bunlara yeni “Y”ler(yağma, yalan, yozluk, yobazlık vbleri gibi) eklenmiştir.
Okurları rakamlara boğmak istemiyorum. Yirmibir sene önce erişilmek istenilenler ile, günümüzdeki durumu her okuyucu karşılaştırarak, kendisi açısından bir sonuca varabilir.
AKP + RTE’nin yetersizliği ve başarısızlığını ele veren kanıtlar, sıkça değiştirdiği kadrolar ve kurallardan, programlardan ortadadır. En son, 28 Ekim 2022’de açıklanan “Türkiye Yüzyılı” belgesini bu gözle irdelemekte yarar vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir