19 Nisan 2024

Nükleer santralleri masum gibi göstermeye çalışmak VASAT BİR KOMEDİ!

0

Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Ağustos ayı başında yerel ve ulusal basında, Rosatom tarafından düzenlenen birinci balıkçılık turnuvası haberlerine ilişkin, CHP’li vekil Alpay Antmen ve Baro başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın da katılımlarıyla, Gazeteciler Cemiyeti’nde basın açıklaması yaptı. Antmen, “Akkuyu nükleer santrali yapılmayacak, yapılsa da işlemeyecek.” 

Mersin Nükleer karşıtı platform, Mersinli balıkçıların Rusya’da düzenlenen Rosatom Uluslararası Balıkçılık Turnuvası’na katıldığı, Nükleer Güç santrelinin bulunduğu Sosnovi Bor şehrinin Finlandiya Körfezi’nde tutalan balıklara aynı zamanda radyasyon testi uygulandığı etkinliklerin nükleer santralleri masum gibi göstermek istendiğini ve bu konu üzerine haberlerin günden güne artışına ilişkin basın açıklaması gerçekleşti. Mersin Nükleer Karşıtı Platformu dönem sözcüsü Emre Üresin’in, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı basın açıklamasına CHP Milletvekili Alpay Antmen, Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Tabibler Odası başkanı Dr. Mehmet Antmen ve platform üyeleri katıldı. 

Geçtiğimiz aylarda ve özellikle Ağustos ayı başında yerel ve ulusal basında, Rosatom tarafından düzenlenen birinci balıkçılık turnuvası ile ilgili haberlerin yer aldığını hatırlatan Mersin Nükleer karşıtı platform dönem sözcüsü Emre Üresin, “Haberde Rusya Federasyonu’nun, nükleer enerji işbirliği içinde olduğu Türkiye, Macaristan, Bangladeş, Mısır ve Hindistan’dan gelen balıkçıların katılımı ile Leningrad NGS’nin bulunduğu Finlandiya Körfezi’nde Rosatom Uluslararası Balıkçılık Turnuvası düzenlediği ve yarışmada Gülnar’dan katılan balıkçıların en başarılı balıkçılar olduğu yer almaktaydı. Önceleri, o kadar para harcamalarına rağmen Mersin halkının nükleer karşıtlığını bir türlü istedikleri yöne çevirmeyi başaramayan şirketin çaresizlik içinde nükleer santralleri masum gibi göstermeyi amaçlayan bu ucuz ve vasat şova mecbur kalışını biraz da eğlenerek izlemiş, haberleri dikkate bile almayarak açıklama yapma gereği duymamıştık. Ancak bu birinci geleneksel uluslararası vasat komedi! haberlerinin ardı arkası gelmeyip, git gide bir nükleer güzelleme haline dönüşmeye başlaması üzerine kamu oyunun gerçekleri bilme hakkına saygımızdan bir açıklama yapma gereği duyduk. Gelin şimdi bizlere gösterilen bu vasat komedinin arkasında hiç de komik olmayan bu gerçekleri konuşalım.”ifadelerini kullandı.

“En kirli deniz Baltık denizi”

Adı geçen bölgede,1974 yılında faaliyete geçen Leningrad 
NGS’den sonra su eko sisteminde oluşan değişiklikler nedeniyle balık çeşitliliğinde ve bolluğunda gözle görülür azalmaya neden olduğunu kanıtlayan bilimsel çalışmaların var olduğunu ve 1978-1981 yılları arasında Koporskaya Körfezi’nde yapılan bir çalışmada alg ve fito planktonların (deniz yosunlarının) sayısındaki artışın suyun oksijeninde azalmaya yol açtığı ve pH değerinde artışa neden olduğunun tespit edildiğini belirten Üresin, “Bu durum balık çeşitliliğinde ve bolluğundaki azalmanın nedeni olarak gösterilmiştir. Balık tutma yarışması düzenleyenler bakın balık var derken yok olan türleri de anlattılar mı? Zaten yarışmanın düzenlendiği bölge Baltık Denizi’nde haberde geçen şekliyle Finlandiya Körfezi olan Leningrad NGS. Dünyanın en kirli denizi evet yanlış duymadınız Baltık Denizi dünyanın en kirli denizi. Kirliliğin sebepleri arasında Rusya Yönetiminin 90’lı yıllarda kimyasal ve nükleer atıklarını denize dökme iddiaları da var. Baltık Denizi’ni kurtarmak adına Baltık ülkeleri liderler düzeyinde bir zirve toplamak ve HELCOM ismiyle uluslararası bir örgüt kurmak zorunda kaldılar. “dedi. İsveç Malmö ve Danimarka Ahus Üniversitelerin yaptığı araştırmalarda da Baltık Denizi’nin balıklarının sperm üretimine zarar verdiği, prostat kanserine yakalanma riskini arttırdığı ve son 35 yılda prostat kanserine yakalananların sayısının iki kat arttığının da saptandığının altını çizen Üresin, “Baltıklı balıkçılarda görülen sperm üretiminde ki bozukluk bu araştırma sayesinde aydınlatılmıştır. Araştırma sonucunda özellikle hamile ve bebek emziren kadınlarla, baba olmak isteyen erkeklerin Baltık Denizi’nden çıkan balıkları tüketmemeleri tavsiye edilmiştir.” diye söyledi.

“Radyasyonun olumsuz etkileri kamuoyundan gizleniyor”

Haberde bölgede kanser vakalarında artış olmamasına ilişkin gayrı ciddi bir şekilde geçiştirilen durumumun, söylenenlerin aksine radyasyonun sağlık üzerinde ki son derece ciddi olumsuz etkilerini kamuoyundan gizlendiğini ve insanları yanıltmanın hedeflediğini iddia eden Üresin, “Almanya’da nükleer santrallerin 5 km çapında içerisinde özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda kanser oranlarında yüzde 60, lösemide yüzde 117 artış olduğu saptanan lösemi sıklığının Tüm Almanya’da ki sıklıktan fazla olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bilinmelidir ki; gözlemlenemez ve denetlenemez riskler barındıran iyonize radyasyonun kanser yapıcı özelliğine ek olarak, genler ve kromozomlar üzerine etkileri hücre düzeyinde toksik etkileri, anne karnında ki bebekler üzerine etkileri kanser dışı yaşam süresini kısaltan etkileri, akut radyasyon sendromuna yol açma ve ruh sağlığı üzerine etkileri vardır. Geçtiğimiz günlerde Almanya Radyasyondan Koruma Dairesi, yaşanabilecek olası bir nükleer faciaya karşı 189,5 milyon iyot tableti stokladıklarını açıkladı. Açıklamada daha önceleri herhangi bir nükleer santralin 20 km çevresinde yaşayanlar için saklanan iyot tabletleri, hazırlanan yeni rapora göre artık 100 km çevrede yaşayan herkes ve Almanya’nın tamamında ki çocuklar ve hamile kadınlar için de hazır tutulacağı kararı alındığı belirtilmekteydi. Bu karar durumun ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bizlere bir kere daha gösterirken Akkuyu’da nükleer santral yapmaya çalışan şirketin yaptığı gayri ciddi uygulamalar ne denli sorumsuz bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. “dedi. 

“Soğutma suyu ihtiyacı büyük bir sorun”

Üzerinde düşenmemiz gereken diğer ciddi meselenin hava sıcaklığı konusu olduğunu vurgulayan Üresin, “Basında gördüğümüz balık turnuvası haberine göre, yetkili kişi şirinlik olsun diye bölgede görülen en önemli hastalığın soğuk havadan dolayı görülen soğuk algınlığı vakaları olduğunu açıklamış. Oysa bizim de yıllardır önemle vurguladığımız durum bölgemizdeki havanın ve deniz suyunun aşırı sıcaklığıdır. İşte nükleer santralin yapılmamasını gerektiren en büyük unsurlardan biri de budur. Daha içinde bulunduğumuz 2019 yazında Fransa ve Almanya’da aşırı sıcak havalardan dolayı nükleer santrallerin çalışmaları durduruldu. Akkuyu bölgesinde yaz aylarında havanın ve deniz suyu sıcaklığının yüksekliği hepimizin malumuyken üstelik küresel Isınma sonucu daha neyi ne şiddette yaşayacağımız tahmin dahi edilemiyorken Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin soğutma suyu ihtiyacının nasıl büyük bir sorun olduğu açıkça gözler önündedir.” ifadelerini kullandı. 

“Turistik tesis daha fazla istihdam sağlar” 

Mersin Nükleer karşıtı platform dönem sözcüsü Emre Üresin haberlerde Sosnovy Bor adlı yerleşim biriminin nükleer santral ile hayat bulduğu ve kentte yaşayan her iki kişiden birinin geçimini nükleer santralden sağladığı mavi boncuğunu aldıklarını fakat dağıtılan mavi boncuğa kanmadıklarının altını çizerek, “Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin kendi yaptığı açıklama da tesisin işletme döneminde 2000 kişilik bir istihdam sağlayacağı belirtilmiştir. İki ülke arasında yapılan antlaşma gereğince teknoloji transferini önlemek için çalışacak tüm uzmanlar Rosatom tarafından getirilecek Rus personellerden oluşacaktır. Rosatom hangi malzemelerin nerden alınacağına kendisi karar verecek ve tüm teknolojik ekipmanlar Rusya’dan getirilecektir. Biz diyoruz ki aynı bölgede yapılacak 2-3 otel ve turistik tesis çok daha fazla istihdam ve aynı zamanda döviz girdisi yaratacak bölge ekonomisine çok daha büyük katkı verecektir. Üstelikte hiç kimse radyasyonun zararlarına maruz kalmayacaktır. “dedi. Çabalarının Akdeniz’in de Leningrad NGS’nin soğutma suyu deşarj ettiği denize dönmemesi olduğunu belirten Üresin, “Bizler ve gelecek nesillerimiz radyasyonun yaratacağı risklere maruz kalmasın diyedir. Artık bu tarz ucuz şovlarla bizim aklımızla alay etmekten vazgeçsinler. Bizim halkımızı kandırmalarına izin vermeyeceğimizi de bilsinler. Bahsi geçen turnuvaya katılan bizim balıkçı arkadaşların tuttukları balıkları yemediklerini dileyerek bir kez daha Dünya’daki tüm nükleer santralların kapatılması, ülkemizdeki projelerin iptal edilmesi gerekliliğini hatırlatıyoruz. Çünkü sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı en önemli insan hakkıdır. “diyerek açıklamasını noktaladı.

“Ne yerli olacak, ne milli olacak”

Akkuyu Nükleer santrali yapmak için işin soytarılığa kadar götürülmeye başlandığını belirten CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, “Halka algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Baltık denizinde 9 balık türünden 6’sı şimdiden yok olmuş durumda. Burada avlayacak balık bile bulamayacağız. Kendisini yerli ve milli ilan eden siyasi iktidar partisi, yaptığı anlaşma gereğince Akkuyu Nükleer santralini, çevresini, arazisini ve yollarını 60 yıllığına Rusya Federasyonu’na bağışlıyor. Bu yüzyıllardır Akdenize inemeyen Rus emparyalizminin Akdenizde bir üs elde etmesi anlamına gelir. Bizim uluslararası ve Türkiye’nin bütün milli menfaatleri siyaset üstüdür ve her şeyin üstündedir. Gelin bu işi yerli ve milli bazında konuşalım. Nükleer santralin teknolojik olarak ne bize herhangi bir getirisi olacak, çevremizi zehirleyecek, doğamazı katledecek, turizmi etkileyecek, tarımımızı öldürecek ve halkımızı ileride kanser riskiyle karşı karşıya getirecek, . Burası ne yerli olacak ne milli olacak! Rusya’ın olacak, belki Rusya’nın bir deniz üssü olacak. Türkiye’ye ve bölge halkına  ne maddi ne manevi hiç bir katkısı olmayacak.”dedi. Bir otelde yaklaşık 300-500 kişinin istihdam sağlayabileceğini ve bölgeye yapılacak 4 otelin  2 bin 3 bin kişilik istihdamı karşılayacağını söyleyen Antmen, “Hem turizm gelişir hem tarım gelişir. Türk halkı akıllıdır, bu oyunlara özellikle bugün bahsettiğimiz böyle ucuz şovlara kanmayacaktır. Siyaseten son sözüm şu olacak; 31 martta herşey güzel olmaya başladı . En geç 2023’te tabi erken seçimde olabilir… Zaten AKP iktidarı gidecek.Herkes hesabını ona göre yapsın! Türkiye’nin yabancı hiç bir ülkeye ne kaptıracak bir çakıl taşı, ne de verecek bir tek lirası var.
Ben Türk halkına, bölge halkına, Mersinli hemşehrilerime güveniyorum. Akkuyu nükleer santrali yapılmayacak yapılsada işlemeyecek. Ama direnerek ama omuz omuza çalışarak olacak. “dedi. 

ARZU ÖZER –
MEHMET ÖZCAN
Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Ağustos ayı başında yerel ve ulusal basında, Rosatom tarafından düzenlenen birinci balıkçılık turnuvası haberlerine ilişkin, CHP’li vekil Alpay Antmen ve Baro başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın da katılımlarıyla, Gazeteciler Cemiyeti’nde basın açıklaması yaptı. Antmen, “Akkuyu nükleer santrali yapılmayacak, yapılsa da işlemeyecek.” 

Mersin Nükleer karşıtı platform, Mersinli balıkçıların Rusya’da düzenlenen Rosatom Uluslararası Balıkçılık Turnuvası’na katıldığı, Nükleer Güç santrelinin bulunduğu Sosnovi Bor şehrinin Finlandiya Körfezi’nde tutalan balıklara aynı zamanda radyasyon testi uygulandığı etkinliklerin nükleer santralleri masum gibi göstermek istendiğini ve bu konu üzerine haberlerin günden güne artışına ilişkin basın açıklaması gerçekleşti. Mersin Nükleer Karşıtı Platformu dönem sözcüsü Emre Üresin’in, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı basın açıklamasına CHP Milletvekili Alpay Antmen, Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Tabibler Odası başkanı Dr. Mehmet Antmen ve platform üyeleri katıldı. 

Geçtiğimiz aylarda ve özellikle Ağustos ayı başında yerel ve ulusal basında, Rosatom tarafından düzenlenen birinci balıkçılık turnuvası ile ilgili haberlerin yer aldığını hatırlatan Mersin Nükleer karşıtı platform dönem sözcüsü Emre Üresin, “Haberde Rusya Federasyonu’nun, nükleer enerji işbirliği içinde olduğu Türkiye, Macaristan, Bangladeş, Mısır ve Hindistan’dan gelen balıkçıların katılımı ile Leningrad NGS’nin bulunduğu Finlandiya Körfezi’nde Rosatom Uluslararası Balıkçılık Turnuvası düzenlediği ve yarışmada Gülnar’dan katılan balıkçıların en başarılı balıkçılar olduğu yer almaktaydı. Önceleri, o kadar para harcamalarına rağmen Mersin halkının nükleer karşıtlığını bir türlü istedikleri yöne çevirmeyi başaramayan şirketin çaresizlik içinde nükleer santralleri masum gibi göstermeyi amaçlayan bu ucuz ve vasat şova mecbur kalışını biraz da eğlenerek izlemiş, haberleri dikkate bile almayarak açıklama yapma gereği duymamıştık. Ancak bu birinci geleneksel uluslararası vasat komedi! haberlerinin ardı arkası gelmeyip, git gide bir nükleer güzelleme haline dönüşmeye başlaması üzerine kamu oyunun gerçekleri bilme hakkına saygımızdan bir açıklama yapma gereği duyduk. Gelin şimdi bizlere gösterilen bu vasat komedinin arkasında hiç de komik olmayan bu gerçekleri konuşalım.”ifadelerini kullandı.

“En kirli deniz Baltık denizi”

Adı geçen bölgede,1974 yılında faaliyete geçen Leningrad 
NGS’den sonra su eko sisteminde oluşan değişiklikler nedeniyle balık çeşitliliğinde ve bolluğunda gözle görülür azalmaya neden olduğunu kanıtlayan bilimsel çalışmaların var olduğunu ve 1978-1981 yılları arasında Koporskaya Körfezi’nde yapılan bir çalışmada alg ve fito planktonların (deniz yosunlarının) sayısındaki artışın suyun oksijeninde azalmaya yol açtığı ve pH değerinde artışa neden olduğunun tespit edildiğini belirten Üresin, “Bu durum balık çeşitliliğinde ve bolluğundaki azalmanın nedeni olarak gösterilmiştir. Balık tutma yarışması düzenleyenler bakın balık var derken yok olan türleri de anlattılar mı? Zaten yarışmanın düzenlendiği bölge Baltık Denizi’nde haberde geçen şekliyle Finlandiya Körfezi olan Leningrad NGS. Dünyanın en kirli denizi evet yanlış duymadınız Baltık Denizi dünyanın en kirli denizi. Kirliliğin sebepleri arasında Rusya Yönetiminin 90’lı yıllarda kimyasal ve nükleer atıklarını denize dökme iddiaları da var. Baltık Denizi’ni kurtarmak adına Baltık ülkeleri liderler düzeyinde bir zirve toplamak ve HELCOM ismiyle uluslararası bir örgüt kurmak zorunda kaldılar. “dedi. İsveç Malmö ve Danimarka Ahus Üniversitelerin yaptığı araştırmalarda da Baltık Denizi’nin balıklarının sperm üretimine zarar verdiği, prostat kanserine yakalanma riskini arttırdığı ve son 35 yılda prostat kanserine yakalananların sayısının iki kat arttığının da saptandığının altını çizen Üresin, “Baltıklı balıkçılarda görülen sperm üretiminde ki bozukluk bu araştırma sayesinde aydınlatılmıştır. Araştırma sonucunda özellikle hamile ve bebek emziren kadınlarla, baba olmak isteyen erkeklerin Baltık Denizi’nden çıkan balıkları tüketmemeleri tavsiye edilmiştir.” diye söyledi.

“Radyasyonun olumsuz etkileri kamuoyundan gizleniyor”

Haberde bölgede kanser vakalarında artış olmamasına ilişkin gayrı ciddi bir şekilde geçiştirilen durumumun, söylenenlerin aksine radyasyonun sağlık üzerinde ki son derece ciddi olumsuz etkilerini kamuoyundan gizlendiğini ve insanları yanıltmanın hedeflediğini iddia eden Üresin, “Almanya’da nükleer santrallerin 5 km çapında içerisinde özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda kanser oranlarında yüzde 60, lösemide yüzde 117 artış olduğu saptanan lösemi sıklığının Tüm Almanya’da ki sıklıktan fazla olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bilinmelidir ki; gözlemlenemez ve denetlenemez riskler barındıran iyonize radyasyonun kanser yapıcı özelliğine ek olarak, genler ve kromozomlar üzerine etkileri hücre düzeyinde toksik etkileri, anne karnında ki bebekler üzerine etkileri kanser dışı yaşam süresini kısaltan etkileri, akut radyasyon sendromuna yol açma ve ruh sağlığı üzerine etkileri vardır. Geçtiğimiz günlerde Almanya Radyasyondan Koruma Dairesi, yaşanabilecek olası bir nükleer faciaya karşı 189,5 milyon iyot tableti stokladıklarını açıkladı. Açıklamada daha önceleri herhangi bir nükleer santralin 20 km çevresinde yaşayanlar için saklanan iyot tabletleri, hazırlanan yeni rapora göre artık 100 km çevrede yaşayan herkes ve Almanya’nın tamamında ki çocuklar ve hamile kadınlar için de hazır tutulacağı kararı alındığı belirtilmekteydi. Bu karar durumun ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bizlere bir kere daha gösterirken Akkuyu’da nükleer santral yapmaya çalışan şirketin yaptığı gayri ciddi uygulamalar ne denli sorumsuz bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. “dedi. 

“Soğutma suyu ihtiyacı büyük bir sorun”

Üzerinde düşenmemiz gereken diğer ciddi meselenin hava sıcaklığı konusu olduğunu vurgulayan Üresin, “Basında gördüğümüz balık turnuvası haberine göre, yetkili kişi şirinlik olsun diye bölgede görülen en önemli hastalığın soğuk havadan dolayı görülen soğuk algınlığı vakaları olduğunu açıklamış. Oysa bizim de yıllardır önemle vurguladığımız durum bölgemizdeki havanın ve deniz suyunun aşırı sıcaklığıdır. İşte nükleer santralin yapılmamasını gerektiren en büyük unsurlardan biri de budur. Daha içinde bulunduğumuz 2019 yazında Fransa ve Almanya’da aşırı sıcak havalardan dolayı nükleer santrallerin çalışmaları durduruldu. Akkuyu bölgesinde yaz aylarında havanın ve deniz suyu sıcaklığının yüksekliği hepimizin malumuyken üstelik küresel Isınma sonucu daha neyi ne şiddette yaşayacağımız tahmin dahi edilemiyorken Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin soğutma suyu ihtiyacının nasıl büyük bir sorun olduğu açıkça gözler önündedir.” ifadelerini kullandı. 

“Turistik tesis daha fazla istihdam sağlar” 

Mersin Nükleer karşıtı platform dönem sözcüsü Emre Üresin haberlerde Sosnovy Bor adlı yerleşim biriminin nükleer santral ile hayat bulduğu ve kentte yaşayan her iki kişiden birinin geçimini nükleer santralden sağladığı mavi boncuğunu aldıklarını fakat dağıtılan mavi boncuğa kanmadıklarının altını çizerek, “Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin kendi yaptığı açıklama da tesisin işletme döneminde 2000 kişilik bir istihdam sağlayacağı belirtilmiştir. İki ülke arasında yapılan antlaşma gereğince teknoloji transferini önlemek için çalışacak tüm uzmanlar Rosatom tarafından getirilecek Rus personellerden oluşacaktır. Rosatom hangi malzemelerin nerden alınacağına kendisi karar verecek ve tüm teknolojik ekipmanlar Rusya’dan getirilecektir. Biz diyoruz ki aynı bölgede yapılacak 2-3 otel ve turistik tesis çok daha fazla istihdam ve aynı zamanda döviz girdisi yaratacak bölge ekonomisine çok daha büyük katkı verecektir. Üstelikte hiç kimse radyasyonun zararlarına maruz kalmayacaktır. “dedi. Çabalarının Akdeniz’in de Leningrad NGS’nin soğutma suyu deşarj ettiği denize dönmemesi olduğunu belirten Üresin, “Bizler ve gelecek nesillerimiz radyasyonun yaratacağı risklere maruz kalmasın diyedir. Artık bu tarz ucuz şovlarla bizim aklımızla alay etmekten vazgeçsinler. Bizim halkımızı kandırmalarına izin vermeyeceğimizi de bilsinler. Bahsi geçen turnuvaya katılan bizim balıkçı arkadaşların tuttukları balıkları yemediklerini dileyerek bir kez daha Dünya’daki tüm nükleer santralların kapatılması, ülkemizdeki projelerin iptal edilmesi gerekliliğini hatırlatıyoruz. Çünkü sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı en önemli insan hakkıdır. “diyerek açıklamasını noktaladı.

“Ne yerli olacak, ne milli olacak”

Akkuyu Nükleer santrali yapmak için işin soytarılığa kadar götürülmeye başlandığını belirten CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, “Halka algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Baltık denizinde 9 balık türünden 6’sı şimdiden yok olmuş durumda. Burada avlayacak balık bile bulamayacağız. Kendisini yerli ve milli ilan eden siyasi iktidar partisi, yaptığı anlaşma gereğince Akkuyu Nükleer santralini, çevresini, arazisini ve yollarını 60 yıllığına Rusya Federasyonu’na bağışlıyor. Bu yüzyıllardır Akdenize inemeyen Rus emparyalizminin Akdenizde bir üs elde etmesi anlamına gelir. Bizim uluslararası ve Türkiye’nin bütün milli menfaatleri siyaset üstüdür ve her şeyin üstündedir. Gelin bu işi yerli ve milli bazında konuşalım. Nükleer santralin teknolojik olarak ne bize herhangi bir getirisi olacak, çevremizi zehirleyecek, doğamazı katledecek, turizmi etkileyecek, tarımımızı öldürecek ve halkımızı ileride kanser riskiyle karşı karşıya getirecek, . Burası ne yerli olacak ne milli olacak! Rusya’ın olacak, belki Rusya’nın bir deniz üssü olacak. Türkiye’ye ve bölge halkına  ne maddi ne manevi hiç bir katkısı olmayacak.”dedi. Bir otelde yaklaşık 300-500 kişinin istihdam sağlayabileceğini ve bölgeye yapılacak 4 otelin  2 bin 3 bin kişilik istihdamı karşılayacağını söyleyen Antmen, “Hem turizm gelişir hem tarım gelişir. Türk halkı akıllıdır, bu oyunlara özellikle bugün bahsettiğimiz böyle ucuz şovlara kanmayacaktır. Siyaseten son sözüm şu olacak; 31 martta herşey güzel olmaya başladı . En geç 2023’te tabi erken seçimde olabilir… Zaten AKP iktidarı gidecek.Herkes hesabını ona göre yapsın! Türkiye’nin yabancı hiç bir ülkeye ne kaptıracak bir çakıl taşı, ne de verecek bir tek lirası var.
Ben Türk halkına, bölge halkına, Mersinli hemşehrilerime güveniyorum. Akkuyu nükleer santrali yapılmayacak yapılsada işlemeyecek. Ama direnerek ama omuz omuza çalışarak olacak. “dedi. 

ARZU ÖZER

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir